Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, yaptığı basın açıklamasına son yıllarda etkisini artıran sağlıkta şiddet konusu ile başladı. Sağlık çalışanlarının görevleri başındayken fiziksel ve psikolojik saldırıya maruz kaldığını; uğradığı saldırı sonucu yaralandığını, hayatını kaybettiğini hatırlatan Çolak, sağlık çalışanlarının can güvenliği sağlanmadıkça, sağlık çalışanları kendilerini güvende hissetmedikçe nitelikli sağlık hizmeti sunma konusunda pek çok engel çıkabileceğine dikkat çekti. Türk Eczacıları Birliği olarak Sağlıkta Şiddet Yasası'nı pek çok açıdan memnuniyet verici bulduklarını söyleyen Çolak, konuya ilişkin alınacak daha çok yol olduğunu söyledi.

'EN TEMEL ÖNCELİKLERİ İNSAN HAYATI'

'2018 yılında 440 kadın erkekler tarafından öldürüldü, cinsel şiddete uğrayan kadın sayısı 317, 1217 çocuk istismarı yaşandı, 26 çocuk öldürüldü, en az 1923 işçi çalışırken yaşamını yitirdi, hayvanlar acımasızca katledildi, çevre katliamları yaşandı, pek çok vatandaşımız iş kazalarında, trafik kazalarında, tren kazalarında hayatını kaybetti' diyen Çolak, şiddetin hayatın her alanına nüfuz ettiğine dikkat çekti. Şiddetin önüne geçecek kapsamlı politikaların varlığına ihtiyaç olduğunu kaydeden Çolak, 'En temel önceliği insan hayatı olan eczacılar olarak insanımızın ve toplumumuzun sağlığına katkı sağlama ve ülkemizde insan hayatının bu kadar değersizleşmesine dur demek istiyoruz' dedi.

SATILAN İLACIN YÜZDE 76'SI YERLİ İLAÇ

Türk Eczacıları Birliği olarak sağlığa erişimin eşit, adil ve uygun maliyetli olmasını savunduklarını söyleyen Çolak, 2018 yılına ilişkin şu verileri paylaştı: '35 OECD ülkesi içinde Türkiye kişi başına en az ilaç harcaması yapan ülke durumunda. TÜİK verilerine göre toplam sağlık harcamalarının yüzde 17,1'i hane halklarının cebinden karşılanmaktadır. Ve bu oran bir önceki yıla göre yüzde 22 oranında artmıştır. Bebek ölüm hızı açısından OECD ortalaması binde 4'ler civarında iken Türkiye'de bu oranın binde 11'lerde olduğu görülmektedir. Piyasada bulunamayan ilaç sayısı her geçen gün artmaktadır. Reçete başı tutar 2018 yılında 79,43 TL'dir. Reçete başı tutarda yüzde 14,3 artış meydana gelmiştir. Antibiyotik kullanımı son yıllara oranla düşse de halen istenen seviyede değildir. Satılan ilacın yüzde 76'sı yerli ilaç. Ancak ciro basında baktığımızda bu oranın yüzde 48'e düştüğünü görüyoruz. OECD ortalamasının üstünde olduğumuz tek alan ise 8,9 ile kişi başı hekime müracaat sayısı.' Bütçeden sağlığa ve ilaca ayrılan payın artırılmış olsa da yeterli seviyede olmadığını söyleyen Çolak, koruyucu- önleyici sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve sağlık harcamalarının büyük oranda kamusal nitelik taşıması gerektiğini ifade etti.

SÜRDÜRÜLEBİLİR ECZACILIK MODELİ

Yardımcı eczacılık uygulamasının, etik ve sürdürülebilir eczacılık modelinin önünü açacağına inandıklarını belirten Çolak, istihdam sorunlarının önüne geçilebilmesi ve eczanelerde verilen hizmetlerin kalitesinin artması açısından da yardımcı eczacılık uygulamasını önemsediklerini söyledi. Yardımcı eczacılığa ilişkin Kılavuz'un Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından 27 Aralık tarihinde yayınlandığını söyleyen Çolak, yaşanan gecikmenin pek çok mağduriyeti beraberinde getirdiğine dikkat çekti. Çolak, 'Mağduriyetin giderilmesi ve istihdam teşviklerinin sağlanması adına sağlık otoritesinden adımlar bekliyoruz' dedi.

FAKÜLTE SAYISI 42'YE ÇIKTI

Türk Eczacıları Birliği'nin sayıları sürekli artan eczacılık fakültelerine ilişkinkaygılar taşıdığını söyleyen Çolak, konuya ilişkin şunları söyledi: 'Eczacılık fakültesi sayısı 2001 yılında 8 iken 2018 yılında 42'ye çıkmıştır. TİTCK tarafından uygulanan Eczacı Yerleştirme Sistemi verilerine göre ise eczane açılabilecek yer sayısı toplam 1843. Ve öte yandan her yıl yaklaşık 2000 öğrencimiz mezun oluyor. Bu verilere bakarak önlem alınmadığı takdirde mesleğimizin, meslektaşlarımızın zarar göreceğini söylemek durumundayız.' Çolak, konuya ilişkin Türk Eczacıları Birliği'nin çözüm önerilerini şu şekilde sıraladı: 'Yeni fakültelerin açılmaması gerekiyor. Eczacılık fakültelerine girişte bir an evvel taban puan uygulaması getirilmeli. Öğretim elemanı yetersiz olan fakültelerin kapatılmalı, sanayi ve üniversite iş birliğiyle Ar-Ge merkezlerine dönüştürülmeli.'

'144 İLAÇ PİYASADA BULUNMUYOR'

Son dönemde pek çok ilacın piyasada bulunmadığına ya da piyasaya kısıtlı şekilde verildiğine vurgu yapan Çolak, 'Sahadan aldığımız verilere göre son bir ayda 144 ilaç piyasada bulunmuyor. Ve bildirimler her gün gelmeye devam ediyor. Reel Euro kuru ile sabit kur arasındaki makas bir hayli açılmış durumda. Bu açıdan 2019 yılı için yapılacak yeni kur oranı ayarlamasının benzer sıkıntıların yaşanmaması adına önemli. İlaç konusunda dışa bağımlılık Türkiye'nin kaderi olmamalı. İlacın çok önemli, vazgeçilmez ve stratejik bir ürün olduğu unutulmamalı. Akılcı ilaç kullanımı ve kamusal kaynakların etkin dağıtılması açısından eşdeğer ilaç ile ilgili bilinç oluşturulmalıdır. Sağlık Bakanlığı, hekimler ve eczacıların ortak çalışmalarıyla eşdeğer ilacın güvenilir, etkin ve ekonomik olduğu halka doğru bir şekilde yansıtılmalıdır. Ülkemizde eşdeğer ilaçla ilgili spekülatif söylemlerin önüne geçilmeli; eczacıların, eşdeğer ilaç verebilme yetki ve bilgisine sahip olduğu unutulmamalıdır.'

'FİYATLAR ENFLASYONUN ALTINDA KALIYOR'

2018 yılında da özellikle internet yoluyla satılan sahte ilaçlar, bitkisel ürünler ve gıda takviyeleri ile ilgili pek çok olumsuz olayın yaşandığını ifade eden Çolak, bu ürünlerin ölümle dahi sonuçlanabilecek ağır sağlık sorunlarına yol açabileceğini söyledi. Çolak konuya ilişkin olarak, 'Bitkisel ilaçlar ve gıda takviyeleri ilacın uzmanı olan eczacıların inisiyatifine bırakılmalı, eczacı danışmanlığında halka ulaştırılmalıdır. Farmasötik formlarda piyasada bulunan bu ilaçların ruhsat yetkisi de Sağlık Bakanlığı'na devredilmeli, satışı sadece ve sadece eczacının kontrolüne geçirilmelidir' dedi. Türk Eczacıları Birliği olarak eczane ekonomilerinin iyileşmesi ve sürdürülebilir olması adına çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Çolak,'Eczacılarımız yıllardır ekonomik daralmayla karşı karşıya. Topluma kesintisiz ilaç ve sağlık hizmeti veren biz eczacılar, ülkemizin değişen koşullarında var olma savaşı veriyoruz. Mesleğimizi sürdürmek için, bizim de ülkemizdeki pek çok kesim gibi, ekonomik rahatlamaya ihtiyacımız var' dedi. Eczacı gelirlerinin yalnızca ilaç fiyatlarına bağlı olduğunu söyleyen Çolak,'Ancak ilaç fiyatlarının artışının genellikle enflasyonun altında kalması ve buna karşılık personel, kira ve diğer giderlerin düzenli olarak artması eczane ekonomilerinin sürdürülebilirliğini ciddi anlamda tehdit etmektedir' şeklinde konuştu.

'TEBLİĞ YENİDEN DÜZENLENMELİDİR'

Çolak, Türk Eczacıları Birliği'nin ekonomik beklentilerini şu şekilde sıraladı: Eczacı kar oranları yükseltilmelidir. İlaç fiyatları hakkında tebliğ yeniden düzenlenmelidir. Eczacıların kutu başına bir danışmanlık ücreti almasının sağlanmalıdır. İkinci ve yardımcı eczacı çalıştıran eczanelere nitelikli personel istihdamı yaptığı noktada maddi destek sağlanmalıdır. Sıcaklık ve nem takibi gibi mekansal düzenlemeler kaldırılmalıdır. Euro kuru ilaçların yokluğuna neden olmayacak şekilde belirlenmelidir. Yeni eczacılık fakülteleri açılmamalı ve açılan fakülteler iş gücü planlaması yapılarak yeniden düzenlenmelidir. Avrupa ülkelerindeki pek çok örnekte olduğu gibi eczacıya tansiyon, şeker ölçümü, sigara bıraktırma gibi eczane temelli ekstra hizmetler ve bu hizmetler doğrultusunda sunduğu danışmanlık hizmeti için sabit bir ücret ödenmelidir. Eczane dışına çıkarılan ürünler eczanelere geri dönmeli ve eczacı danışmanlığında halka sunulmalıdır.'

Editör: Haber Merkezi