Öztürk, MR görüntüleme ile yapılan hesaplamalarla beyin yaşlanmasının artık değerlendirilebildiğini söyledi.
Bu hesaplamalarla beyin yaşı delta faktörünün belirlendiğini belirten Öztürk, "Kronolojik yaş ile beyin yaşı arasındaki fark büyüdükçe beynin daha erken yaşlandığını söyleyebiliriz. Son dönemde yapılan çok önemli bir çalışmada uyku kalitesi ve uyku problemleriyle beyin yaşlanması arasındaki ilişki araştırıldı. Bu çalışmanın önemli olmasının nedeni 589 kişinin toplamda 15 yıl boyunca takip edilmesiyle bu rakamların elde edilmesi. Çalışmaya göre uyku kalitesi bozuk olan bireylerde veya uykuyu sürdürmede güçlüğü olan bireylerde ortalama 3 yıl civarında beynin daha hızlı yaşlandığı belirlendi." diye konuştu.
Öztürk, beyin yaşlanmasını en olumsuz etkileyen durumun uykuya dalma güçlüğü ve kişinin sabah istemediği halde erken saatte kalkması olduğunu, bu etkenlerin beynin ortalama 3,8 yıl daha hızlı yaşlandırdığının çalışmayla ortaya konduğunu dile getirdi.
Tüm bu verilerin uyku sorunlarının beyni erken yaşlandırdığını gösterdiğini aktaran Öztürk, "Bunun getirdiği sonuçlar da bir takım dejeneratif hastalıkların, Alzheimer, Demans ya da Parkinson gibi hastalıkların riskinin artması anlamına geliyor. Böyle bir hastalık ortaya çıkmasa da bilişsel süreçlerde yavaşlama veya öğrenme güçlüğü, dikkati toplama güçlüğü ya da konsantrasyon sorunları, odaklanma problemleri ortaya çıkabilir." dedi.
Öztürk, uyku sağlığına dikkat etmenin beynin erken yaşlanmasının önüne geçebilmede önemli bir etken olduğunu belirtti.
Kişinin uyku hijyeni kurallarına uyarak bununla ilgili engelleri ortadan kaldırması gerektiğini ifade eden Öztürk, şunları kaydetti:
"Yatma kalkma saatini mutlaka sabitlemeliyiz. Yeteri kadar uyuduğumuzdan emin olmalıyız. Bu genç erişkin bireyler için yedi saatin altına düşmemeli. Bunun haricinde akşam geç saatlerde alkol alınmaması uykuya dalmayı ve sürdürmeyi kolaylaştırır. Rahat bir kıyafet giyilmesi ya da yatak odasında tam karanlıkta olunması, özellikle mavi ekrandan uzak kalma son bir saat içerisinde önemli önlemler olacaktır.
Uyku süresi son derece önemli. Çünkü ihtiyaç duyduğumuzdan daha uzun uyumak ya da daha kısa uyumak ömrü kısaltıyor. Bunu çok büyük epidemiyolojik çalışmalar göstermiş durumda. İdeali ihtiyaç duyduğumuz kadar uyumak. Burada yeteri kadar uykuyu aldığımızdan emin olmalıyız. Daha sonra bu süreyi nerede geçirdiğimiz önemli. Bizim için gece, karanlıkta kendi yaşam koşullarımıza uygun saatlerde bunu planlamak daha doğru olacaktır. Örneğin 11-12 gibi yatıp sabah 6-7 gibi kalkmak, iyi bir yol olabilir."