Acıbadem Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Tuğbay Tuğ, tüm dünyada kadınlarda en sık görülen kanser tipi olan meme kanserinin, meme hücrelerinin kontrolsüz çoğalması ve özelliklerini değiştirmeleriyle ortaya çıkan bir hastalık olduğunu belirtti. Tuğ, kişinin kendi risklerini bilmesinin ve düzenli takip ve tarama programlarına katılmasının kanseri önlemede en önde gelen faktörler olduğunun altını çizdi.

Tuğ şöyle konuştu: 'Kadınlarda erkeklerden yaklaşık 100 kat daha fazla görülen meme kanserinden korunmada,değiştirilebilen ve değiştirilemeyen risk faktörleri belirleyici oluyor. Meme kanseri, vücudundaki değişiklikleri takip eden ve kendi kendini muayene eden kadınların kolaylıkla fark edebileceği belirtilere sahip. Meme derisinde çekinti, renk değişikliği, meme başında çekme, kanlı meme başı akıntısı, memede ele gelen sertlikler ve koltukaltında lenf bezi büyümeleri gibi belirtilerle karşılaşılması durumunda erken teşhis alabilmek için hızla bir hekime başvurmak gerekiyor.'

SAVUNMASIZ DEĞİLSİNİZ!

Acıbadem Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Tuğbay Tuğ, kişinin kendini muayenesinin ardından hekim muayenesi, meme ultrasonu ve 40 yaşından sonra yaptırılması gereken mamografi incelemelerinin meme kanserinin teşhisinde 'altın standartlar' olduğunun altını çizdi.

Tuğ konuşmasının devamında şunları söyledi: 'Gerekli durumlarda 'Manyetik Rezonans Görüntüleme' (MRG) gibi daha ileri inceleme yöntemleri de teşhis konulmasına yardımcı oluyor. Meme kanseri tanı ve tedavisinde özellikle son 20 yıldaki gelişmeler sayesinde erken teşhis durumunda meme ve koltukaltı lenf bezleri korunarak tedavi mümkün olabiliyor.Yine de hastalığın bazı aşamalarında tedavi için memeyi tamamen almak zorunluluğu ortaya çıkabiliyor. Bu tür durumlarda kadının memesini kaybetme riski ve buna bağlı yaşanan korku önemli bir problem olarak ortaya çıkıyor.'

KAS DOKULARINDAN MEME

Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Tuğbay Tuğ, memenin tamamen alınması anlamına gelen 'mastektomi' ameliyatı yapılacak hastalara, alınan memenin yerine yeni meme yapılması seçeneği sunduğunu söyledi. Tuğ, 'Bu yöntem uygulandığında yeni memeyi oluşturmak için ya hastanın kendi kas dokuları ya da silikon meme protezi kullanılıyor.' dedi. Ailesinde meme kanseri bulunan kadınlarda genetik danışmanlık almanın ve gerekli durumlarda meme kanseri açısından taşıyıcı bir gen olup olmadığının araştırılması gerektiğini aktaran Prof. Dr. Tuğ, meme kanserinde risk faktörlerinin 'değiştirilebilen ve değiştirilemeyen' faktörler olarak sınıflandırıldığını kaydetti.

D VİTAMİNİ DÜZEYİNİZİ TAKİP EDİN

Tuğ konuşmasının devamında şunları söyledi: 'Türk halkının yüzde 50'sinde eksik ya da yetersiz olduğu yapılan çalışmalarla ortaya konmuş olan D vitamini düzeyi, meme kanserine yakalanma riskinde de belirleyici olabiliyor. Son yıllarda yapılan çalışmalar kanlarında D vitamini seviyesi yüksek olan kadınların meme kanserine daha az yakalandığını ortaya koyuyor. Bu da kadınlarda D vitamini düzeyinin takip edilmesi ve eğer düşükse doktor kontrolünde desteklenmesi gerektiğini gösteriyor.'

Peki değiştirilemeyen risk faktörleri neler?

Meme kanserinde değiştirilemeyen risk faktörleri:

Aile öyküsü (genetik yapı)

Fibrokistik meme yapısı

Geçmişte hormon kullanımı

Doğum yapmamış olmak

Emzirmemiş olmak

Ve radyasyona maruz kalmak olarak sıralanıyor.

Meme kanserine yakalanma riskini azaltabilmekte kritik rolü ise değiştirilebilir risk faktörleri oynuyor.

Değiştirilebilir faktörlere odaklanın!

Prof. Dr. Tuğ, ailede kanser öyküsü olsun olmasın değiştirilebilir faktörlerin kontrol edilmesine odaklanarak meme kanserinden mümkün olan en üst seviyede korunulabileceğinin altını çizdi.

Tarama muayenelerini aksatmayın.

Bireysel risklerinizi bilin.

Beslenmenizde yeşil sebze ve renkli meyveleri mutlaka bulundurun.

Sigara kullanmayın.

Alkol tüketimini en aza indirin.

Kadınlık hormonu ilaçlarını uzman kontrolü altında kullanın.

Fazla kilolarınızdan kurtulun.

D vitamini seviyesini 50-100 ng/ml arasında tutun.

Radyasyondan korunun.

Haftada en az iki veya üç kez 30 ila 40 dakika arasında yürüyüş yapmayı alışkanlık haline getirin.

Stresten mümkün olduğunca uzak durun.

Editör: Haber Merkezi