Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, TikTok uygulamasının çocuklar üzerinde etkisi ve Türkiye’de kapatılıp kapatılmaması tartışmalarını değerlendirdi. Doç. Dr.Ünal, güncel araştırmalara göre Türkiye’de nüfusun yüzde 36’sının (30 milyon kişi) TikTok hesabı olduğuna işaret ederek, “Hesabı olsun olmasın çok daha büyük bir kitlenin TikTok reels adı verilen kısa videolara erişimi mümkün. Facebook, Instagram, YouTube gibi sosyal medya uygulamalarına olan entegrasyonundan dolayı dolaşıma giren TikTok görüntüleri her an hepimizin önüne düşüyor. Çevremize baktığımızda, 3 kişiden 2’sinin TikTok gündeminden haberdar olduğunu görebiliyoruz.” dedi.
Dijital çağda TikTok gündemine en çok maruz kalanların da çocuklar olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Çocukların algıda seçiciliğinin şimdilerde sosyal medya videolarına yönelik olduğu görülüyor. Çocuklar, etkileşimde bulundukları sosyal çevrede bu videoları anlatıyor, içeriğinde gördükleri davranışları taklit ediyor ve eğlence tarzı haline getirerek içselleştiriyor. Gördükleri davranışları bir çeşit norm, diğer bir ifadeyle toplumsal yapının bir parçası olarak alıyor ve uyguluyorlar. Pek çok uygunsuz içeriklerin normalleşmesi bir yandan toplumsal yapıya zarar verirken, bir yandan da toplumsal bütünlüğü mozaikleştiren bir sosyal medya kullanımı mevcut.” şeklinde bilgi verdi. TikTok platformunun kullanıcıların ilgi çekici ve eğlenceli video görüntüleri oluşturmasına olanak tanıyan bir dizi düzenleme aracının var olduğunu kaydeden Ünal, barındırdığı basit araçlar ve kullanım kolaylığı sayesinde herkesin kısa videolar oluşturabildiğini, TikTok’un diğer uygulamalardan farklı olarak sunduğu doğal ve rahat yapısından dolayı da tercih edilen bir uygulama olduğunu söyledi.
“VİDEOLAR İÇİN BİR AN ÖNCE ÖNLEM ALINMALI!”
TikTok’un çeşitli kültürdeki kişilerin adeta evlerinin bir odası gibi olduğunu da ifade eden Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Aslında, kişiler bu mecrada evlerinin bir yansımasını sunuyorlar ama bunu yaparken dijital ortamda olduklarından bihaber gibi çoğu örnekte uygunsuz içerikler yayıyorlar. Mahremiyet ihlalleri, uygunsuz konuşma dili, olumsuz örnek oluşturan davranışlar var ve bunlar aile algısını dönüştürme potansiyeline sahip. Çocuklar orada gördüğü, duyduğu tüm konuşmaları ve davranışları evde ailesine, okulda arkadaşlarına uygulayarak fark edilebiliyorlar. Aynı şekilde yetişkin bireyler de benzer videoları çekerek ya da bu videoları paylaşarak olumsuz etki gücünü arttırabiliyor. Sosyal medyada olumsuz etki gücünün olumluya göre 6 kat fazla yayılım gösterdiği biliniyor. Virüs gibi yayılan, toplumsal bütünlüğe, aile yapısına ve değerlere zarar veren ve genelde uygunsuz içerikler barındıran TikTok videoları için bir an önce önlem alınması gerekiyor.” diye uyarıda bulundu.
“ÇOCUK İSTİSMARINA DİKKAT!”
TikTok üzerinden videolarla gelir sağlamanın hem müstehcenliği barındırabileceği hem vergiden kaçma sayılabileceği için suç olup olmadığı, çocukların yer aldığı çoğu videoda çocuk istismarının olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini de vurgulayan Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Bu değerlendirmenin yeri de adli merciilerdir. Sosyal medya platformlarının kapatılması davranış değişikliğine doğrudan yol açmayacaktır, bu yüzden kalıcı çözümler için de çalışmalar başlatılmalı.” dedi.
Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, kişilerin TikTok platformu ile ilgili olarak kendisine “TikTok platformuna neden giriyoruz? Amacımız nedir? TikTok platformundan sağladığımız şeylerin günlük yaşamda bir karşılığı var mı? TikTok platformuna ayıracak zamanda başka neler yapabiliriz? TikTok platformunun çocuklara bir kazancı var mı? TikTok platformu günlük sosyal yaşamda çok gerekli mi? TikTok platformunun bir yararı var mı?” şeklinde sorular sorarak öz değerlendirme yapabileceğini de sözlerine ekledi.
Fotoğraf: AA