CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, “Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın bir kamu zararı bakanlığına, Karayolları Genel Müdürlüğü de Düyun-ı Umumiye’ye dönüştüğü artık net olarak görünüyor. Vatandaşın geleceğini karartan, bütçemizde koca bir delik açan garantili ödemelerden kurtulmak için çözüm arayışınız var mı? KÖİ projelerinin Meclis tarafından acilen soruşturulmasını; bu sözleşmelerin Türk Lirasına çevrilmesi konusundaki görüşümüzü bir kez daha yineliyorum” dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve bağlı kuruluşların  2024 yılı bütçe teklifi, kesin hesap ve Sayıştay raporlarının görüşmelerine katılan CHP’nin “Gölge Bakanı” Karasu, önemli değerlendirmelerde bulundu.

“KGM, KÖİ GARANTİ ÖDEMELERİNE 36 MİLYAR TL HARCADI”

Sayıştay’ın Karayolları Genel Müdürlüğü’ndeki (KGM) bulgularına dikkat çeken Karasu, “2022 yılı bütçe ödenekleri ve gerçekleşmelerine bakıldığında, 2022 yılı ödeneğinden en yüksek payın sermaye giderleri için ayrıldığı, sermaye giderlerini ise cari transferlerin takip ettiği görülmektedir. Cari transferler kapsamında yapılan 36 milyar 424 milyon 498 bin 107 TL tutarındaki harcamanın 36 milyar 359 milyon 794 bin 340 TL’si ise Yap-İşlet-Devret projeleri için yapılan garanti ödemelerinden oluşmaktadır. Yani, KGM 2022 yılında yol yapımlarına yaklaşık 72 milyar TL, KÖİ garanti ödemelerine ise 36 milyar TL harcamış” dedi. Karasu, şöyle devam etti:

“Sayıştay KÖİ projelerinin kamuya gelir kaybı yoluyla yüklediği maliyete dikkat çekiyor. ‘Milletin cebinden tek kuruş çıkmıyor’ diyerek savunduğunuz yap-işlet-devret, yap-kirala-devret ve benzeri KÖİ projeleri için ödenen tutarlar da bütçede karadelik olma yolunda ilerliyor. Karayolları bütçesinden yap-işlet devret modeliyle yaptırılan otoyol ve köprüler, bakanlığınızın bütçesinden Avrasya Tünelinin trafik garantileri ile yaptırılan hizmet tutarının toplamı 2023 yılında 100 milyar lirayı bulacak. Ulaştırma Bakanlığı'nın bir kamu zararı bakanlığına, Karayolları Genel Müdürlüğü de Düyun-ı Umumiye’ye dönüştüğü artık net olarak görünüyor. Vatandaşın geleceğini karartan, bütçemizde koca bir delik açan garantili ödemelerden kurtulmak için çözüm arayışınız var mıdır? KÖİ projelerinin Meclis tarafından acilen soruşturulmasını; bu sözleşmelerin Türk lirasına çevrilmesi konusundaki görüşümüzü bir kez daha yineliyorum”

“TCDD’DE ÖZELLEŞTİRME HAZIRLIKLARI İÇİN ADIMLAR ATIYORSUNUZ”

Açıklamasında TCDD’deki özelleştirmeye dönük girişimlere de dikkat çeken Karasu, geçen Temmuz ayında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) yetkilileriyle yapılan toplantıyı hatırlattı. Bu toplantıda hangi taleplerin konuşulduğunu, hangi teminatların verildiğinin kamuoyuna açıklanmasını isteyen Karasu, “TCDD’yi, Sayıştay'ın yerine tıpkı Türkiye Varlık Fonu'nda (TVF) yapıldığı gibi bağımsız denetim şirketlerinin raporlamasına açılacak bir sürecin kurgusunu mu yapıyorsunuz? Bir yandan 'Özelleştirme yok' diyorsunuz, ama diğer yandan da özelleştirme hazırlıkları için adımlar atıyorsunuz. Bugüne kadar demir yollarına ayırdığınız paranın neredeyse tamamını yüksek hızlı tren için kullandınız; demir yolunu kendi kaderine terk ettiniz” dedi. Konvansiyonel hatlarda yenileme çalışmaları gerekçe göstererek tren seferlerinin iptal edildiğini, daha sonra da bu hatların bir kısmında taşımacılığı tümüyle kaldırıldığını belirten Karasu, “Bu yetmedi, TCDD’nin arazilerini yakın yandaşlara veriyorsunuz. Haydarpaşa Garı sadece bir örnek. Haydarpaşa önce Okçular Vakfı’na devredilmişti. Mahkemenin iptal etmesiyle bu kez yine bir devir çalışmaları yapıldığı bilgisi var” diye konuştu.

20 yıllığına Yap İşlet Devret ile yaptırılan ATG Gar binasında TCDD ve TCDD Taşımacılık A.Ş’nin kullandığı ofislere yüksek miktarlarda kira ödediğinin iddia edildiğini belirten Karasu, “Örneğin biz Yolcu Dairesi Başkanlığı ofisleri için geçen yıl aylık 50 bin TL ödendiğini biliyoruz. Diğer başkanlıklar için de böyle bir kira ödemesi söz konusu mu? Ödeniyorsa ne kadar ödeme yapıldı, açıklamanızı bekliyoruz” diye Bakan’dan açıklama beklediklerini ifade etti.

AİRBUS’TAN İKNCİL BİR KAZANIM ELDE EDEBİLDİNİZ Mİ?

Türk Hava Yolları yönetiminin geçtiğimiz günlerde, tarihinin en büyük uçak siparişi için Airbus yetkilileriyle İstanbul'da bir araya geldiğini de hatırlatan Karasu, “Tarihin en büyük siparişi olması ve tutarın büyük olması itibariyle; Türkiye herhangi bir yan ya da ikincil bir kazanım elde etti mi? Yani, bu siparişleri diplomatik bir kazanıma dönüştürebildi mi?” diye sordu. Tüm dünyanın kullandığı basit diplomatik kaldıraçları, AKP’nin kullanmayı düşünemediğini dile getiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Karasu, iktidarın bu vizyondan tamamen yoksun olduğunu vurguladı.

DANIŞMAN VE DAİRE BAŞKANIYLA İLGİLİ İDDİALAR

Bakan danışmanı olan Murat Gül ve DHMİ’nin Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı Ayfer Kara hakkında DHMİ ile iş yapan kamu özel işbirliği ihaleleri alan bir şirketle yakın ilişkileri olduğuna dair iddialar olduğunu belirten Karasu, şöyle dedi:

“Kara ve Gül, Ankara’da Parkline adındaki yeni bir lüks siteden birer ev almışlar. Alabilirler. Ama aldıkları evin müteahhidi YDA adlı şirket olunca iş biraz garipleşiyor. Çünkü YDA, DHMİ’nin en önemli müteahhitlerinden birisi. DHMİ ve Sabiha Gökçen havalimanı iki yöneticisinin, devlet memuru olarak DHMİ’nin en büyük müteahhitlerinden birinden 'residence' almaları çok garip değil mi? Ankara’da lüks bir sitedeki iki ev uğruna devletin, milletin kaybı milyarlarca liraya mal oluyor. Danışmanınız Murat Gül ve Ayfer Kara kaç koltuğu işgal ediyor? 6 koltuk işgal ettikleri doğru mu? Koskoca kurumda başka kimseler yok mu? Kamu özel işbirliği işlerini yürüten KÖİ Başkanı, Hukuk Müşaviri, Strateji Başkanı; Bakan danışmanı olan bu kişilerin, bu firmaya on milyonlarca dolarlık kıyak çekildikten sonra, memur maaşıyla milyon liralık 'residence' almaları tesadüf mü? Daireleri aldıkları ortaya çıkmasına rağmen, halen görev yapmaları doğru mu?Bu düzenlemeyle firmaya kaç milyon dolarlık kıyak çekildi?”

“TERMİNAL BİNASI KÜÇÜLÜVERMİŞ”

YDA’nın Dalaman Havalimanı’nın imalatçısı ve işletmecisi olduğunu da hatırlatan Karasu, “2017 yılında yani tam 6 yıl önce, 150 bin metrekare olarak yapılan ve teslim alınan Dalaman Havalimanı terminal binasında kiraya tabi alan 6 yıl sonra bir anda 25 bin metrekare küçülüvermiş. YDA, 25 yıl boyunca işleteceği bu havalimanına 25 bin metrekare eksik kira ödemesi yapacak. YDA’ya çekilen kıyak bununla da sınırlı değil. Sözleşme şartlarına göre havalimanı işletmecisi, DHMİ tarifesindeki arazi ücretinin yüzde 50’sini de ödemekle mükellef. YDA bu genel kuralı da deliyor. ‘Yüzde 50 çok, yüzde 20 ödeyeyim’ diyor. Yüzde 60’lık bir indirim talep ediyor. Müteahhidin bu talebi de kabul ediliyor. Arazi kirası payı da yüzde 50’den yüzde 20’ya düşürülüyor. Bu durum, her yıl onlarca milyon dolarlık bir “kamu zararına” neden olmayacak mı?  Sorumu yineleyelim; DHMİ ve Sabiha Gökçen havalimanı iki yöneticisinin, devlet memuru olarak DHMİ’nin en büyük müteahhitlerinden birinden “residence” almaları çok garip değil mi? Ankara’da lüks bir sitedeki iki ev uğruna devletin, milletin kaybı milyarlarca liraya mal oluyor. Bu konuda sizden bir açıklama bekliyoruz sayın bakan!” diye konuştu.

“CİHAZLARIN EKİPMANLARIN ENVANTERİ VAR MIDIR”

TAV’ın uçuşlara kapanan Atatürk Havalimanı’nı devrettiğinde sözleşmeye göre her şeyi DHMİ’ye sağlam bir şekilde devretmesi gerektiğini belirten Karasu, “Bir gecede 1 saatte devir yapıldı, imzalar atıldı. Yüz binlerce metrekarelik yerler için dönemin DHMİ yetkileri rapor tuttu mu? Ne incelediler?  Ne eksik ne sağlam değil? Devirden sonraki milyonlarca dolarlık aletler adeta talan edildi. Doğru düzgün bir devir olmadığı için, bir belge olmadığı için bu havalimanında ne vardı ne yoktu hiç kimse bilmiyor. Atatürk Havalimanı devri yapıldığında tüm cihazların ekipmanların envanteri var mıdır? Bu cihazların hangileri çalışır, hangileri arızalı haldeydi? Aletmlerin kontrolü yapıldı? Bu konuda teknik danışmanlık yapıldı mı? Cihazların çalışır durumda olup olmadığı belgelendi mi? Bu cihaz ekipmanları şu anda nerde? Kullanılıyor mu?” diye sordu.

AMANOS TÜNELİNİ GÜNDEME GETİRDİ

Konuşmasında geçen hafta, Genel Başkan Özgür Özel’in talimatıyla 2 Genel Başkan Yardımcısıyla Hatay’a gittiklerini ve incelemeler yaptıklarını anımsatan Karasu, “Hatay’ı Anadolu’ya bağlayan tek karayolu Belen-Antakya yolu. Bu yol, tam bir çile yolu. 9 ilçeyi Anadolu’ya bağlayan yol 5 dakikada geçilebilecekken tam 1.5 saatte geçilebiliyor. Sunumunuzda Amanos Tüneline ilişkin hiçbir şey göremedim. Buna ne zaman başlamayı ve ne zaman bitirmeyi düşünüyorsunuz? Yine Hatay Havalimanı, Amik Gölü üzerine kurulmuş, yağmur yağdığında su basan ve depremde ciddi hasar gören bir havalimanı.  Havalimanın ihalesini yeniden yapmışsınız ve havalimamını aynı noktaya yapıyorsunuz. Pistlere dolgu yaparak bu havalimanını ne kadar sağlıklı gerçekleştireceksiniz?” diye soran Karasu, Kanal İstanbul’a projesinde de iktidarın “kör inadını” sürdürdüğünü söyledi. Karasu, “Özel imar hakkı verilen yerler var. İstanbul'da 4-5-6 kat imar haklarının yanında bazı adalara 15 kat imar izni verildiği söyleniyor. Buraları alanların isimleri açıklanmıyor. Bu konuda açıklama bekliyoruz” diye konuştu.

Kaynak: Baskent