Bazen kalp hastalığı olanlarda bazen de sağlıklı kişilerde ortaya çıkan aritmilerde kalbin farklı şekilde çalıştığını belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Sude Görünür, ' Hızlı, yavaş ya da duraklayarak sürdürdüğü atışları çarpıntıdan bayılmaya bir dizi belirtiyle kendini belli ediyor. Kalbin farklı çalışma şekline göre geliştirilmiş farklı tedavi yöntemleri bulunuyor. Aritmiler veya ritm bozuklukları kalp atımlarının düzensiz hale gelmesidir. Ritm bozukluğu sırasında kalp çok hızlı atabilir, çok yavaş atabilir veya düzensiz atabilir. Çoğu aritmi zararsız olmakla birlikte bazıları hayatı tehdit edecek düzeyde ciddi olabilir. Ritim bozukluğu sırasında kalp vücuda yeterli kanı gönderemediğinde kişide nefes darlığı, baygınlık, bayılma bazen de ani ölüm meydana gelebilir. Yine de ritm bozuklukları sıklıkla çok iyi tedavi edilebilen hastalıklardır' diye konuştu.

'DÜŞÜK NABIZ HIZI RİSK DOĞURMAYABİLİR'

Doç. Dr. Sude Görünür, şu bilgileri verdi: 'En sık karşılaşılan ritim bozukluklarından biri de taşikardidir. Taşikardi, kalbin dakikada 100'ün üzerinde atmasına denir. En belirgin özelliklerinden biri çarpıntıdır. Kalbin çok hızlı çalıştığı durumlarda bayılma, tansiyon düşmesi veya nefes darlığı olarak da gözlemlenebilmektedir. Çarpıntı şikayeti olan hastalara MR veya EKG gibi yöntemleri uygulanır. Taşikardi hastalarının çarpıntısı genellikle kısa süreli olur, bu nedenle en yakın sağlık kurumuna gidene kadar kalp atım ritimleri normale dönebilir. Bu tür hastalar için daha ileri tetkiklerle muayene yapılması gerekiyor. Ventriküler taşikardi, kalbin içinde yer alan ventikül odacıklarındaki nabzın hızlı atmasına denir. Ventriküller, kanın tüm vücutta dolaşmasını sağlayan ana pompalardır. Sağlık bir yetişkin kalbi dakikada 60 ila 100 atımdır. Ventriküler taşikardi durumunda ise kalp atım hızı dakikada 200 ila 250 atımı bulabilmektedir, kalbin bu kadar hızlı atması sonucu ventriküllere yeterli seviyede kan dolmaz bu da ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Çocukluk çağında en sık görülen taşikardi türlerinden biri de Supraventriküler taşikardidir. Genellikle bebeklik döneminde halsizlik, huzursuzluk ve anne sütü emmeme gibi belirtileriyle kendini gösterebilir. Çocuklarda ise çarpıntı, göğüs ağrısı ve ender olarak görülse de bayılma gibi şikayetleri bulunmaktadır. Supraventriküler taşikardi geçiren çocukların kalp atım hızları normaldir ve çarpıntı gibi anomaliler çok nadir olarak gözlemlenir. Eğer bir çocukta supraventriküler taşikardi tespit edildiyse mutlaka en kısa sürede ilaç tedavisine başlanılmalıdır. Sinüs taşikardisi fiziksel aktivite, travma, stres veya bunun gibi olaylar sonucunda kalp ritminin bozulmadan dakikada 100 ve üzeri atmasına denir. Fiziksel aktivitelere bağlı olarak gelişen sinüs taşikardisi normal görülse de mutlaka bir doktora başvurulması gereklidir. Normal nabız değerleri kişiden kişiye farklılıklardan dolayı değişiklik gösterse de genel olarak yetişkin bir insanın normal nabız atışı 60 ila 100 aralığında kabul görmektedir. Nabız 50'nin altına düşmediği sürece, düşük nabız hızı kişilerin daha sağlıklı olduğuna işaret etmektedir.

'SİSTEMİK HASTALIKLAR KALP RİTMİNİ BOZABİLİR'

Spor yapan kişilerin dinlenme esnasında genellikle nabızları 50 veya biraz altında gözlemlenebilir. Dinlenme esnasında nabız ne kadar düşükse kişiler için bu durum o kadar iyidir. Spor esnasında ise nabız hızının en fazla 125 olması gereklidir. Bu rakam 125 ve üzerine çıkarsa kişi de hayati tehlikeye yol açabilir. Bu yüzden spor esnasında ve sonrasında ortalama nabzınızı mutlaka ölçmeli ve bir anomali görülmesi durumunda en kısa sürede bir doktorla görüşülmelidir. Bebekler ve çocukların, yetişkinlere göre kalp atış hızı daha farklıdır. Nabız atım hızı bebeklerde ortalama 100 ila 125 iken, çocuklarda ise 80 ila 100 arası normal kabul edilmektedir. Kadınlarda kalp hızı ortalaması 70 ila 90 arası normal olarak gözlemlenmektedir. Her ne kadar normal nabız hızı 60 ila 100 arasındaki değerlerde normal olarak gözlemlense de, erkeklerin ortalama ideal nabız hızının dakikada 70 ile 75 arasında olması gereklidir. Aritmiler, genellikle kalp hastalığı olanlarda görüldüğü gibi, kalbinde hiçbir sağlık sorunu olmayanlarda da oluşabiliyor. Bu nedenle öncelikle ritim bozukluğunun ne olduğu, ardından ise zeminde bu ritim bozukluğuna yol açan herhangi bir yapısal kalp hastalığı olup olmadığı inceleniyor. Çünkü aritmiler, bazen kalp dışı diğer sistemik hastalıkların bir sonucu olarak da ortaya çıkabiliyor. Ritim bozukluğu olan hastaların bir kısmı, bu sorunlarından habersizler. Bu kişilerde aritmi, rutin bir muayene sırasında veya başka bir amaç için elektrokardiyografi çekimi sırasında saptanıyor. Ancak hastaların önemli bir kısmı; çarpıntı, kalp atışlarında düzensizlik, kalbinin duracak gibi olması hissi, göğsünde kuş çırpınma hissi, boşluk hissi, baş dönmesi, nefes darlığı gibi şikayetler ile başvuruyorlar. Kalp hızının yavaşlamasına yol açan ritim bozukluklarında baş dönmesi, bayılma veya eforla nefes darlığı ve baş dönmesi gibi şikayetler görülebiliyor.

'BAŞ DÖNMESİ VE BAYILMAYA SEBEP OLABİLİR'

Özellikle kalp ritminde duraklama olması ve bu duraklamaların insanların aktif olduğu saatlerde 3 saniye ve üzerinde olması durumunda baş dönmesi ve bayılma gibi şikayetler görülebilir. Ancak özellikle uyku sırasında 3 saniye ve üzeri duraklama görülmesi her zaman anormal sayılmıyor. Kalp hızının çok fazla olduğu durumlarda bayılma ve baş dönmesi gibi şikayetler oluşabiliyor. Özellikle çarpıntı hissi ile birlikte bayılma, baş dönmesi veya göğüs ağrısı gibi eşlik eden şikayetler görülüyor ise bu durumun ciddiyetine işaret ediyor. Hastanın şikayetleri yeterince uzun süreliyse, şikayetler sırasında elektrokardiyografi çekilmesi oldukça yardımcı oluyor. Ancak bu şikayetler yeterince uzun süreli değilse, o zaman ritim bozukluğunu ortaya koymak için uzun süreli EKG'ye başvurulabiliyor. Özellikle şikayetlerin çok sık olduğu hastalarda Holter izlemi yapılabiliyor. Şikayetlerin çok sık olmadığı hastalarda ise olay kaydedici gibi cihazların uygulanması faydalı olabiliyor. Efor testi, ekokardiyografi, koroner anjiyografi gibi testler ise aritminin türünü saptamaktan çok aritmiye eşlik eden yapısal kalp hastalıklarını dışlamak için kullanılıyorlar. Efor testi ise özellikle eforla ortaya çıkan aritmileri ortaya koymada yardımcı olabilir. Diğer yöntemlerle tespit edilemeyen aritmilerde ise girişimsel olarak yapılacak test elektrofizyolojik çalışma. Bu, kasıktaki bir toplardamardan kalbin içine elektriksel kayıt alabilecek özel kateterler yerleştirilerek hastalarda aritmileri uyarabilmek için çeşitli yöntemlerin uygulandığı bir tetkik yöntemidir. Taşikardi genelde ciddi bir sonuca yol açmaz ancak nadiren de olsa kalp yetmezliği, felç, ani ölüm gibi risklere de neden olabilir. Taşikardi tedavisinde ilaçlar, elektriksel yöntemler veya cerrahi kullanılır.

KATETER ABLASYONU YÖNTEMİ

İlaçlar ile çok hızlı atan kalbi yavaşlatabilir veya ritmi tümüyle normale döndürebilirsiniz. Bu ilaçlara antiaritmikler adı verilir. Çeşitli ritim düzenleyici ilaçlar vardır. Kalp hızını düşüren en sık kullanılanlar beta blokerler, kalsiyum kanal blokerleri ve digoxindir. Kalp ritmini tümüyle normale döndürebilen antiaritmik ilaçlar verilebilir. Bu ilaçlar etkili olmakla birlikte bazen kabul edilemeyecek ciddi yan etkilere de yol açabilir. İlaçların etkisiz kaldığı veya yan etki yaptığı hastalarda 'kateter ablasyonu' adı verilen yöntem ile ritim bozuklukları tedavi edilebilmektedir. Bu işlem, hastanede elektrofizyologlar adı verilen aritmi uzmanı kardiyologlar tarafından uygulanmaktadır. Yine kateter kullanılarak kalbin elektrik üretimine yol açan doku parçası tespit edilerek aritmi odağı yakılabilir veya dondurulabilir. Bazı ritim bozuklukları ameliyat yolu ile de tedavi edilebilir, özellikle başka bir nedenle ameliyat edilecek olan kişilere operasyon sırasında ritim bozukluğu cerrahisi de uygulanabilir. Açık cerrahi yöntemle yapılan bu tedavi, hasta kalp akciğer makinesi desteği altındayken, göğüs kafesi ve kalp boşlukları açılarak yapılıyor. Etkinliği yüksek bir tedavi yöntemi. Farklı tip enerji uygulamasıyla dokuların ablasyonu kalp boşlukları açılarak veya kalp hiç durdurulmadan, kalbin dışından uygulanan yöntemlerle de yapılabiliyor. Kalbin durdurulmadan yapıldığı işlemlerde, göğüs boşluğuna küçük deliklerle giriliyor, göğüs kemiğinin açılması gerekmiyor. Farklı enerji modelleriyle yapılan ablasyon yöntemlerinin birçok çeşidi var. Bunlar; Mikrodalga ablasyon, Lazer ablasyon, Kriyoablasyon, Ultrason ablasyon, Radyofrekans ablasyon olarak sıralanabilir.

Editör: Haber Merkezi