Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Adalet Bakanlığı'nın 17 Aralık'ta 'erkek şiddetine' karşı yayınladığı genelgedeki eksiklikleri ve sorunları sıraladı. Mor Çatı'dan yapılan açıklamada Adalet Bakanlığı'nda kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin yayınlanan 154/1 No'lu genelgenin incelendiği belirtilerek, 'Genelge her ne kadar İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanunun uygulamasını gerçekleştirmek için hazırlanmış olsa da genelgedeki çeşitli eksiklikleri ve sorunları tespit etmiş bulunmaktayız' denildi. Bu arada, genelgede özellikle 5'inci ve 7'inci maddelerin sakıncalı olduğunu belirten kadın örgütleri 5'inci maddenin basın yasağı anlamına geldiğine dikkat çekiyor. Kadın örgütleri, '5'inci maddenin basın artık bu davaların üzerine gidemesin, dosyalar da öylece kapanıp gitsin anlamına geldiğini belirterek son zamanlarda sosyal medyada yapılan güçlü kampanyaların, basında yer alan haberlerin kararlarda etkili olduğunu ifade ediyor. Özellikle Şule Çet davasının güçlü kampanyaların somut bir örneği olduğu kaydedilerek, 'İlk başta basit bir intihar meselesi olarak gösterilmeye çalışılan Şule Çet davasının üzerine basın bu kadar gitmeseydi çoktan kapanıp giderdi o dosya.' değerlendirmesinde bulunuyor. Mor Çatı da genelgenin 5'inci maddesinde belirtilen, soruşturmalara ait paylaşımların yasaklanmasına dair maddenin kadına yönelik şiddeti gündemden uzaklaştırıp hasıraltı edeceğini ileri sürerek yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: 'Kadınlar için kapalı kapılar ardında gerçekleşen adaletsizliklere karşı mücadele etmenin tek yolu teşhir etmek ve kamuoyunu bilgilendirmek oluyor. Genelgenin bu maddesi, kadına yönelik şiddeti sessizleştirme, görünmez hale getirme ve kadınlar için adalet talep eden mücadeleleri söndürme amacı taşımaktadır. Şiddet her zaman fiziksel şiddet olmadığı ve özel alanda gerçekleştiği için çoğu zaman kanıtı da yoktur. Bu nedenle 6284 sayılı kanunda da belirtildiği üzere koruma için başvuran kadınlardan kanıt talep edilemez. Ancak genelgenin B/2-b maddesinde yer alan sosyal araştırma raporu talebinin uygulamada tedbir kararının alınmasında yavaşlamaya yol açacağından, daha da önemlisi 'kanıt' olarak kullanılmak isteneceğinden endişe ediyoruz.'
'İNCELEME RAPORUNUN ŞART KOŞULMASINI İSTEMİYORUZ'
Açıklamanın devamında şöyle denildi: 'Uygulamada halihazırda darp raporu gibi kanıtların istendiği, kadınların sözlü olarak reddedildiği, şiddet uygulayandan yana tavırla arabuluculuk yapıldığı görülmektedir. Kadından yana olmayan ve kadının güvenliğini riske atan uygulamaları önlemek için sosyal inceleme raporunun şart koşulmasını gerekli görmüyoruz. Yaşadıkları şiddeti ifade eden ve destek arayışında olan kadınlardan sosyal inceleme raporu istemek yerine kanunun ivedilikle uygulanmasının önündeki önyargılar ortadan kaldırılmalıdır. Genelgedeki B/4 maddesinde şiddet uygulayana yönelik koruyucu tedbir olarak öfke kontrolü, stresle başa çıkma gibi yöntemlerin önerilmiş olması ise şiddetin kaynağı konusundaki yanılgıyı bir kez daha göstermektedir.'
'GENELGE ACİL SORUNLARA CEVAP VERMİYOR'
Kadına yönelik şiddetin cinsiyet temelli bir şiddet olduğu ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklandığı belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: 'Erkekler kadınlara güç göstermek, kontrol altına almak için şiddet uygularlar. Bu ve benzeri çalışmalar için ayrılacak bütçe, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için yapılacak çalışmalarda kullanılmalıdır. Genelgenin bizim tespit ettiğimiz acil sorunlara cevap olmadığını görmekteyiz. Tedbir kararlarının en fazla 6 ay süreyle verilebilecek olmasına rağmen 15 gün gibi çok kısa sürelerle verildiği ve kanunun işlevsizleştirildiğini biliyoruz. Kadınlara verilen koruyucu ve önleyici tedbir kararların kopyala-yapıştır usulü ile verildiğini, sürekli aynı tedbir kararlarının verilerek kadınların ihtiyaçlarının yok sayıldığını deneyimliyoruz. Mor Çatı olarak Kanunun tam kapasite kullanılmasının önemini tekrar ediyoruz. Kadınlara gizlilik kararı verilirken, kadınlarla birlikte olan çocuklara gizlilik kararı verilmemekte; bunun sonucu olarak çocukların okul bilgileri veya hastane bilgileri gizlenmediğinden şiddet uygulayan tarafından anneye de ulaşılmakta, kadınların büyük zorluklarla kurdukları yaşamları güvenlik tehdidi altında kalmaktadır. Kadınlar il il dolaşıp yeni bir ev ve düzen kurmak zorunda bırakılmaktadır.'
'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ DERHAL UYGULANSIN'
Açıklamada, İstanbul Sözleşmesinin harfiyen uygulanması gerektiği kaydedilerek şöyle denildi: 'Türkiye'nin de imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetle etkin mücadele edebilmek için izlenmesi gereken önleyici ve koruyucu tedbirlere dair bir kılavuz niteliği taşıyor. Sözleşme'nin Türkiye'de uygulamasının ise bugün halen gerçekleştirilemediğini izliyoruz. 2018 yılında Sözleşme'nin izleme organı GREVIO tarafından hazırlanan Türkiye raporu da bu eksikleri görerek Türkiye'ye önerilerde bulunmuştur. Fakat henüz bu raporda belirtilen sorunları gidermek için bir çözüm planının uygulanmadığını görüyoruz. Türkiye'nin kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda acil olarak atması gereken adım İstanbul Sözleşmesi'ni harfiyen uygulamaktır.'
'PSİKOLOJİK DESTEK İÇİN ÜCRET TALEBİ İDDİALARI MECLİS GÜNDEMİNDE'
Öte yandan, CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, tedbir talep eden şiddete uğramış kadınlardan korunma, barınma ihtiyacı ve psikolojik destek için ücret talep edildiği iddialarını TBMM gündemine taşıdı. Şiddet gören kadınların korunmasını amaçlayan 6284 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasında yaşanan aksaklıkların kadına yönelik şiddet olgusunu büyüttüğünü belirten Gök, şu ifadeleri kullandı: 'Özellikle eşi veya boşandığı eşi tarafından şiddete maruz kalan kadınlar şiddet ve tehdit gördüğü süreçte yalnızlaşmakta, süreç sonrasında ihtiyaç duydukları destekleri alamamaktadır. Sözü geçen Kanun hükümlerine göre tedbir talep eden şiddete uğramış kadının korunma, barınma ihtiyacı, maddi ve psikolojik destek için hiçbir masraf ödemek zorunda olmamasına rağmen kadınların taleplerine karşılık ücret istendiğine yönelik iddialar süregelmekte, kadın cinayetlerinin önü kesilememektedir.'
Gök'ün cevaplandırılmasını istediği sorular:
• 2002 – 2012 döneminde şiddete maruz kaldığı için resmi kurum, kuruluş ve ilgili devlet memurlarına başvuruda bulunan kadın sayısını yıllık temelde açıklar mısınız?
• 2002 – 2012 döneminde şiddete maruz kaldığı için resmi kurum, kuruluş ve ilgili devlet memurlarına başvuruda bulunan kaç kadından verilecek destek karşılığı ücret talep edilmiştir? Yıllık temelde açıklar mısınız?
• 2002 – 2012 döneminde şiddete maruz kaldığı için resmi kurum, kuruluş ve ilgili devlet memurlarından destek talep ettikten sonra öldürülen kadınların sayılarını yıllık temelde açıklar mısınız?
• 2012 – 2019 döneminde 6284 sayılı Kanun kapsamına giren hususlar çerçevesinde destek talep eden kadınların sayılarını yıllık temelde açıklar mısınız?
• 2012 – 2019 döneminde 6284 sayılı Kanun kapsamına giren hususlar çerçevesinde destek talep ettikten sonra öldürülen kadınların sayılarını yıllık temelde açıklar mısınız?
• 2012 – 2019 döneminde şiddete maruz kaldığı için resmi kurum, kuruluş ve ilgili devlet memurlarına başvuruda bulunan kaç kadından verilecek destek karşılığı ücret talep edilmiştir? Yıllık temelde açıklar mısınız?
• 2012 – 2019 döneminde şiddete maruz kaldığı için resmi kurum, kuruluş ve ilgili devlet memurlarına başvuruda bulunan kadınlardan verilen destekler karşılığı alınan ücretleri yıllık temelde açıklar mısınız?