Özbay'a, öğretmen olma hayaliyle başladığı üniversitenin ilk yılında halk arasında "tavuk karası" ya da "gece körlüğü" olarak da bilinen "retinitis pigmentosa" teşhisi konuldu. Hastalığı zamanla daha da ilerleyen Özbay, 35 yaşına geldiğinde görme yetisini tamamen kaybetti.

Görev yaptığı anaokulunda 7 yıldır özel öğrencilerini geleceğe hazırlayan Özbay, azmiyle öğrencilerine ve ailelerine örnek oluyor.

ALDIĞI PSİKOLOJİK DESTEKLE KARAMSARLIĞI BİR KENARA BIRAKTI

İki çocuk annesi Özbay, yakalandığı rahatsızlık sonrası zor günler geçirdiğini söyledi.

Karamsarlığa sürüklendiğini, hastalığı kabullenemediğini aktaran Özbay, "Kendimi geliştirerek iyi bir öğretmen olma gibi bir hayalim vardı. Hastalık sonrası kendimi yükmüşüm gibi hissediyor, insanların bana acıdığını düşünüyordum. Bu duygular arasında sıkışıp, kalan mutsuz yıllarım oldu." dedi.

Yaşadığı sorunları aldığı psikolojik destekle bir kenara bıraktığını anlatan Özbay, psikoloğa gitmesinin hayatı için bir dönüm noktası olduğunu dile getirdi.

"ARTIK HİÇBİR ŞEYE İMKANSIZ OLARAK BAKMIYORUM"

Özbay, kendisi rahatladıkça çevresine de iyi gelmeye başladığını belirterek, şöyle devam etti:

"Hastalığı kabul etme sürecimde mutlu olacağım şeylerle uğraşmaya başladım. Down sendromlu, otizm, zeka geriliği olan özel öğrencilerle ilgilenmeye başladığımda ne yapacağımı bilemiyordum. İlk yılım partner hocamı gözlemlemekle geçti. Çocuklarla dil konuşma çalışmaları yapmaya başladım. Şarkı söyleyebilenlere şarkılar öğrettim. Onlara hikayeler anlattım. Her biriyle birebir ilgilendim. Zaman zaman karamsarlığa kapılan öğrencilerimi ve ailelerini rahatlatmak için kendi yaşamımdan örnekler veriyorum. Çocuğu engelli, bir şey yapamaz olarak görmeyin. Her insanın, her engellinin yapabileceği şeyler mutlaka vardır. İmkansız gördüğüm şeylerin zamanı geldiğinde yaşanabileceğini gördüğüm için artık hiçbir şeye imkansız olarak bakmıyorum."

Kaynak: AA