Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Şekerel, 'Herediter Anjioödem, vücutta bir proteinin (C1 esteraz inhibitörü) eksikliği veya yetersiz işlevi nedeniyle deride, iç organlarda tekrarlayan şişlikler oluşur. Telaffuzu da kendisi kadar zor olan bu hastalık, kol, bacak, yüz, genital bölgede, boyun ve boğazda şişme olarak ortaya çıkar. Kaşıntısız, ağrısız, sınırları tam olarak belli olmayan şişlikler halinde kendini gösterir. En korkulan bölge boğaz (Larinks) tutulumudur. Her yaşta ortaya çıkabilir ancak genelde ileri yaşlarda görülür. Oksijen yetersizliğinden kaynaklanan boğulmaya (asifiksiye) bağlı ölüm 20 dakika ile 24 saat içinde olabilir.' dedi. Hastalığın ergenlikle kötüleşeceğini belirten Şekerel, şunları söyledi: 'HAÖ ataklarında belirtilerin seyri hastadan hastaya değişmekle birlikte genel olarak çocukluk çağında başlar. Atakların yüzde 40'ı 5 yaşın altında, yüzde 75'i 15 yaşından önce ortaya çıkar. Ergenlik ile kötüleşir. Ömür boyu devam eder. Ataklar ortalama 24- 96 saat sürer. Hastaların senede 20-100 günleri atakla geçer. Bu durum ciddi okul ve iş günü kaybına neden olur. HAÖ atakları spontane olarak ortaya çıkabilir. Atakları başlatan diğer etkenler ise, stres, basınç ve travma, medikal girişim, diş çekimi, menstruasyon, hormonal tedaviler, bazı tansiyon ilaçları ve enfeksiyonlardır. Gebelik de atak başlatabilir ve bu durumdaki kişiler daha çok dikkat etmeli.'

'BAŞKA HAS TALIKLARLA KARIŞTIRILIR'

Şekerel, başka hastalıklarla karıştırırlacağını ifade ederek, 'Bu hastalığı tehlikeli yapan bir diğer özellik alerji dışında, Ailevi Akdeniz Ateşi hastalığı ile karıştırılması. Çünkü bu hastalığın da belirtileri gerçekten Herediter Anjioödeme çok benzer. İki hastalıkta sıklıkla karın ağrısı atakları ile seyreder. Öyle ki hastalar bu şikayet nedeniyle yanlış tanı alabilirler. İnsanlar çocukluk çağından itibaren vücutlarının değişik bölgelerinde devamlı oluşup sonra kaybolan şişliklerden ve şiddetli karın ağrısından yakınırlar. Sonra da Ailevi Akdeniz Ateşi tanısı ile yıllarca tedavi görürler. Bu da kişinin sağlığının giderek bozulmasına neden olur.' ifadelerinde bulundu.

'ALERJİ İLAÇLARI İLE TEDAVİ EDİLMEZ'

Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği HAÖ Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Güleç, HAÖ ataklar halinde seyretmesinin, nadir görülmesi nedeniyle sıklıkla akla gelmediğini belirterek, 'Özellikle aile öyküsü de mevcutsa bu hastalıktan şüphelenilmeli. Hasta ve ailesinin eğitimi ilk başta yapılması gereken tedavi prensibidir. Atağı tetikleyen nedenlerin önceden bilinmesi atak gelişimini önlemede faydalı olacaktır. Atak süresi ve tutulum bölgesine göre ilaç dozunu ve süresini ayarlamak akılcı bir yaklaşımdır. HAÖ atakları alerji ilaçları ile tedavi edilemez. Tanı konulduğunda uygun korunma yöntemleri ile birlikte tedavisi olan bir hastalıktır' dedi.

ATAK ANINDA REÇETE EDİLİYOR

Prof. Dr. Mustafa Güleç, şişme anında alınması gereken C1 inhibitör konsantresi ilacın sadece atak anında reçete edildiğini, bu nedenle hastaların zorluk yaşadığını söyledi. Güleç, 'Yani hasta şişme anında acile başvuracak, oradaki hekim tarafından ilaç reçete edilecek ve hastanedeki bir eczaneden bulunacak. İlaç hastaya gelecek ve uygulanacak, şişmesi inecek. Çoğu hastanede bu ilacın bulunmaması nedeniyle hastanın şişme anında bu ilaca ulaşıp yaptıramaması çok geç olabilir. Eğer ses tellerinde şişme varsa o zaman hasta, bu süre içinde kaybedilebilir.' Pandemi sürecine dikkat çeken Güleç, 'Salgın süreci de dikkate alarak bu dönemde hastalar evden çıkmak istemeyebilir veya hastaneye gidene kadar atak şiddeti yüzünden hastaneye zamanında yetişemeyebilir. Biz de bu vesileyle hastaların en az 1 atağı engelleyebilecekleri şekilde ilaçları temin edebilmeleri için çağrıda bulunuyoruz.' dedi. Gebelik döneminde potansiyel atak tetikleyici durumlardan uzak durulması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Güleç, bu süreçte gebelerin travmadan uzak durması, az ilaç alması, enfeksiyonlardan kaçınması ve düzenli hekim takibi yaptırması gerektiğini söyledi. Güleç; 'Gebeliğin sonuna doğru atak sıklığı artacaktır o nedenle doğum eylemi öncesinde önlem alınmalıdır. Genel anestezi yapmadan veya entübe etmeden spinal anestezi yapılmalıdır. Çünkü Entübe boğazda bir baskı ile atağa sebep olabilir. Ayrıca normal doğum tercih edilmelidir.'şeklinde konuştu.

Editör: Haber Merkezi