Orta yaşlardaki adamın istediği ilaç için reçete yazmayan doktorun odasına kapıyı bir tekmeyle kırarak girmesine, ardından da bağrışmaları duyan güvenlik görevlileri tarafından etkisiz hale getirilişine dair görüntüleri TV'lerin haber bültenlerinde üzüntüyle ve kaygıyla izledim…

Daha önceleri alışık olmadığımız, kırk yılda bir tanık olduğumuz görüntüler…

Şimdilerde rutin hale geldi…

Ekranların, gazete sayfalarının demirbaş haberleri oldu…

Yumruklanan doktorlar, tekmelenen hemşireler, yerlerde sürüklenen hasta bakıcıları…

Hastane değil de savaş meydanı sanki…

Bir başka haber…

Üç-dört ay öncesine dair:

''İstanbul Küçükçekmece'de marketteki sıra tartışmasına müdahale etmek isteyen üç sivil jandarma bıçaklanarak yaralandı.

İddiaya göre Ege Berke Ç, kasa sırasında arkasında bulunan bir kadınla tartışmaya başladı. Kadına küfür ederek üzerine yürüyen saldırganı, markette bulunan sivil jandarmalar durdurmaya çalıştı. Belinden çıkardığı bıçakla üç jandarmayı yaralayan Ege Berk Ç. kaçıp gitti.

Bir başka örnek de Konya'dan….

Bir yıl kadar zaman geçmiş üzerinden:

''İndirime giren bir tencereyi almak için kavga eden kadınlardan biri üzerine kapandığı tencereyi vermemek için uzun süre direndi. Kavga polisin gelmesiyle sona erdi.

Bir örnek de Ankara'dan:

İçinde bulunduğumuz ayın başlarında meydana geldi:

''Ankara'daki bir mağazaya alışveriş için giden 34 yaşındaki Fatma Koçak, ödeme yapmak için kasaya yöneldi.

Ödeme için sıraya giren Koçak, arkasında duran Emrah A'ya sosyal mesafeye dikkat etmesi yönünde uyarıda bulundu.

Emrah A, ''Mağaza dışına çıkalım mı?'' diyerek tepki gösterdi.

İkili arasında başlayan münakaşa, mağazanın dışında da devam ederek gittikçe büyüdü.

Fatma Koçak'ın, Emrah A. ve eşi ile tartışması, güvenlik görevlilerinin araya girmesine rağmen alışveriş merkezi önünde de devam etti.

Güvenlik görevlilerinin sakinleştirmeye çalıştığı taraflar, bir süre sonra gelen polis ekipleri tarafından polis merkezine götürüldü.

İki taraf da birbirlerinden şikayetçi oldu.

Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Öyle fazlaca arşivleri taramaya da gerek yok…

Günlük olaylar yetiyor…

Toplumsal travma mı demeli, yoka başka bir şey mi?

Şarkı sözleri, sevgiliden çok, toplumun geneli için yazılmış sanki:

''Neler oluyor bize yine neler oluyor gülüm
Neler oluyor sana bana neler oluyor?''