…..Zede Türkiye

Türkiye, günlerdir özel bir banka müdiresi Seçil Erzan’ın futbol dünyasının popüler isimlerini de dahil ettiği özel fon dolandırıcılığı ile yatıp kalkıyor. Kısa zamanda yüksek faiz esasına dayanan, aslında kayıt dışı alanda oluşan ve tarafları vergiden kurtaran mekanizma, saadet zinciri mantığı ile işliyor. Banker Kastelli’den Titan’a, Çiftlik Bank’tan Bankacı Seçil Erzan’a kadar sistem değil sadece figürler değişiyor.
Zincirin ilk halkalarının yüksek kazançlar elde ettiği, sonrasında sistemin tıkanıp çökmek zorunda olduğu bu girdaba düşüp, bütün birikimlerini kaybeden yüzbinlerce insan vardır ve Türkiye tarihindeki tekerrürleri de hayli fazladır.
1980’lerde bankerler piyasadan para topladı. Muhafazakar Anadolu sermayesinin görünürleşip dünya ile irtibatlı haline geldiği 1990’lı yıllarda ise ortalığı İslami holdingler kapladı. Konya, bu tür holdinglerin üssü oldu. Örneğin, 1997 yılında Konya’da 8 holding kurulmuştu, 1998 yılında 14 holding faaliyete geçti. 1999 yılında tam 69 holding vardı artık.
Konya’nın yanı sıra Yozgat, Kayseri gibi illeri faaliyet alanı olarak seçen tarikat cemaat bağlantılı holdingler, elbette ki, diğer saadet zincirleri ile aynı kapsamda değerlendirilemez ama bu İslamcı holdingler de Avrupa’daki gurbetçilerden topladıkları paraları heder ettiler. Ellerindeki çantalarla camilere gidip dinen caiz olmayan faiz yerine kâr ortaklığı vaadi ile döviz topladılar, fabrika kuracaklarını, yatırım yapacaklarını söylediler ama hiçbiri gerçekleşmedi.
Konya, holding mezarlığı oldu.
Bugün ne YİMPAŞ’ı ne Kombassan’ı ne İttifak Holding’i ne Sayha’yı ne İhlas Holding’i ne JetPA’yı hatırlayan var. Olmaz; çünkü hepsi geride mağdur olmuş yüzbinlerce mudi bırakarak battı, batırıldı, içi boşaltıldı. Holdingzedeler aradan geçen uzun yıllara rağmen hala paralarını alamadılar.
Çok ibret vericidir. Jet Fadıl olarak bilinen Fadıl Akgündüz, bir kez değil sayısız kere din istismarcılığı yaparak halktan para topladı. Otomobil projesiyle başladı, Capricegold Bayrampaşa Projesi ve Capricegold Maldivler Projesi’yle devam etti ve hepsinde de kendisine güvenip tüm birikimlerini veren yatırımcılarını dolandırdı. Tuhaftır, her seferinde dolandıracak insanı bulabildi. Yargı düzeni, siyasi mekanizma Akgündüz’den hesap sormadı bile; hatta Siirt’ten milletvekili bile seçildi.
Bankerzede, holdingzede, dövizzede, depremzede, fonzede….
Belki yakın zamanda borsazedeleri konuşmaya başlayacağız.
Sürekli mağduriyet üreten, birilerinin haksız kazanç elde etmesini sağlayan çoğunlukların ise yoksullaşmasına, ezilmesine neden olan şey çarpık sosyo ekonomik düzendir, üretimin değil paradan para kazanma anlayışını meşrulaştıran iklimdir. Aşırı tamahkaârlık, açgözlülük, doymazlık, özellikle 1980’den sonra yaygınlaşan kısa sürede zengin olma anlayışı, dolandırıcılara imkan sunuyor olabilir ama yüksek enflasyonist ortamlarda parasının değerini nasıl koruyacağını bilemeyen insanların yaşadığı çaresizlik de göz ardı edilmemeli.