Böbrek Reflüsü (Vezikoüreteral Reflü) çocuklar için de son derece önemli bir sorun. Gecikme, böbreklerde geri dönüşü olmayan hasarlara neden olabileceği için önem taşıyor. Zira tanıda gecikilmesi kronik böbrek yetmezliğine kadar gidebilen sonuçlara neden olabiliyor. Sorun idrarın mesaneden üreter ve böbreklere geriye doğru kaçağından kaynaklanıyor. Sinsi ilerleyen bu durum zaman içinde hastalığa neden oluyor. Normal popülasyonda böbrek reflüsü görülme oranı yüzde 0,4 ile yüzde 1,8 arasında olduğunu söyleyen Çocuk Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Şafak Karaçay, idrar yolu enfeksiyonu geçiren bebek ya da çocukta böbrek reflüsünün buna eşlik etme oranının yüzde 25 ile yüzde 50'ye kadar çıkabileceğini söyledi. İdrar yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarda böbrek reflüsünden de şüphelenilmesi gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Şafak Karaçay, 'Özellikle Batı ülkelerinde son dönem böbrek hastalıklarının sebebi olarak yüzde 5-10 arasında altta yatan neden olarak böbrek reflüsüne bağlı böbrek hasarı saptanmıştır. Bu oranın oldukça yüksek olduğunu söylemek mümkündür' dedi.

SİNSİ İLERLİYOR

Doç. Dr. Şafak Karaçay çocuklarda böbrek reflüsünün belirtilerinin çok net olmadığını hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti: 'Bu nedenle çok dikkatli olunması gerekiyor. Çünkü hem bulgularının gizli olması, hem de sinsi ilerlemesi nedeniyle ancak böbrek hastalığı belirli bir noktaya geldiğinde tanı konması mümkün oluyor. Zaman içerisinde aile ve çocuk fark etmeden böbreğin fonksiyonu bozuluyor ve bazı metabolik problemler de ortaya çıkabiliyor. Erken tanısı konmayan, önlemi alınmayan, vakalarda ne yazık ki kronik böbrek yetmezliğine kadar ulaşan bir tabloyla karşılaşılabiliyor. Yapılan araştırmalar, ülkemizde böbrek yetmezliği olan erişkin hastaların çoğunda çocukluk döneminde böbrek reflüsü (Vezikoüreteral Reflü) olduğu saptanmıştır.' Böbrek reflüsü için özellikle ailesinde idrar yollarında sonradan ya da doğumsal hastalıkları bulunan çocuklar, kardeşlerinde ya da ebeveynlerinde böbrek reflüsü (Vezikoüreteral Reflü) öyküsü olan, sık idrar yolu enfeksiyonu geçiren çocuklar risk grubunda kabul ediliyor. Hastalığın genetik olduğundan şüphelenilse de bu konuda somut bir kanıt bulunmuyor ancak kardeşler arasında sık görüldüğü biliniyor. Bazı durumlarda kabızlığın da idrar yolu enfeksiyonu ile ilişkili olabildiğini hatırlatan Doç. Dr. Şafak Karaçay, bu nedenle sık kabızlık yaşayan çocukların da idrar yolları enfeksiyonları açısından takibe alınması gerektiğine dikkat çekti. Böbrek reflüsü tanısının son derece kolay olduğunu ve ailelerin bu konuyu gözlerinde büyütmemeleri gerektiğini belirten Doç. Dr. Şafak Karaçay, konuyla ilgili şunları anlattı: 'Tanıdaki öncelikle idrar kültüründen yararlanılıyor. Diğer tanı yöntemi de idrar yollarına yönelik ultrasondur ve çocuklar ve bebekler için güvenlidir. Böbrek kanallarında genişleme, mesanede kalınlaşma ultrasonda tespit edilebilir. İlk aşamada hastalığa dair soru işareti oluşan vakalarda, işeme sintigrafisi ya da işeme grafisi dediğimiz görüntüleme yöntemlerinden yararlanırız. Burada, mesaneye verilen ilaçla çocuğun işemesi sırasında böbreğe kaçıp kaçmadığını görmeye çalışırız. Bu da oldukça güvenli bir yöntemdir. Daha ileri vakalarda hastalığın böbrekler üzerinden yarattığı hasarı görmek için böbrek sintigrafisinin (DMSA) yapılması gerekir.'

TEDAVİ TANIYA GÖRE ŞEKİLLENİYOR

Çocuklarda böbrek reflüsünde mesaneden böbreğe doğru kaçağın neden kaynaklı olduğu bulmak gerekiyor. Zira nedene göre tedavi yöntemi de değişiyor. Özellikle düşük dereceli reflülerde sadace antibiyotik kullanımı ve izlemin tedavi için yeterli olabildiğini anlatan Doç. Dr. Şafak Karaçay, 'Yüksek basınç mesanelerinde basıncın düşürülmesi, çıkımdaki tıkanıklıkların kaldırılması böbrek reflüsünü ortadan kaldırabileceği gibi anatomik bozuklukların cerrahi ile giderilmesi gerekir' diye konuştu. Karaçay, korunma yöntemlerinin böbrek reflüsünün sebebine göre değiştiğini söyleyerek, sözlerine daha sonra şöyle devam etti: 'Eğer sorun anatomik bir nedenden kaynaklanıyorsa, bu durumda hastalıktan korunmak mümkün olmasa da yaratabileceği zararlardan korunmak mümkün. Maalesef ki, bu hastalığın öncesinde 'olmasın' diye yaptığımız bir girişim yok. Ancak komplikasyonları, önlemek için elimizde birçok güçlü silahımız var. Örneğin idrar yolları enfeksiyonlarının önlenmesi için çocuğun idrarını rahat bir şekilde boşaltmasını sağlamak için farklı uygulamalar mevcut. Anatomik bir problem varsa bu ortaya konularak gerekli ameliyatlar yapılıyor. İdrar akışıyla ilgili sinirsel bir problem varsa, idrarın düzenli bir şekilde atılmasını sağlayacak egzersizlerin yapılması, antibiyotik tedavisi, idrar kapasitesini artırmak gibi farklı korunma yöntemleri kullanılıyor.'

Editör: Haber Merkezi