Suç kelimesi bükülme, reddetme sözcüklerinden evrilmiştir. Bu bilgiler ışığında karşı tarafı bükmeye çalışan kişilere suçlayan kişiler diyebiliriz. Bir kişinin kendisi ile ilişkisi nasıl ise başkasıyla da öyledir. Yani suçlayan kişilerin kendi içinde de otoriter bir tutum vardır ve ufacık bir hatada bile kendilerini affetmezler. Dolayısıyla hata yapmamak için aşırı efor harcarlar ve karşı taraftan da aynı çabayı beklerler. En iyisini yapmakta, karşı taraftan bunu beklemekte çok yorucudur.
Diğer yandan hiçbir insan bu öfke dolu eylemle doğmuyor, peki nasıl bu hale gelebiliyoruz ?
Aşırı beklentiyle büyüyen, kıyaslanan, takdir edilmeyen, destekleyici konuşmayan ailelerin çocukları kendilerine şefkatli davranamazlar. Aile, çocuğuna ders çalıştırırken 'Yine mi anlamadın, kaç kez anlattım ?’ , girdiği bir sınavdan sonra ‘ Sen niye yüksek almadın?’ , hareketliyse ‘ Sen ne zaman uslu olacaksın?’ , yaşı büyüdükçe ‘Hiç konuşmaz bizimle varsa yoksa oyun’ , ‘ sen yapacaksın da biz göreceğiz oysa senin için neler yaptık’ , çocuğun yapabildiği eylemlerde sessiz kalmak veya ‘ başka şeylere de böyle meraklı olsan’ diyen ebeveynlerin çocukları özgüvenlerini yavaş yavaş kaybederek büzüşürler. Bu içine geçme hali çocuğun duygu, düşünce ve beden dünyasına öyle işler ki artık ailenin sesi çocukların iç sesi haline dönüşür ve hiçbir zaman yaptığı şeyleri güzel yapamayacağını, beceremeyeceğini düşünür. Bir diğer zorluk ise bu sesler çocuğa o kadar tanıdıktır ki büyüdüğünde şefkat dolu yaklaşan insanlar olumlu şeyler söylese de inanmazlar inansalar bile sevinçleri çok kısa sürer. Olumsuz söylemleri sünger gibi çekip olumlu söylemleri bünyelerine katamazlar. Şefkatla yaklaşan insanlar tarafından reddedilme ihtimalini kaldıramayacakları için bildikleri ortama giderler. Bu bir kısır döngüdür ve acımasız eleştirilerin karşısında sınır koyamayarak kendilerini iyice küçümserler.
Eğer kişi kendine değer vermiyorsa, kendinden daha çok başkalarını düşünüyor ve ön plana koyuyorsa eğilip bükülmeye çok müsaittir. Kişi sürekli kırılgan olduğu takdirde bir başkası onu üzebilir, kızdırabilir. Bu da duygu durumunun kumandasını karşı tarafa veriyor anlamına gelir.
Psikolojik Danışman Ekrem Çağrı Öztürk,''Arabada giderken açtığımız navigasyonlarda yanlış yola girdiğimizde oradaki ses bize bağırmaz, kızmaz, eleştirmez. Bunlar yerine ‘Yeni rota oluşturuldu’ der. Her zaman hata yapabilme hakkını kendimize vererek esneyebilir ve bu şekilde büyüyebiliriz. Kendimize bu şefkatli davranma halini sunduğumuzda bir başkasının eleştirileri karşısında sınır koymakta güçlük çekmeyiz.Eleştirilmeyi, terk edilmeyi, reddedilmeyi hayatın içinden çıkaramayız, engelleyemeyiz. Fakat bu durumlar karşısında sabretmeyi, başa çıkmayı, olduğu gibi karşılayıp bize verdiği anlamlarla büyüyebiliriz.''dedi.