UEFA Uluslar Ligini önemsemeliyiz

UEFA Uluslar Ligi, bazı ülkeler için angarya olarak görünüyorsa da aslında prestij açısından olduğu kadar Dünya ve Avrupa şampiyonlarına katılma elemelerinde başarılı olamayan takımlara ikinci bir şans vermesi açısından da çok önemli bir organizasyon… Önemsemeyen ülkeler arasında maalesef Türkiye de bulunuyor. Aslında bu durum futbol kamuoyunun yeterince bilgilendirilmemesinden kaynaklanıyor.

Biz ülke olarak şu anda B Ligindeyiz… Yani her ne kadar UEFA sıralamasında 10.sırasında olsak da bizden daha aşağıda bulunan İsviçre, İsrail, İskoçya, Polonya, Macaristan ve Bosna-Hersek gibi A liginde yer almıyoruz. Çünkü bu turnuvada klasmanlar direkt olarak A Milli takımın başarılarıyla oluşuyor.

Klasman atlamak ve o dönem için Avrupa’nın en iyi 16 takımı arasında yer almak için mücadele ettiğimiz B Ligi 4.grubunu ilk sırada bitirmemiz şart. Bu yüzden geçen ayki ilk 2 maçta; Galler deplasmanından 1, İzmir’deki İzlanda maçından 3 olmak üzere 4 puan toplayarak averajla lider olan millilerimizin Ekim’de evimizde oynayacağımız Karadağ ve deplasmandaki İzlanda maçlarını aldığında, hedeflerimize yüzde 70-80 oranında ulaşmış olacağız. Lider bitirdiğimizde hem A ligine yükseleceğiz hem de Dünya Kupası elemeleri öncesinde play-off oynama şansını otomatik olarak elde edeceğiz. Bu da 2002 yılından buyana katılamadığımız Dünya Kupası için bize ikinci bir şans sağlayacak.

Peki bu nasıl olacak… Eleme gruplarını ikinci sırada tamamlayan 12 takım ile 2024-25 UEFA Uluslar Ligi genel sıralamasına göre grup birincilerinden doğrudan finallere katılamayan veya play-off aşamasına katılmayan en iyi 4 takım olmak üzere toplam 16 takım dörderli 4 yola ayrılacak ve tek ayaklı yarı finaller ile final sonucunda her yoldan birer olmak üzere 4 takım daha 2026 FIFA Dünya Kupası finallerine katılma hakkı kazanacak.

Bu nedenle Ekim’de oynayacağımız 2.etap maçları oldukça önem taşıyor. 11 Ekim’de Samsun’da Karadağ’ı ağırlayacağız. Geçen yıl burada Galler’i yenmiştik. 14 Ekim’de ise İzlanda’ya gideceğiz. Bu takıma karşı bugüne kadar hiç deplasmanda kazanamadık. Şeytanın bacağını kırmak için vereceğimiz bu zorlu bir mücadelede, iklim koşullarını da göz önünde bulundurarak çok dikkatli olmalıyız.

YETİŞ YA AMİLTON!

Lige iyi bir giriş yaparak play-off için sevenlerini umutlandıran Gençlerbirliği için kırılma noktası hemşerisi Keçiören maçı oldu. Kırmızı- siyahlılar, 3 puandan olurken takım için oldukça önemli 2 futbolcusu da ciddi sakatlık geçirdi. Kaptan Yasin sezonu kapatırken, takımın ofanstaki beyni Amilton, en az 3 hafta uzak kalma durumuyla karşı karşıya kaldı… Zaten dar bir kadroya sahip olan Başkent ekibi, son maçında konuk olduğu Manisa’dan da eli boş döndü.

Üst üste 2 maçta yenilen Gençlerbirliği, 11 puanda kalıp 10.sıraya gerileyerek taraftarlarını üzerken tepkilerini de toplamaya başladı. Tam bu arada milli maç arası doğrusu ilaç gibi geldi.

Son 2 maçta gol atamayan takımda ofansif katkısı oldukça yüksek olan Amilton’un eksikliği büyük ölçüde hissedildi. Teknik Direktör Recep Karatepe de milli aradan sonra sakatların iyileşmesiyle daha güçlü döneceklerini ve yeniden lige tutunarak üst sıralara doğru tırmanacaklarının altını çizdi. Doğrusu bizim de temennimiz bu yönde.

Bu arada Manisa maçı, 83.dakikada Djitte’ye yapılan harekete verilmeyen penaltı kararı ile kaleci Erhan’ın 4 net kurtarışıyla hafızalarda yer edinecek.