Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yasama, yürütme ve yargıyı şahsında toplamasına olanak veren 2017 referandumundan sonra tek belirleyici güç olmasından istikrar çıkacağı umuluyordu ama beyhude bir beklenti olduğu çabuk anlaşıldı. Çünkü, ekonomi yönetimine bürokrat dayanmıyor, ekonomik krizi çözme iddiası taşıyan her çözüm, buhranı derinleştirmekten öteye geçemiyor.
Merkez Bankası'nda, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nda, TÜİK'te yöneticilerin biri gidiyor diğeri geliyor. Maliye Bakanlığı'nda en son Lütfi Elvan görevden affedildi yerine Nureddin Nebati getirildi. Son iki yılda 4 başkanın değiştiği TÜİK'te ise Prof. Dr. Erdal Dinçer'in yerine Erhan Çetinkaya atandı.
Gelen, enflasyon sepetini değiştiriyor; bu sefer de öyle oldu. Enflasyonun hesaplanmasında alkol, sigara, konut giderlerinin ağırlığı düşürüldü. Örneğin, elektriğin ağırlığı yüzde 2.7'den 2.3'e indirildi; böylece halkın enflasyonuyla zerrece ilgisi olmayan bir veri açıklandı. Aylık enflasyon yüzde 11.10, yıllık enflasyon da yüzde 48.69 olarak duyuruldu.
Ayarlanmış yıllık enflasyon rakamı – ki gerçeğini siz düşünün- 2022 için asgari ücrete yapılan yüzde 50'lik zam kadar. Yani, zamlı asgari ücret daha el sürülmeden enflasyon tarafından yutuldu. Asgari ücretin açlık sınırında olduğunu ise hükümet yanlısı TÜRK-İş ilan etti. Çünkü, bu konfederasyon 4 kişilik ailenin açlık sınırının 4249 lira olduğunu açıkladı.
Bir algı uğruna resmi veriler üzerinde yapılan oynamalar bir yere kadar oyalıyor halkı. 'Yaz kızım' ekonomisiyle saklanmış tüm gerçekler, eve gelen faturalarla birer birer açığa çıkıyor. Halk, kış ortasında yaşadığı elektrik ve doğalgaz kesintilerine ayrı tepki gösteriyor, ev kiralarıyla yarışan enerji faturalarına ayrı öfkeleniyor.
Herkes yoksullaşıyor ve artık dayanışma ağları da çöküyor. Hiç kimsenin bir diğerine yardım edecek durumunun kalmadığı bir dönemin içinden geçiyoruz.
Ve çok uzun bir zamandan sonra halk kendiliğinden sokaklara dökülüyor, aralarında partilerin gerçekleştirdiği eylemler olsa bile büyük bir çoğunluğu herhangi bir sendikanın, partinin, sivil toplum örgütünün öncülük etmediği eylemlerle itiraz geliştiriliyor. Geçen hafta Şanlıurfa'da, Hopa'da, Ağrı'da, Mardin'de zamlardan dolayı adeta nefesi kesilmiş binlerce insanın sosyal medyaya düşen eylemleri, halkın nasıl bir çaresizlik içinde kıvrandığının ibretlik görüntüleriydi. Şanlıurfa'da Kapaklı pasaj esnafının yüksek elektrik faturalarına tepkisini elektrik sobalarını yere atarak göstermesi ise Ecevit'e yazar kasanın fırlatıldığı ve sonuçları itibariyle yeni bir siyasal tablonun ortaya çıktığı 2001 krizine gönderme idi.
Sefalet endeksinde Arjantin'i bile geride bırakan Türkiye'deki huzursuzluk, fatura eylemleriyle sınırlı değil. Ocak ayından beri pek çok yerde çeşitli iş kollarında çalışanlar, kontak kapatıyor, protesto gösterileri düzenliyor, yürüyüşler yapıyor, fiili olarak greve çıkıyor.
Mersin Çimsataş, Divriği Demir madenleri, Farplas Otomotiv, Şırnak maden ocakları, Trendyol, Aras Kargo, Yemeksepeti, Hepsijet, Scotty esnaf kuryeleri , Yurtiçi Kargo, Adidas, Decathlon, Carrefour ve H&M gibi markalara üretim yapan Alpin Çorap, Erzincan Kızılay İçecek Fabrikası, Afyonkarahisar Kızılay Maden Suyu fabrikası, Polibak Çiğli, Digitürk, Akkuyu Nükleer Güç Santrali işçileri, DNZ Plastik, Şireci Tekstil, Melike Tekstil, Kartal Halı, Kıraç Metal, Migros ve daha niceleri…
2022 yılı, Mersin'in Tarsus ilçesindeki Meyve-Sebze Hali'nde çalışan yaklaşık 200 kadın işçinin zam talebiyle iş bırakması eylemiyle başlamıştı. Sonrasında ağırlığını kuryeler oluşturmakla birlikte farklı iş kollarındaki çalışanların Türkiye'nin dört bir yanında iş bırakma ya da protesto gösterileriyle devam etti ve ediyor.
Giderek büyüyen eylem dalgası, uzun zamandır kimlik siyasetleri ekseninde yürüyen siyasal/toplumsal muhalefetin paradigmalarının da değiştiği şeklinde yorumlanabilir. AKP, 20 yıldır kimlik siyasetlerinin yarattığı güvenli alanda, neoliberal politikaların yarattığı yıkımı gizlemeyi başarmıştı; şimdi bu sarsılıyor gibi…
Tablo, siyasetin dilinin de pratiğinin de değişmek zorunda kalacağının işaretlerini veriyor sanki.