Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Açık Radyo’nun “toplumu kin ve düşmanlığa tahrikten 5 gün program durdurma cezasına uymadığı” gerekçesiyle lisansını iptal etti. Konuya ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yapan RTÜK Üyesi İlhan Taşcı, “RTÜK, Açık Radyo’nun lisansını iptal etti. Gerekçe, kurulun daha önce verdiği ‘toplumu kin ve düşmanlığa tahrikten’ 5 gün program durdurma cezasına uymayıp, yayını sürdürmesi. Oysa yayıncı para cezasını ödemiş, ancak yayını kesmemiş. Bu durum yayıncı lehine yorumlanmalıydı” paylaşımını yaptı.
Söz konusu yayın durdurma kararına ilişkin Açık Radyo’dan 28 Haziran’da yapılan açıklamada şu ifadelere yer verilmişti:
“Kamuoyuna RTÜK tarafından da duyurulduğu üzere; RTÜK’ün 22.05.2024 tarihli kararı ile Açık Radyo’ya, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8. Maddesinin 1. fıkrasının b) bendinde yer alan, yayın hizmetleri 'Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz.' ilkesinin ihlali nedeniyle idari para cezası ve Açık Gazete programının yayınına beş gün durdurma cezası verilmiştir. Keza, anılan kararda, ihlalin bir yıl içinde tekrarı halinde, yayının on güne kadar durdurulacağı ve bir kez daha tekrarı halinde Açık Radyo’nun yayın lisansının iptal edileceği ihtar edilmiştir.
Verilen kararın gerekçesi, 'Açık Gazete' programımızın 24 Nisan 2024 tarihli yayınındaki ifadelerdir. Bildiğiniz gibi, Açık Radyo’nun temel sloganı ‘Kâinatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine Açık Radyo’ olmuştur. Bu çerçevede, radyomuzun, ‘Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz’ şeklindeki bir yasa maddesini ihlal ettiğinin iddia edilmesi bile bizim için son derece anlaşılmaz ve üzücü bir durumdur.
Yargısal süreç içinde de ifade etmeye çalıştığımız üzere, Açık Radyo, ilk yayına geçtiği andan başlayarak her zaman düşünce ve ifade özgürlüğünü ve bunun doğal bir sonucu olan basın özgürlüğünü savunmuştur. Düşünce ve ifade özgürlüğü ve bunun uzantısı olan basın özgürlüğü ve halkın haber alma özgürlüğü, gerek Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde ve gerekse Anayasamızda ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup; bu konuda uygulamaya yol gösterecek sayısız uluslararası ve ulusal yargı kararı da mevcuttur. Kaldı ki, ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun esaslı temellerinden biri olduğu gibi çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin de gereğidir.”

Muhabir: Merve US ACIOĞLU