Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ), Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Verep, "Özellikle azotlu gübrelerin, bu su kaynaklarında nitrat kirliliği oluşturabildiği, bunların da zamanla insanlarda, bebeklerde çeşitli hastalıklara sebebiyet verdiğini biliyoruz" dedi.

Türkiye'nin en çok yağış alan illerinden Rize'de, içme suyu şebekesinin olmadığı bölgelerde, su ihtiyacı akarsular ve yağmur sularının beton veya plastik depolarda saklanmasıyla karşılanıyor. Evlerde kullanılan bu içme suyu; yanlış depolama yöntemi, düzensiz klorlama, ihmal edilen bakım ve temizlik nedeniyle insan sağlığını tehdit edebiliyor. Özellikle tarımsal faaliyetlerin yapıldığı alanlarda gübreleme sonrası topraktan sulara karışan kimyasal maddeler büyük risk oluşturuyor.

SU DEPOLARI, TARIMSAL ALANLARDAN UZAK OLMALI'

RTEÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Verep, bireysel su depolarında hijyen ve çevre etkenlere dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, "Halkımız, yüzyıllardır bu konuda pınar, göze ve kuyu suları dediğimiz, kendiliğinden yeryüzüne çıkan su kaynaklarını içme suyu olarak kullanmaktadır. Atalarımızdan, dedelerimizden gelen gözeleri oluşturma yöntemlerimiz var. Akarsuyun çevresini temizleyip, etrafını koruma altına alarak, insanların zaman içerisinde boru ve hortumlar kullanıp, evlerine ulaştırdıkları su kaynakları var.

Bunların bazıları oldukça kaliteli sulardır. İnsanlar, yaşamış oldukları kırsal bölgelerde her zaman böyle su kaynağını bulamıyor. Buldukları su kaynaklarını da değerlendirmeye çalışıyorlar. Bu açıdan, bu tür pınar suyu dediğimiz kaynaklarının fenni bir şekilde depo oluşturulması ve bu depoların iyi temizlenmesi ile suyun insan eli değmeden ulaştırılmasını sağlamak gerekiyor. Birçok köyde bu tür yöntemler kullanılıyor. Burada, bu tür su depolarının tarımsal alanlar içerisinde olmamasına dikkat etmek gerekiyor" dedi.

GÜBRELEME ZAMANINA DİKKAT

Yağmurla birlikte gübrenin bu su kaynaklarına karışabildiğini ifade eden Prof. Dr. Verep, "Özellikle yağmur yağdığı zaman, toprak yüzeyindeki gübre ve gübre atıkları eriyerek, bu su kaynaklarına karışabiliyor. Özellikle azotlu gübrelerin, bu su kaynaklarında nitrat kirliliği oluşturabildiği, bunların da zamanla insanlarda, bebeklerde çeşitli hastalıklara sebebiyet verdiğini biliyoruz. Gübreleme zamanı bu su kaynaklarını kullanırken dikkat etmek lazım. Yağış zamanlarında ise bu kaynaklardan gelen suların renklerinde değişiklik görünüyorsa, suların kaynatılarak tüketilmesi de yarar var" diye konuştu.

'EN DOĞRUSU FENNİ DEPOLAR YAPILMASI'

Pınar sularının biriktirildiği depoların köy genelinde toplu olarak kullanılması ve bakımlarının eksiksiz yapılmasının önemine vurgu yapan Prof. Dr. Verep, "Günümüzde aileler, küçük küçük depolar yaparak, bu su kaynakları kullanıyor. Ancak burada en doğrusu birlik şeklinde, köylerin toplanıp, bir araya gelerek, grup suları dediğimiz fenni depolar yapması. Bu depolarda zaman zaman belediyeler kontrolünde arıtma veya dezenfeksiyon uygulanıp, ondan sonra tüketilmesini tavsiye ederiz. Bireysel depolamalarda insanların zaman zaman bakımsızlık veya özensizliği yüzünden bu depoların içinde veya çevresinde bulaşmalar olabiliyor. İçme suyunda en önemli şey; 'mikrobiyal kontaminasyon'dur. Bunun sıfır olması gerekiyor" dedi.

Kaynak: DHA