Geçtiğimiz ay vizyona giren ve izlenme rekorları kıran 'Bohemian Rhapsody' filmi, ünlü İngiliz rock grubu Queen'i ve grubun 1991 yılında AIDS'e bağlı zatürreeden hayatını kaybeden efsanevi solisti Freddie Mercury'nin hayatını konu edindi. 1980'lerin başında ortaya çıkan ve 2000'lere kadar 'ölümcül bir hastalık' gözüyle bakılan AIDS, yayılma hızına karşın, destek tedavilerinin de baş döndürücü bir hızla ilerlemesi sayesinde artık 'kronik' bir hastalık konumunda. Acıbadem Ankara Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Kutlu, her yıl Aralık ayında düzenlenen farkındalık etkinlikleriyle daha yoğun gündeme gelen AIDS hakkında temel bilgilerin her zaman akılda tutulması gerektiğini söyledi. Kutlu konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Dünya Sağlık Örgütü WHO verilerine göre 1981'de adı konulmasından bu yana dünya genelinde 39 milyon insanın ölümüne yol açan AIDS hastalığının nedeni, İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü adı verilen HIV. HIV, insan bağışıklık sistem hücrelerini enfekte ediyor ve enfeksiyonun ilerlemesi durumunda da AIDS'e (Edinilmiş İmmünyetmezlik Sendromu) neden oluyor. Yine Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2017 yılı itibarıyla 36 milyondan fazla insan HIV virüsüyle yaşamına devam ediyor. Bu 36 milyonun yüzde 25'i ise HIV virüsü taşıdığından habersiz!'

ANA BULAŞMA YOLU

'HIV, HIV ile enfekte olmuş bir bireyin vücut sıvılarına temas edilmesi yoluyla bulaşıyor.' diyen Kutlu konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Bu vücut sıvıları arasında kan, semen, preseminal sıvılar, vajinal sıvılar ve anne sütünün yanı sıra hamilelik sürecinde, doğum esnasında ya da emzirme döneminde anneden bebeğe geçen kan ve diğer sıvılar bulunuyor. HIV teşhisi için en yaygın test yönteminin kan tetkikleri olduğunu belirten Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Kutlu, bu testlerin temel mantığının doğrudan virüsün veya virüse karşı bağışıklık sisteminin oluşturduğu antikorların taranması olduğunu belirtiyor. HIV/AIDS teşhisinde kullanılan testlere Elisa, PCR ve Western Blot testi adı veriliyor. Erken teşhis ve erken tedavi ile hastalığın kontrol altına alınması, bulaşıcılığın kontrol altına alınması ve önlenmesi açısından önem taşıyor.'

4 KİŞİDEN 3'Ü TAŞIDIĞINDAN HABERDAR

Kutlu, 'HIV eskiden tedavisi olmayan ve 'ölümcül' bir hastalık olarak bilinirken günümüzde hala kesin tedavisi olmamakla beraber güçlü antiviral (antiretroviral) tedavilerle artık 'kronik bir hastalık' olarak kabul ediliyor. Burada önemli olan erken tanı alıp tedaviye de erken başlanmış olması. Günümüzde HIV virüsü taşıyan 4 kişiden yalnızca 3'ü HIV taşıdığından haberdar. HIV (+) olan hastaların yüzde 21'inin ise tedaviye erişimi bulunmuyor.' diye konuştu. Türkiye'de olduğu gibi başka birçok ülkede sosyal baskılar, yanlış bilgilendirme veya yanlış inanışlar nedeni ile hastalara tanı konmasının geciktiğini belirten Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Kutlu konuşmasını şöyle devam etti: 'Özellikle 'duyulma, bilinme' korkusu nedeni ile kişiler test yaptırmaktan çekiniyorlar. Oysa ülkemizde hastaların kişisel ve sağlık bilgileri kanunlarca koruma altında, hasta istemediği sürece bu bilgiler birinci derece yakınlarına bile verilemez. Bu nedenle HIV testi yaptırmak isteyen kişiler hiç korkmadan doktora ya da daha detaylı bilgi almak için enfeksiyon hastalıkları bölümüne başvurabilirler. HIV'in bulaşmasını önlemek için birden fazla yöntem bulunuyor. En çok rastlanan bulaşma yollarından biri olan korunmasız cinsel ilişkiden kaçınmak ve cinsel ilişki boyunca kondom kullanmak; ayrıca cinsel partner sayısını azaltmak alınabilecek en etkili önlemler arasında. Hamilelik sürecinde kadınlara ve doğumdan sonra bebeklere verilen HIV ilaçları da anneden çocuğa HIV bulaşma riskini azaltıyor. Ayrıca bir hijyen kuralı olarak ilaç enjektörlerini asla başkasıyla paylaşmamak gerekiyor. HIV yanlış inanışların aksine HIV (+) insanlarla tokalaşma, sarılma ya da HIV (+) bireylerin kullandıkları tabakların, tuvaletin kullanılması ile bulaşmıyor.'

Editör: Haber Merkezi