İnternet ortamında yer alan yakınmalar gözümü korkutmuştu.

Yılgınlık çoğunlukla yatak, koltuk, masa gibi eskimiş eşyalardan kurtulamama işkencesinden kaynaklanıyordu.

Anlatılanlara bakılırsa, soruna çözüm bulmak amacıyla belediyenin ilgili birimine başvurmak da pek işe yaramıyordu.

Kapı önünde uygun bir yere bırakılan eski eşyalar, takip eden günlerde de bırakıldığı yerde kalıyordu.

Umutsuzluğa kapıldım ama, Çankaya Belediyesi'nin ilgili birimini aramaktan da vaz geçmedim.

Kullanılmış bir yatak ve bir de yolluk vardı ilgili ekipler tarafından alınmasını istediğim.

Telefonla görüştüğüm görevli, nazik bir ifadeyle söz konusu eski eşyaları, saat 21.00'de oturduğum apartmanın girişinde uygun bir yere bırakmamı, ilgili ekiplerin gerekeni yapacağını söyledi.

Belirtilen saatte gelen giden olmayınca bir saat kadar sonra ilgili birimi bir kez daha aradım. Aynı görevli ekiplerin çıkış yaptığını, herhangi bir sorun olmadığını belirtti.

Saat 23.00 olmasına rağmen bir gelişme olmayınca, biraz da sıkılarak ilgili birimi aradım. Durumu anlattım ''geleceklerdir'' yanıtını alınca da fazla sıkboğaz ettiğimi düşünerek, ''keşke aramasaydım'' diye mırıldanarak ahizeyi yerine koydum.

Gecenin ilerleyen saatlerinde bile olsa alırlardı nasıl olsa.

Sabah pencereden yaktığımda, yanıldığımı anladım.

Bıraktığım eşyalar öylece duruyordu.

Ufak tefek şeyler olsa neyse…

Ama koca bir yatak.

Yetmezmiş gibi bir de rulo yapılmış uzun bir yolluk.

Hemen telefona sarılıp, ilgili birimi aradım.

Bu kez karşıma bir başka görevli çıktı.

Durumu anlattım.

Sorunun çözümüne dair bir yanıt almayı beklerken, ağaç budama gibi işlerin yoğunluğundan, 10-12 gün alınmayı bekleyen eski eşyalardan söz etti.

Kentin pek çok noktasında böyle bir görüntüyle karşılaşmak mümkün.

''Nasıl olsa gelip alırlar'' düşüncesiyle kapı önüne bırakmak da çözüm değil.

Özetle eski eşyalar başa bela…

Corona denilen illet zaten yetiyor bela, bir de eski eşyalardan kurtulma derdine düşmesin millet.

Aksi halde kaybeden vatandaş değil, belediye yönetimi olur.

Geçmişe dönüp bakmak yeter.

Örnekleri çoktur bunun.