Başkent sokaklarında bir tur atmaya görün.

Gelip geçenlerin yüzlerindeki ifadeye baktıkça yüreği daralıyor insanın.

Bir karamsarlık var bakışlarda.

Önceleri tek tük rastladığınız güleç yüzlü insanlar bile yok olmuş.

Sanki hiç olmamışlar gibi.

Eminiz ki, göz göze geldiklerimiz de benzer duygulara sürükleniyor bize baktıkça.

Ne oldu böyle?

Nesi var herkesin?

Hepimizin?

Hava sıcaklıklarının soluk almayı bile güçleştirecek seviyelere ulaşmasından mı?

Çarşı-Pazar fiyatlarının orta direk diye adlandırılan dar ve sabit gelirlilerin alım gücünü zorlayan, hatta bazı ürünleri seyirlik hale getiren seviyelerde seyretmesinden mi?

''Bunun bir de kışı var'' karamsarlığının giyim-kuşam, ısınma gibi sonbahar ve kış aylarına ilişkin temel harcamaları şimdiden hatırlatarak karşımıza diktiği ''halimiz ne olacak'' tedirginliğinden mi?

ABD ile olan ilişkilerde giderek tırmanan gerginliğin yarattığı karamsar düşüncelerden mi?

Ankara'nın kasvetli havasından mı?

Yoksa tüm bu olumsuzlukların bir araya gelmesinden mi?

Karamsarlığa kapılmak için çok neden var.

Ama yine de iyimserliği elden bırakmamak gerek.

Önümüz bayram.

Birlik ve beraberlik duygularının pekiştiği günler.

Umutları tazelemek için iyi bir fırsat.

Sevgiye, dostça selamlaşmalara, kucaklaşıp hal hatır sormalara

Birlik ve bütünlüğe…

Karamsar düşüncelerden sıyrılıp, geleceğe güvenle bakmaya…

Özlemleri gidermeye ihtiyacımız var.

Milletçe ihtiyacımız var.