Önceki yazımızda 1 Mayıs’ın Türkiye’de emekçilerin istedikleri koşullarda gönüllerince bir bayram kutlaması yapıp yapamayacakları sorusuna iktidarın vereceği cevabın Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özel arasında yapılması planlanan görüşmenin sonucu açısından önemli bir işaret olacağını söylemiş...

“Taksim yasağı duyurusu, bu sorunun cevabını önceden vermiş bulunsa da, CHP’nin yıllardan bu yana ilk kez bu konuda net bir tavır takınarak Taksim’e emekçilerle birlikte yürüyeceğini açıklaması planlanan görüşmeyi etkileyebilir” demiştik...

Bu açıdan 1 Mayıs kutlaması sırasında yaşanan gerginliğin iyiye işaret olmadığını söyleyebiliriz.

***

Hiç kuşkusuz normal koşullarda bir ülkede Devlet Başkanı ile ülkenin en büyük partisi haline gelmiş bulunan ana muhalefet partisi genel başkanı arasındaki görüşme olağan bir şeydir...

Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun eleştirisi doğrultusunda bu tür görüşmelere kategorik olarak karşı çıkmak doğru değildir.

Ancak...

Görüşmeler iş olsun diye yapılmaz...

Eğer olay bir “nezaket ziyareti” ya da planlanmış rutin bir ziyaret değilse taraflar arasında görüşülecek konular konusunda asgari bir mutabakat ve “ortak zemin” olması gerekir...

O nedenle de böyle bir görüşme konusunda görüş belirtmeden önce “Mevcut konjonktürde böyle bir zemin var mıdır?” sorusunun cevaplandırılması gerekir.

***

Bu buluşma öncesinde Sözcü’de yayınlanan Saygı Öztürk’ün haberine göre Özel buluşmada konuşulacak konuları şöyle özetlemiş:

“Halkımızın içinde bulunduğu temel sorunları anlatacağım. Emeklilerin sorunlarını dile getirerek, partimizin ‘En düşük emekli maaşının asgari ücret seviyesine çekilmesi’ önerisini ileteceğim. Atanamayan öğretmenler konusuna değineceğim. Ayrıca Can Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararının uygulanması, Gezi davası tutuklularına ilişkin hak ihlallerine dikkat çekeceğim. Taksim’in 1 Mayıs kutlamalarına kapatılmasını da gündeme getirip anayasal hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşlerine ilişkin kısıtlamaların kaldırılması yönündeki görüşlerimizi aktaracağım. Anayasa değişikliği bahsi mutlaka açılacak. Ben de ‘mevcut Anayasa’ya uyulmadı’ diye hassasiyetimizi dile getireceğim.”

Açık söyleyelim: Bunların hiçbiri mevcut koşullarda Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan ile ana muhalefet lideri arasında yapılacak özel bir toplantıyı gerektirmez...

Çünkü iktidar kanadı bu konularda belli kararlar almıştır ve bunları tartışmaya açık değildir...

Böyle bir görüşme sonucunda ne emekli maaşları yükselir ne de Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay ile ilgili kararı değişir. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri ile ilgili kısıtlamaların kaldırılması için ise özel görüşme yapmak gerekmez, bu olay muhalefetin her gün şikayet ederek dile getirdiği ama değiştiremediği bir olgudur. Öğretmen atamaları konusu da çözümlenemeyen müzmin sorunlardan biridir.

***

Anayasa meselesine gelince...

Hiç kuşkusuz Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı ile görüşmeyi kabul etmesinin esas nedeni budur...

Cumhurbaşkanı ve AKP, Anayasa’da bugüne kadar  yaptıklarından daha köklü bir değişiklik yapmayı planlamaktadır. Bunun için de ana muhalefet partisinin desteğine ihtiyacı vardır...

Eğer CHP ve onun genel başkanı da gerçekten böyle bir ihtiyacın olduğunu düşünüyor ve AKP ile ortak bir zeminde hareket ederek bu tür bir değişiklik yapma niyeti taşıyorsa, evet o zaman böyle bir buluşma anlamlı ve önemli bir hale gelir.

***

Ama tam da iktidarın Anayasa Mahkemesi kararlarını hedef aldığı bir dönem yaşanıyorsa ve son olarak 1 Mayıs kutlamasının Taksim’de yapılması konusunda Anayasa Mahkemesi’nin açık hükmüne rağmen bu kutlamaya izin verilmemişse...

Hele hele bu kutlama için ana muhalefet liderinin kendisi de olaya dahil olmuş ve kutlama kortejine katılmak için gittiği Saraçhane Meydanından emniyet güçleri tarafından refüze edilmiş olarak geri dönmüşse...

O zaman şu soru sorulur: “Bu toplantıda kim kime şikayet edilecektir ve kabul edilmesi yasal bir zorunluluk olan bir hak için özel bir görüşme yapmak siyasi açıdan ne kadar doğrudur?”

(Devam edecek)