Armağan, sosyal medyada geniş yankı ve infial uyandıran olayların toplumsal algıyı nasıl etkilediğini anlattı.
Sosyal medyada olayın henüz netleşmeden manipülatif içeriklerin yayılmasının büyük bir sorun olduğunu dile getiren Armağan, "Açıkçası sosyal medyanın tabiatına uygun şekilde çok yoğun manipülasyonun, yalan haberin, içeriklerde ve akışlarda çok sık gördüğümüz bir dönem yaşadık. En problemli gördüğümüz tarafı neydi? Çok fazla farklı sosyal grupları suçlayıcı, onların dini inancını, etnik grubunu küçümseyici, aşağılayıcı çok fazla içerik gördük. Köylülere dönük, köylü sosyolojisine dönük çok aşağılayıcı, küçümseyici ifadeler gördük." dedi.
Bu tür içeriklerin toplumda kutuplaşmaya yol açabileceğinin altını çizen Armağan, bu tip kalıp yargıların olduğu içeriklerin daha çok etkileşim aldığını, bunların toplumsal birlikteliği ve müşterek varoluşu zedelediğini kaydetti.
Armağan, bu tip vakaların tek bir sosyal, dini veya ekonomik grupta görülmediğini vurgulayarak, İspanya'da evlatlık olarak verildiği anne ve babası tarafından öldürüldüğü ortaya çıkan Çinli Asunta Basterra vakasını örnek gösterdi.
Olayların farklı sosyal sınıflara mal edilmemesi gerektiğinin altını çizen Armağan, şöyle devam etti:
"Şehirli, beyaz yakalı, aristokrat ama psikolojik durumları bozuk bir aile vardı. İspanyol medyasında 'Galiçya bölgesi de zaten hep böyledir.' gibi haberler yapılmadı, yapılmamalı da zaten. Çünkü bu çok büyük bir ön yargıdır. Ön yargılar, zamanla yargıya dönüşüyor. Sonra o yargılar normlara dönüşüyor ve biz o normları değiştiremiyoruz. O normlar sizinle benim aramda kocaman bir bariyer olmaya başlıyor. Bunu biz konuşamaz hale geliyoruz. Sonra kutuplaşmaya başlıyoruz. Sosyolojik döngü bu şekilde ilerliyor."
Gazetecilik ve dedikoduculuk arasında net bir ahlaki çizginin olması gerektiğini dile getiren Armağan, toplumsal infial uyandıran olaylara ilişkin yapılan haberlerin büyük bir kısmının dedikodu üzerinden devam ettiğini, bu durumun sosyal psikoloji için hiç iyi bir şey olmadığını anlattı.
"AİLELER ÇOCUKLARA DÜRÜST KONUŞSUNLAR"
Armağan, sosyal medyadaki manipülatif içeriklerden korunmak için kullanıcıların sınırlarını iyi belirlemeleri gerektiğini ifade ederek, "Sosyal, duygusal sağlamlığımız için kendimizi nerede durduracağımızı bilmemiz gerekiyor. Bir haberde manipülasyon hissettiğiniz anda bırakın. Çünkü hakikaten bu tür içerikler psikolojimizde derin izler bırakır." dedi.
Sosyal medya platformlarının çoğunun daha fazla takipçi kazanma odaklı olduğunu belirten Armağan, pek çok sosyal medya içerik üreticisinin derdinin haber yerine daha fazla takipçi kazanmak olarak ifade etti.
Armağan, resmi veya geleneksel yayın organlarından konuyu takip etmenin daha sağlıklı olacağını söyledi.