Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pratisyen Hekimler Kolu, yaptığı açıklamada, 'Halkın aşıya olan güvenini sarsacak bilimden uzak her türlü davranış ülkemiz halkına yapılacak çok büyük haksızlıktır. ' dedi. Türkiye'nin Cumhuriyet dönemi boyunca ciddi bağışıklama birikimine sahip olduğu hatırlatılan açıklamada 'Çiçek, Polio, Kızamık gibi hastalıklar tamamen eradike edilerek çok önemli başarılar elde edilmiştir. Bu başarılar aşının ne kadar etkili bir koruyucu sağlık uygulaması olduğunun en önemli kanıtıdır' denildi. 'Biz birinci basamak çalışanları yıllardır özverili çalışmalarla ülkemize kazandırdığımız bağışıklama hizmetlerine olan güvenin azaltılmasına müsaade etmemeliyiz' çağrısının yapıldığı açıklamada koruyucu hekimlik hizmetlerinin en önemli başlığının 'bağışıklama' olduğu vurgulandı. Başarılı bir bağışıklamanın, toplum katılımının ve etkin bir sağlık eğitiminin gerçekleştirildiği, bütüncül ve toplum tabanlı bir sağlık örgütlenmesiyle mümkün olduğu vurgulanan açıklamada, 'Kovid-19 aşısı sürecinde yaşadığımız belirsizlik ve sıkıntılar ortadadır. Son yıllarda, bazı aşılar için tedarik sorunu yaşanması, aşı reddinde artış, aşıya ulaşamayan nüfusun artması, göçmen çocukların bağışıklama sorunları gibi çok sayıda sorunla karşı karşıyayız' denildi.

'BİRİNCİ BASAMAK HEKİMLERİ AŞI HİZMETİNDEN ÇEKİNMEMELİDİR'

Son günlerde aşı hizmeti için aile sağlığı merkezlerinin koşullarıyla ilgili olumsuzlukların dile getirildiği belirtilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı: 'Koşullar ve olanaklar ne olursa olsun birinci basamak hekimleri aşı hizmetinden çekinmemelidir. Doğrudur; aile sağlığı merkezlerinde güvenli aşı dolabı sorunumuz var, çok sayıda yardımcı sağlık personeli eksiği var, iş yükü fazla olan aile sağlığı merkezlerine ek personel desteği sağlanmıyor. Doğrudur; güvenli çalışma ortamı yok, performans kesinti tehdidiyle cezalandırıyorlar, bina alt yapıları yetersiz, bizi karar mekanizmalarına katmıyorlar, yeterince bilgi vermiyorlar. Az zamanda yatırım da yapmıyorlar, bina da sağlamıyorlar, hekimleri de taşeron gibi çalıştırıyorlar, yeni birim açılmasını inisiyatife bırakıyorlar, sıfır nüfuslu birim tanımlıyorlar, seçen hekimin de rekabetçi piyasa koşullarıyla diğer meslektaşından hasta almasını ve ücretini diğerinin ücretini azaltarak arttırmasını bekliyorlar. Bu sorunların ana kaynağının iyi örgütlenmemiş bir birinci basamak sistemi olduğu çok net olarak görülmektedir. Daha önce aynı ekip içinde bir bütünün parçası olarak, birlikte çalışıp birlikte üreten ve sorunlara tek güç olarak müdahale eden 25 binin üzerinde hekim ve bir o kadar ebe ve hemşire aile hekimliği sistemiyle bütünden ayrılmıştır. Aile hekimliği sistemine geçildiğinden bugüne ilçe sağlık müdürlükleri ile aile hekimlikleri arasında süreci birlikte yürütmeye yönelik işbirliği oluşturulabilmiş değildir. Süreci birlikte değerlendirme ve çözüm üretme olanağı da oluşmadığı gibi iletişimde ciddi sıkıntılar yaşanmaya devam etmektedir.' Güvenin sağlık hizmeti sunumu için çok önemli bir gereklilik olduğunun altı çizilen açıklamada 'Birinci basamağı öncelemeyen sistem kışkırtılmış sağlık talebi yaratmakta ve herkesi ikinci ve üçüncü basamağa yönlendirmektedir. Ticarileşme en önemli güvensizlik kaynağıdır. Sağlığı tüketim aracı olarak gören sağlık sisteminde hizmet kurumlarına eşit güven oluşmamaktadır. Aile sağlığı birimlerinden başlayarak her kademede hizmet sunumunu sınıflandırmaktadır' denildi.

Verilerin devletçe şeffaf şekilde ve zamanında paylaşılmadığı, sorunlara yönelik bilimsel çalışmalar yapılmasının bürokratik işlemlerle zorlaştırıldığının altı çizilen açıklamada 'Yapılan bilimsel çalışmaları açıklayanlara ise hukuki ve idari baskı uygulanmaktadır' ifadelerine yer verildi. Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: 'Başta TTB olmak üzere meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerine karar mekanizmaları içinde yer verilmemesi alınan kararlara ve uygulamalara güven sorunu oluşmasının bir diğer nedenidir. Bir diğer güven sorunu oluşturan durum ise paylaşılmayan ya da eksik sunulan bilgiler ve hangi bilimsel veriler ışığında alındığı bilinmeyen uygulamaların varlığıdır. Sistem biz hekimleri karar veren değil sorgulamadan yapan uygulamacılar haline getirmektedir. Birinci basamak hekimliği ayrı bir mesleki disiplindir.'

'TÜRKİYE CİDDİ BİR BAĞIŞIKLAMA BİRİKİMİNE SAHİPTİR'

Türkiye'nin cumhuriyet dönemi boyunca ciddi bağışıklama birikimine sahip olduğu hatırlatılan açıklamada 'Çiçek, Polio, Kızamık gibi hastalıklar tamamen eradike edilerek çok önemli başarılar elde edilmiştir. Bu başarılar aşının ne kadar etkili bir koruyucu sağlık uygulaması olduğunun en önemli kanıtıdır' denildi. Açıklamada şöyle denildi: 'Koruyucu hekimliği en önemli görevi olarak gören biz birinci basamak hekimleri toplum sağlığını koruma sorumluluğumuzun bilincinde olarak toplumun etkin bağışıklama oranına ulaşabilmesi için üstümüze düşen görevi yapacağız. Aşıya karşı güven kaybına yol açacak söylemlerden ve uygulamalardan derhal vazgeçilmesini bekliyoruz. Güvenli bir toplum bağışıklığı sağlamak ve toplumda aşı tereddüdünü ortadan kaldırabilmek için TTB Aşı Tutum Belgesi'nde belirtilen tüm aşamalar Sağlık Bakanlığı'nca şeffaflıkla paylaşılmalıdır. 'Aşı candır', hiçbir şekilde maliyet hesapları gündeme getirilmemelidir. Gereksinim duyulan herkese devlet tarafından temin edilmeli ve ücretsiz olarak yapılmalıdır. Halkın aşıya olan güvenini sarsacak bilimden uzak her türlü davranış ülkemiz halkına yapılacak çok büyük haksızlıktır. Aşı candır. Aşı birinci basamak hekimlerinin işidir.'

Editör: Haber Merkezi