Bilmeyenlerin sayısı parmak hesabını geçmez.

Yine de hakkındaki bilgilere bir göz atalım.

Türk Standartları Enstitüsü; her türlü madde ve mamüller ile usul ve hizmet standartlarını yapmak amacıyla 1960 yılında kuruldu.

Kısa adı ve markası:TSE

Enstitü'nün izni olmadan bu marka hiçbir şekil altında kullanılamaz.

Yukarıdaki ifadeler, Enstitü'nün internet sayfasında yer alan kurum hakkındaki bilgilerin bir özetini oluşturuyor.

Çok önemli bir kuruluş.

Yaşamsal güvence.

Gelişmişliğin ölçütü.

Vizyonu da söyle ifade ediliyor:

''Ülkemizin rekabet gücünü artırmak, ulusal ve uluslararası düzeyde ticaretini kolaylaştırmak ve toplumun yaşam düzeyini yükseltmek için; standardizasyon, uygunluk değerlendirme, deney ve kalibrasyon faaliyetlerini tarafsız, bağımsız, etkin ve güvenilir olarak sağlamaktır.''

Peki, Türkiye'nin ilk standardı konusunda kaç kişinin bilgisi vardır?

Pek fazla olduğunu sanmıyorum.

Enstitü'nün internet sayfasında o bilgilere de yer verilmiş.

Öğreniyoruz ki, Türkiye'nin bugünkü manada ilk standardı ''Kanunname-i İhtisab-ı Bursa'' adını taşıyor.

Sadeleştirilmiş şekliyle ''Bursa Belediye Kanunu''

1502'lere kadar uzanıyor.

Sultan 2. Bayezid Han'ın emriyle hazırlanmış.

Han'ın buruğu çerçevesinde yapılan bir araştırma, standardın gerekliliğini daha o günlerde ortaya koyuyor.

Bakalım nasıl bir tablo ortaya çıkmış:

''Padişah emrine uygun olarak meslek sahipleri ve bilirkişiler çağrılarak: 'Satılan her nesnenin eskiden uygulanan narh miktarı nedir? Şu anda eski narh uygulanmakta mıdır, yoksa değiştirilmiş midir? Mevcut uygulamanın sebebi nedir ve ne zamandan beri uygulanmaktadır?' diye araştırılmış.

Tespit edilen narhın uygulanıp uygulanmadığını görmek için birkaç yerden ekmek getirtildi. Getirilen ekmeklerin kimisi çiğ, kimisi kara, kimisi de eksik olup sebebi sorulunca oradakilerin çoğunluğu: Belediye memurlarının ekmeklerimizin kah çiğ, kah eksik diye her gün her fırından beşer onar akçe alıp bu duruma göz yumduklarını, görevlilerin rüşvet almamaları konusunda emir geldiği halde bunu dinlemeyip eskisi gibi rüşvet almaya devam ettiklerini, rüşvet karşılığında ekmeğin eksiğini ve ayıbını gizleyip örttüklerini, aldıkları parayı görünürde ceza olarak aldıklarını söylediler. Bu durum muhtesibe sorulunca: 'Ben yeni geldim, bunları bilmem. Katibim ve kethüdam eskiden kalmadır, onlara sorunuz' dedi. Katip ve kethüdaya: 'Ekmek neden bu kadar çiğ ve kara, neden eksik, niçin ilgilenmediniz?' denildiğinde; 'Bu defalık bizi affedin. Bundan böyle dikkatli davranalım, ilgilenelim. Bu gibi uygunsuzlukların tekrarına izin vermeyelim' dediler. Bunun üzerine sıkı sıkı tembih edilerek gaflete düşmemeleri, şeriat ve kanuna aykırı iş yapmamaları konusunda uyarıldılar. Kısa bir süre sonra eskisinden daha fazla kanunsuzlukları ortaya çıktı. Yine defalarca uyarılmalarına rağmen eskisi gibi davranmaya devam ettiler. Şeriata ve kanuna uymadılar.''

''Kanunname-i İhtisab-ı Bursa''da daha pek çok mal ve hizmete ilişkin örnek yer alıyor.

Hepsi de birbirinden ilginç.

TSE

Adı kısa ama önemi çok büyük.