Büyük başın derdi büyük olurmuş.

Büyük kentlerin de öyle.

Hele bir de yılların ihmaline uğramışsa.

İşte Ankara…

Dertler, sorunlar uç uca eklenmiş, koca bir yumak olmuş.

Örneğin kentsel sorunlar.

İrili, ufaklı…

Çözüm için sıra bekliyor.

Vatandaş ise izlemede.

Kiminin derdi alt yapı noksanlığı, kimininki denetim yetersizliğinden kaynaklı çarşı-pazar fiyatlarındaki dengesizlik.

Kimileri, otobüs beklemekten yorgun,

Kimi, balık istifi yolculuk yapmaktan.

Dert çok, çözüm talebi de…

Bazı meslek grupları ise adeta dert küpü.

Bunlar arasında çiçekçiler de bulunuyor. Çiçekçiler, başkentin çeşitli semtlerinde bulunan belediyeye ait park ve bahçelerin bezenmesinde kendi yetiştirdikleri ürünlerin kullanılmasını istiyor.

Çiçekçiler, bu taleplerinin, ekilecek çiçeklerin Ankara'nın iklimine uygun olması gerekliliği açısından da önem taşıdığını belirtiyor.

Önceki yıllarda, başta Turan Güneş Bulvarı, olmak üzere başkentin bazı noktalarında ithal fidanlar kullanılarak yapılan ağaçlandırma çalışmalarının beklenen sonucu vermemesi, çiçekçilerin taleplerinde ne kadar haklı olduklarını gösteriyor.

Korsan faaliyet ise ayrı bir sorun.

Servis aracı işletmecileri, bu konuda oldukça dertli. Soruna köklü bir çözüm getirilmesini istiyorlar.

Dedik ya büyük kentlerin derdi büyük olur diye.

Ama hizmet büyüdükçe dertler küçülür.

Büyükşehir Belediyesi de bu hedefe kilitlenmiş görünüyor.

Yavaş'ın göreve gelişinin ardından aldığı tasarrufa yönelik kararların yanı sıra uygulamaya sokmaya hazırlandığı bazı projeler, Ankara'nın geleceği için umut veriyor.

Makam araçları azaltılarak, savurganlığa son verilerek kollar sıvandı.

Şimdi sıra, seçim öncesi söylediği ''En büyük projem Ankara'yı marka kent yapmak'' şeklindeki vaadin yerine getirilmesinde.

Bize ulaşan haberlere göre, meyvelerin tek tek toplanacağı günlerin işareti olan ilk adımların atılması için gerekli projeler üzerinde yoğun bir çalışma var.

Hepsi de ''Marka kent'' düşlerini gerçeğe dönüştürecek projeler…

Vaatler çok…

Umutlar da…

Ankaralılar hep bekledi.

Artık, görme zamanı…

Beklemeye değil, görmeye alışmalı.