Nursel Dilek MANAVBAŞI
İYİ Parti Sözcüsü ve Medya İlişkileri Başkanı Prof. Dr. Kürşad Zorlu, Başkanlık Divanıtoplantısının ardından genel merkez binasında basın toplantısı düzenledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ arasındaki protokole yönelik partisinin görüşü ve Genel Başkan Akşener’in protokolden haberi olup olmadığı sorulan Zorlu, en başından bu yana şeffaflık ilkesini ayakta tutmak için büyük mücadele verdiklerini belirtti. Genel Başkan Meral Akşener’in protokolden haberi olmadığını dile getiren Zorlu “Bu merkezde Sayın Kılıçdaroğlu’nun bir televizyon programındaki şu ifadesi de önemlidir: ‘İki kişinin namusuna emanet edilmiş bir metin’ denildi. Bunun özellikle kamuoyumuz tarafından hassasiyetle irdelenmesi gereken bir ifade olduğunu söylemek isterim. Bu bizim dışımızda bir olaydır. Bu cümle gerçekten Türk siyasetinin bugünü ve yarınları için önemli bir ifadedir. Bunun sebep ve sonuçları, altındaki gerekçeler araştırılsın diyorum. Bununla birlikte yapılan protokolden Genel başkanımızın haberi yoktur. Niye yoktur? O tarihte 7 maddelik bir mutabakat metni yayınlanmıştı. O gün bu metindeki yer alan ifadelerin bizim de politikalarımıza, milletimizin hassasiyetlerine aykırı olmadığından bahisle bunda bir sakınca görmediğimizi Genel Başkanımız milletimizle paylaştı. Ama henüz hangi bakanlıkların hangi partiye verilmesi kararlaştırılmamışken ortaya çıkan protokol elbette doğru olmadığını ortaya koyduk.” yanıtını verdi.
Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Gününe değinen Zorlu, “Yaklaşık 100 yıl önce, sansüre karşı oluşturulan bir adımın yıldönümü. Konu sansür olunca, basın mensuplarına karşı şiddetin sonuna kadar karşısındayız. Onların birçok problemi olduğunu biliyoruz. Özellikle Basın İş Kanunu’na tabi olmadan çalışan birçok basın mensubunun sorunları bize intikal ediyor. İYİ Parti bu konuyla ilgili olarak gerekli yasal bir çerçeve oluşturmak adına sürecin yanında olmaya devam edecektir” dedi.
Lozan Barış Antlaşması’nın 100. yıl dönümünü olduğunu hatırlatan Zorlu, “11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın değerini anlamak için Mondros Ateşkes Antlaşması’na, Lozan Barış Antlaşmasını anlamak içinse Sevr Antlaşması’na bakmak gerekir.Bugün işte gerçek ve gerçekleşmiş Türkiye yüzyılını, yaklaşık yüzyıl önce Lozan Antlaşması temin etmiştir. Bu yüzyıl, Lozan Barış Antlaşması temelinde 29 Ekim 1923’te bağımsız, çağdaş bir milli devletin kuruluşunu sağlamıştır.” ifadesini kullandı.
“ORTA SINIF YOK OLUYOR”
Lozan Barış Antlaşması’nın 100. yıl dönümünde, ekonomik bağımsızlığı tehlike altında olan ve milyonlarca vatandaşı yoksulluk ve açlık sınırı altında yaşayan bir ülke konumuna geldiklerini savunan Zorlu, “Mutlu bir azınlığın dışında, hemen her sektörde pek çok meslek grubunun yaşam koşulları kötüye gitmekte ve en önemlisi orta sınıf tamamen kaybolmakta. Dünün orta sınıfı artık yoksul, yoksulluk ise açlık sınırının altında yaşamak demektir. Öyle ki, Türkiye ortalamanın altında bir eğitim, ortalamanın altında bir gelir ve ortalamanın altında bir demokrasi tuzağına düşmüş durumdadır. Türkiye’de bu gelişmeler bilerek ve isteyerek bu noktalara getirilmiştir.Ülkemizde bırakın bir ev almayı, bir araba almak milyonlar için hayal hâline gelmiştir. Son iki yıla bakıldığında araç fiyatlarında yüzde 300 ile 440 arasında değişen artışlar söz konusudur.” dedi. Siyasi iktidarın bu kez de sözünde durmayarak emeklileri gözden çıkardığını vurgulayan Zorlu, “Sayın Erdoğan; ‘Memura, emekliye bütçe imkânları dâhilinde en iyi zammı verdik.’ dese de asıl önemli olan şeyi gözden kaçırmaktadır. Bu delik deşik bütçe koşullarını ortaya çıkaran kendi yönetimleri ve aldıkları kararlar değil mi? Hatırlarsanız yaklaşık 2 yıl önce yeni ekonomi modeli deyip bazı kararlar aldılar. Sonra da ‘Rasyonaliteye dönmemiz lazım’ diyerek çark ettiler.” şeklinde konuştu.
EMEKLİLİK ARTIK ÇALIŞANLARIN KORKUSU
Eylül 2021’de, 23,6 milyar TL olan Merkezi Yönetim Bütçe Açığı’nın 2023 yılı Haziran ayında yaklaşık 220 milyar TL’ye ulaştığına dikkat çeken Zorlu, dolar kuru ile benzin ve kiralık konut fiyatlarındaki artışları sıraladı. Hak ettikleri gasp edilen emeklilerin açlık sınırının da altında bırakıldığını vurgulayan Zorlu, “Hiç mi düşünmüyorsunuz, hayatlarının geri kalanında huzurlu ve mutlu bir yaşam sürmeleri gerekirken, siz onların en temel haklarını ellerinden aldınız. Emeklilik, artık çalışanın neredeyse en büyük korkusu hâline gelmiştir. Çok uzak bir zamandan bahsetmiyorum, yakın zamana kadar insanlar emekli ikramiyesi ile ev alıyordu ev! Şimdi ise değil ev almak, araba bile almak imkânsız” ifadesini kullandı. Bugün en düşük emekli maaşının; açlık sınırının yüzde 70’ine, asgari ücretin yüzde 65’ine tekabül ettiğine işaret eden Zorlu, “SGK, Bağ-Kur ve memur emeklileri ile birlikte düşünüldüğünde yaklaşık 15 milyon vatandaşımızın yüzde 70’i açlık sınırı altında bir ücretle yaşamaktadır. Yoksulluk sınırı ise en düşük emekli maaşının 4 buçuk katına ulaşmış. Türkiye bir asgari ücretli ülkesi hâline gelirken çalışanlar ile emekliler arasındaki gelir makası açılmıştır. Bugün bir çalışan emekli olduğu takdirde gelirinin yaklaşık yüzde 58’ini kaybetmektedir. Bu gelir kaybı 2003’te yüzde 27’de idi.” şeklinde konuştu.
İşçinin, memurunun, emeklilerin enflasyona karşı korunmasının, enflasyonu kontrol etmekle gerçekleşeceğini, bu noktada Merkez Bankası kararlarının da mücadele konusunda ciddiyete işaret etmediğini vurgulayan Zorlu, iktidara şöyle seslendi: “Her şeye rağmen siyasi iktidara bir kez daha sesleniyoruz. Hatanızdan daha fazla geç olmadan dönünüz. Gelin, yarın olağanüstü toplanan Meclis’te hem emeklilerimizin sıkıntılarını hem de ekonomide yaptığınız yanlışları tekrar görüşelim. Meclis’te ara vermeden yüce Türk milletinin temel sorunlarını çözmek adına çalışmaya devam edelim. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir çalışmaya daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönem olmamıştır. Vatandaşımız umutsuz, mutsuz ve çaresizken Meclis’in çalışmalara devam etmesi onların vekilleri olarak bizlerin asli görevidir.”
İYİ PARTİ’DE İHRACI İSTENEN İSİMLER
Partide disipline sevk edilen 6 ismin muhalif olmalarından dolayı bu durumla karşılaştıklarına yönelik iddialar ve başka isimlerinde benzer bir süreçle karşılaşıp karşılaşmayacağı sorulan Zorlu, “Soruşturma süreci devam ediyor. Gerekli olgunluğa ulaştığı takdirde sizlerle paylaşırız. Parti içinde birtakım eleştirilerin yapılması ve bunun değerlendirilmesi noktasında Türkiye’nin en fazla açıklık getiren partisiyiz. Bütün kararlarımızı yetkili kurullarımızla alıyoruz. Dolayısıyla tırnak içinde muhaliflik gibi birtakım iddialarla ortaya çıkan bir soruşturma değildir bu. Hakaretle, partiye zarar veren davranışlarla bu kültürü birbirinden ayırmak gerekir. Biz de bu ayrımı gözeterek bu süreçleri inşa ediyoruz.” dedi.