Mobbing ile Mücadele Derneği Başkanı İlhan İşman, mobbingin onurlu çalışma hakkını ayaklar altına alan, deneyimli, birikimli insan gücünü eriten bir iş yeri kanseri olduğunu belirtti.

İşman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mobbing ile toplumsal anlamda mücadele etmenin önemli olduğunu ifade etti.

Mobbing farkındalığının artırılması, çözüm yollarının bulunması amacıyla 4-10 Şubat tarihlerini 'Mobbing Farkındalığı Haftası' olarak belirlediklerini kaydeden İşman, mobbing kavramının içinin boşalmasının, bununla karşı karşıya kalan kişilerin sorununa çözüm bulunamaması durumunu beraberinde getirdiğini anlattı.

Çocuklar arasında akran zorbalığının ve çalışanlar arası psikolojik tacizin önlenmesi için dernek olarak çalıştıklarının altını çizen İşman 'Mağdurlara bakıldığında, akran zorbalığından kaynaklanan etkileri hala üzerlerinde taşıdıklarını görüyoruz. Kişiler, çocukluk döneminde yaşadıkları travmalardan dolayı mobbing mağduru ya da mobbing zorbası olabiliyor. Bu durumla topyekün mücadele etmemiz gerekiyor.' diye konuştu.

Dernekten mağdurlara psikolojik destek

İşman, derneklerinin 2010'da kuruldukları günden bugüne, mobbing mağdurlarına destek sağladığını, internet sitelerindeki mağdur başvuru formunu dolduranlara yanıt vererek psikolojik, hukuki ve eğitim desteği verdiklerini söyledi.

Alanında uzman kişilerle çalıştıklarını dile getiren İşman, çalışmaların mobbingin önlemesine yönelik müstakil bir yönetmeliğin olmamasından dolayı yetersiz kaldığını vurguladı.

İşman, bakanlıklar, sivil toplum kuruluşları ve sendikalarda mobbing konusunda da seminerler düzenlediklerini belirterek, farkındalığın artırılması ve sağduyunun sağlanmasının önemli olduğunu kaydetti.

Mobbing, Türkiye'de literatüre 2006'da girdi

Mobbingin dünyada 1984'de, Türkiye'de ise 2006'da çalışma hayatı literatürüne girdiğini aktaran İşman, uluslararası anlaşmalar ve kanunlarda çalışanların bedensel ve ruhsal bütünlüğünün korunmasının zorunlu olduğunun belirtildiğini ifade etti.

İşman, şu bilgileri verdi: 'İşverenlerin uluslararası anlaşmalardan ve ulusal kanunlardan doğan yükümlülükleri var. Türkiye'nin uluslararası anlaşmalardan doğan yükümlülükleri de bulunuyor. Avrupa Birliği Sosyal Şartı, Uluslararası Çalışma Örgütüne attığımız imzalar var. Anayasanın çalışma hakkı ile ilgili maddeleri bulunuyor. Borçlar Kanunu'nun ilgili maddesinde 'İşveren iş yerinde, çalıştırdığı işçinin ruhsal ve bedensel bütünlüğünü sağlamak zorunda.' ifadesi yer aldı. Bu maddeyle hukuk sistemine mobbing tanımı girmiş oldu.'

'Mobbing sistematik davranışlar bütünüdür'

Mobbingin tanımının doğru yapılması gerektiğini vurgulayan İşman, 'Mobbingin tanımını yaparken, iş yerinde gerçekleştiğini bilmemiz gerekiyor. Eşitler arasında olabiliyor. Üstler astlarına mobbing uygulayabiliyor ve bu yüzde 80 oranında daha çok gördüğümüz bir durum.' dedi.

İşman, Türkiye'nin geleceğinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için beşeri sermayenin doğru kullanılmasının zorunlu olduğuna dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:

'Beşeri sermaye, kalifiye, deneyimli, birikimli insan gücünü doğru kullanma kapasitesidir. Kalifiye, iyi yetişmiş insanları düzgün kullanmalıyız. Eğer bunu yapamazsak hem çalışma barışını tesis edemeyiz hem de onurlu çalışma hakkını koruyamayız. Çünkü mobbing onurlu çalışma hakkını ayaklar altına alan, deneyimli, birikimli insan gücümüzü eriten bir iş yeri kanseridir. Maalesef mobbing mağduru kişilerin sayısı son yıllarda katlanarak artıyor.'

Mobbinge uğrayan kişinin rahat çalışabilmesi için kurumlarda uzlaşma ve diyalog kültürünün oturması gerektiğine işaret eden İşman, şunları kaydetti:

'İşveren ve yöneticilere büyük görev düşüyor. Uzlaşı kültürü, sağlıklı çalışma düzeninin oturtulması mobbingin önlemesi için çok önemli. Kişiler görev, yetki ve sorumlulukların dışında keyfi davranışlarla çalışma arkadaşlarını çıldırtarak oradan kaçırtmaya ve huzurluk vermeye çalışırsa, işte bu 'mobbing' olur. Zaten mobbing sistematik davranışlar bütünüdür. Bir kişinin arkadaşına sergilediği kaba davranışlar mobbing değildir. Bunu ayırt etmek önemli. Son yıllarda mobbingin artmasından kaynaklı intihar ve cinayet vakaları ile daha çok karşılaşıyoruz. Bunun altını çizmemiz ve dikkat etmemiz gerekiyor.'

Editör: Haber Merkezi