Kendi halimizde yuvarlanıp gidiyorduk…

Bata çıka…

Gıcık gülüşlere bile alışmıştık.

Umduğumuzla değil, bulduğumuzla yetiniyorduk.

Bu yılgınlık, bu öngörüsüzlükle yılları heba ettik.

Al gülüm-ver gülüm ödüllerle avutulduk…

Işık saçan bir hizmeti alkışlamaktan mahrum kaldık.

Uçurulan balonları, anlamsız bakışlarla seyre daldık.

Çok şey kaybettik….

Taş devri gibiydi…

Dinozorlarla selamlaşır olmuştuk.

Zamanı mavi-yeşil gözlü kediyi sahiplenme çekişmesinde tüketiyorduk.

Bitap düşmüştük.

Sonradinozorlar yok oldular birden…

Mavi-yeşil gözlü kediler de…

Bulutlar dağılınca balonlar da görünmez oldular…

Patlamışlardı birer birer.

Sahne değişti birden…

Aktörler de…

Güleç yüzler aldı gidenin yerini…

Kentsel sorunların çözümü yönündeki çalışmalara start verildi.

Vaatler gerçekleştikçe, umutlar da arttı…

Şimdi ölümcül virüse karşı topyekun verilen savaşta payına düşeni yapmanın gayreti içinde Mansur Yavaş başkanlığındaki büyükşehir.

İşte ilk akla gelenler:

-Karantinadakilere kurye hizmeti.

-Açlık sınırındakilere ücretsiz yemek

-Sağlıkçılara ücretsiz ulaşım.

-Yasaklanan kağıt toplayıcılarına gıda ve yer temini.

-Sokak hayvanlarını koruma….

Yavaş'ın, sosyal medyadaki 'Cumhurbaşkanımız ol' kampanyasının ardından paylaştığı 'Kürk Mantolu Madonna' kitabında yer alan bir bölüm oldukça manidar:

'Kimseyle hiçbir konuda yarış halinde değilim. Kimseden akıllı, kimseden güzel, kimseden iyi olma gibi bir iddiam da yok. Kimse için en değilim, daha değilim bu devasa iddiasızlığın bana verdiği özgürlüğün hastasıyım'

Yavaş'ın bugüne kadar olan başkanlık dönemine ilişkin karnesi artılarla dolu.

Bugünler, yarınlara umut veriyor.