Sivas kent meydanı, Merkez cami ve UNESCO

Tarihte önemli ticaret güzergahları üzerinde bulunan, oldukça stratejik bir şehir olan Sivas, görkemli bir tarihi kent meydanına sahiptir. Açık hava müzesini andıran böylesine güzel bir meydan Türkiye’nin çok az şehrinde vardır. Selçuklu dönemi eserleri Buruciye Medresesi, Çifte Minareli Medrese, Şifaiye Medresesi, Osmanlı’nın ahir zamanında gönderdiği çalışkan valiler eliyle yapılan jandarma binası, hükümet konağı, Atatürk`ün 108 gün kaldığı Sivas Kongresi Binası, üç farklı dönemin eserlerini aynı anda görmenizi sağlar. Ayrıca bu eserlerin hemen yakınlarında tarihi ve kültürel miras kategorisinde ele alınacak daha başka çok sayıda eser bulunur.

 
AKP iktidara gelince yıllardır hınç içinde olduğu Cumhuriyet’le hesaplaşma içine girdi ve dinselleşmeyi hızlandıracak pek çok adım attı. Eğitimden kültür sanata ve mekan düzenlemesine kadar bir dönemi hafızalardan temizlemek üzere radikal düzenlemeler gerçekleştirdi. Bugün bir heyula gibi meydanın üzerine çöken Merkez Camii yapımı da bu hesaplaşmanın en tartışmalı örneklerinden biri oldu. 
Amaç ibadet edecek insanların ihtiyaçlarını karşılamak değildi, muktedir olunduğuna dair bir iz bırakmak gerekirdi ki, bu da şehir merkezlerine devasa camiler yaptırmaktı. Nitekim, Milli Görüş çizgisinin bayraklaştırdığı taleplerden biri Taksim’e cami idi, Erdoğan bunu 2021 yılında hizmete açtığı cami ile gerçekleştirdi. 

Erdoğan’ın bütün kent merkezlerine birer cami yaptırılması talimatı gereğince Sivas’ta da harekete geçildi. Cami için Cumhuriyet döneminin tarihi binalarından biri olan Numune Hastanesi, hukuka aykırı şekilde yıkıldı; yetmedi Kızılırmak İlkokulu yerle bir edildi.  
Sivas, neredeyse her sokağında bir caminin olduğu şehirdir. İstatistiklerde en çok caminin bulunduğu en çok din derneğinin faaliyet gösterdiği iller sıralamasında hep başı çeker. Dolayısıyla bir ihtiyaçtan söz edilemez. Nitekim, caminin yapımı gündeme geldiğinde Kent Konseyi’nde büyük çoğunluk bölgede bir ihtiyaç duyulmadığını belirtmiş ancak İsmet Yılmaz’ın baskıları sonucunda tüm itirazlar sindirilmişti. Hatırlıyorum, şehrin muhafazakar simalarından Berat Demirci, ibadetten ziyade hükmetme duygusunun ifadesi olarak inşa edilecek bu camide namaz kılmayacağını ifade etmişti. 
Cami inşaatı, kent meydanının o tarihi görüntüsünün üzerine bir karabasan gibi çöktü. Siluet bozuldu; tıpkı İstanbul’un hançerlenmesi gibi Sivas’ın o görkemli meydanına da kara saplı bir hançer saplandı. Şimdi öğrendiğimiz kadarıyla bu cami, tarihi kent meydanının UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınmasına ilişkin başvurunun da reddedilmesine yol açtı. 

Sivas Valiliği, şehrin turizm potansiyelini artırmak amacıyla Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait anıtsal nitelikteki sivil ve dini yapıların bir arada olduğu meydanın Dünya Mirası Listesi’ne alınması için geçen yıl başvuru yapmıştı. UNESCO, Merkez Cami’nin, meydanın siluetini bozduğunu, dolayısıyla tarihi dokunun bütünlüğünü yok ettiğini belirterek bu talebi uygun bulmadı. 
Ret gerekçesinin siyasal İslamcı zihniyet için ne kadar önem arz ettiği, bunu dert edinip edinmeyecekleri bellidir. Onlar için cami yapıldıysa gerisi laf-ü güzaftır.
 “Kininde boğulmak” diye bir tabir vardır. Biz işte bir zümrenin kininde heder olup gidiyoruz.