Yüzünde maske dik yokuşu oflaya poflaya tırmanmaya çalışan yaşlı adamın takatsiz halini görünce yine depreşti dertler…

İki büklüm…

Düşmekle, düşmemek arasında…

Arada bir durup soluklanıyor ki, ilk ihtimal gerçekleşmesin…

Benzer görüntülere, pandemi yasakları nedeniyle biraz uzak kaldığım Cinnah Caddesi'nde çokça tanıklığımız olduğundan, soluklanma sırasında dudakları kıpırdayan yaşlı adamın içinden neler geçirdiğini üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyorum.

Kavaklıdere kavşağından Atakule'ye kadar uzanan dik yokuş, hemen her gün benzer görüntülere sahne olur.

Sorun, cadde üzerindeki iki otobüs durağı arasındaki mesafenin uzaklığından kaynaklanıyor.

Ortalarda bir yerlerdeyse evin ya da gideceğin yer, yandın…

Ya dik yokuşu tırmanacaksın ya da yuvarlana yuvarlana inişe geçeceksin.

Durumdan daha çok da ak saçlılar etkileniyor.

Pandemiden kaçmaya çalışırken, mesafe işkencesine yakalanan…

Bu konuyu çok yazdık,

Sıkıntıyı çok aktardık.

Ne var ki, arpa boyu yol kat edemedik.

Ama, sözünü ettiğim yaşlı adamın çaresiz hallerini görünce sorunu bir kez daha aktaralım istedik.

Nasrettin Hoca'nın göle maya çalma hikayesinde olduğu gibi:

Ya tutarsa…

Aslında ''ya tutarsa'' lar az ya da çok çoğu insanımızın dışa vurulmayan umududur.

Astronomik ölçüdeki yılbaşı ikramiyesinin isabet etmesi umuduyla piyango bayilerinin önünde oluşan bilet kuyrukları, ''ya tutarsa'' hayalinin ürünü değil midir?

Ya da hazırlıksız girilen bir sınavda cevap anahtarındaki şıkları rast gele işaretleyip, ''ya tutarsa'' mantığıyla umuda kapılmak mıdır?

Yaşam benzer örneklerle doludur…

Cinnah Caddesi'nde arada bir soluklanıp bir şeyler mırıldanan yaşlı adamın durumu ise biraz farklı…

Kimbilir neler geçiriyordur içinden.…

Onca başvurular sonuç getirmediğine göre

Tüm iyi niyetiyle ''ya tutarsa'' demiyordur herhalde…