Ürperten Çağ

en iyi korku filmlerini aratmayacak cinsten yaşanan olayların içindeyiz. İnsanın, insana olan bütün güvenini sarsan, insanın mutlak kötülük kaynağı olduğu hissini uyandıran, ürperti veren tuhaf gelişmeler çağa dair karamsarlığı artırıyor. Bir çıldırmışlık, kontrolden çıkmışlık hali sözkonusu. Aklınıza gelen tüm kötülüklerin üzerimize boca edildiği iğrençliklerin içinde sığınabileceğimiz herhangi bir yerin kalmadığı duygusu en yıkıcı olanı…

Her yerden kötülük fışkırıyor adeta, modern eşkiyalar kol geziyor, suç şebekeleri devletler üstü niteliği ile dünyayı bir örümcek ağı gibi sarmış gözüküyor. Fuhuş, uyuşturucu, organ ticareti, gasp, seri cinayetler, yolsuzluklar, siber dolandırıcılık, yasa dışı bahis gibi aklınıza gelebilecek tüm suçlar küreselleşmiş bağlantıları ile hepimizin geleceğini tehdit ediyor.

Kapitalizmin en vahşi çağındayız şimdi.

Sovyetler Birliği ile ABD arasındaki ideolojik rekabetten kaynaklı iki kutuplu dünya düzeninin yıkılmasıyla birlikte sömürü, gelir dağılımı adaletsizliği, bölüşüm sorunları alabildiğine arttı. Sosyalist yönetimlerin veya sosyal demokrat iktidarların kamucu anlayışlarının vahşi piyasayı dengeleyen gücü yıkılınca kapitalist ilişkiler, küreselleşme olgusu ile birlikte iyice azgınlaştı. Kontrolsüzlük, denetimsizlik, kuralsızlık her yerde hakim.

Liberal söylemde devletin küçültülmesi gerektiği, bunun demokrasi, insan hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesi için şart olduğu iddia ediliyordu. Ne var ki, bu iddianın ne kadar geçersizleştiği 1980 sonrasındaki gelişmelerle tartışmasız biçimde anlaşıldı.

Para, parayı elde etmek için siyasi güç sahip olma dürtüsünün varlığı, dolayısıyla devlet ve iktidarlar içinde uzantı yaratmak, bürokratik ilişkileri kurmak, propaganda araçlarını kontrol etmek, yargı mekanizmalarında etkili olmak gibi süreçler, devletler üstü suç örgütlerini çoğalttı.

Şimdi çoğunlukların örgütsüz olmasından da cesaret bularak devleşmiş yedi başlı bir canavar var. Bu canavarın bir kolu ABD’de ise diğer kolu Türkiye’de, biri Tayland’da ise diğeri ekvador’da. Sırp mafyası, Alman uyuşturucu baronu kırmızı bültenle arandığı halde Türkiye’de elini kolunu sallayarak gezebiliyor

Amerikalı milyarder Jeffrey epstein, ABD’de kız çocuklarına yönelik, cinsel istismar, fedofili ve fuhuş ağı oluşturuyor, özel bir ada kurabiliyor ve o ada da ABD devlet başkanlarından Bill Clinton, Trump, İsrail eski Başbakanı ehud Barak, Prens Andrew, bilim insanı Stephen Hawking, aktör Kevin Spacey, Microsoft'un kurucusu Bill Gates'e, The Simpsons'ın yaratıcısı Matt Groening, Michael Jackson, illüzyonist David Copperfield, modellik ajansı sahibi Jean Luc Brunel'i ağırlayabiliyor. Daha kimler var kimler? Dosyalar açıldıkça yüreğimizin kaldıramayacağı, dünyamızın kararacağı neler neler duyacağız kimbilir

Ve o pedofili adasına Türkiye’den kaçırılan kızların da götürüldüğü iddiaları var şimdi. Bir genç kızı Türkiye’nin herhangi bir kentinden ABD’deki bir fuhuş adasına taşıyan ağı çözmek; işte bütün mesele bu… Hem de ölüm kalım meselesi