CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, Ankara Üniversitesi'nde daha önce Hukuk Fakültesi'nden Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne doğru silah doğrultan ve bunu sosyal medya hesabında paylaşan bir kişinin aynı fakülteye asistan olarak alınmasına tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu elinde sadece kağıdı ve kalemi olan, Barış Bildirisi imzacısı akademisyenlerin üniversitelerden atıldığını hatırlatarak 'Şimdi aynı üniversiteyi Hukuk Fakültesi'nden elinde silahla Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne doğru nişan alan bir adamı üniversiteye hoca yapacaksınız. Pes ya! Elinde kalemi olanı atıyorsunuz, elinde silahı olanı üniversiteye alıyorsunuz! Bu vicdan mıdır, bu ahlak mıdır, bu adalet midir, bu bilim midir! Nedir bu? Bu adam öğrencilere nasıl ders verecek. 'Beyler silahı şöyle tutacaksınız! Düşüncesini beğenmediğiniz bir kişi varsa alacaksınız alnının ortasına sıkacaksınız' Böyle mi ders verecek' dedi.

'HERKESİ UYARMAK BİZİM GÖREVİMİZDİR'

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 'Adalet diyoruz. Adaletten söz ediyoruz. Devletin dini adalettir diyoruz. Adaletin olmadığı yerde insanoğlu huzursuz olur diyoruz. Devlet adaleti dağıtmak zorundadır. Anayasanın 5'inci maddesi diyor ki: Devletin temel amaç ve görevleri kişileri ve toplumun refahını, huzurunu ve güvenliğini sağlamaktır. Adalet ciddi bir kavramdır. Adamına, ülkesine göre değişmez. İnsanoğlu tüm hayatını adaleti aramakla geçirmiştir. Üniversite öğrencisine öğle yemeği veriyorsunuz, kahvaltı veriyorsunuz. Sonra zam yapacağız, kaldıracağız diyorsunuz. Tasarrufu bula bula öğrencinin yemeğinde mi bulduğunuz! Anayasa'nın 10'uncu maddesi: Herkes kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye aileye, zümreye veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz. Soruyorum, hiçbir aileye, kişiye, sınıfa, zümreye ayrıcalık tanınmıyor mu? İmtiyazdan yana tavır alan herkesi uyarmak bizim görevimizdir. Özellikle iktidarı, ülkeyi yönetenleri...

'HEM İÇERDE HEM DIŞARIDA BİR FELAKET YAŞIYORUZ'

Türkiye bu tecrübeleri yaşadı. Binlerce gencimizi kara toprağa gömdük. Kimi sağcı kimi solcu. Hepsi de vatanseverdi. Türkiye'nin bunu aşması lazım. Nasıl olur da elinde silah tutan, bir üniversiteye nişan alan bir kişi, ve bunu da övünerek sosyal medyada paylaşan bir kişi, üniversiteye hoca olarak atayacaksınız. Akla ve mantığa davet ediyorum bu ülkeyi yönetenleri. Hem içerde hem dışarıda bir felaket yaşıyoruz. Medyanın görevi nedir? Dördüncü kuvvet olarak çağdaş ülkelerde gücü denetler. Kibir sahipleri kendi medyalarını oluşturdu. Gücü denetlemek yerine gücü pohpohlayan bir medya oluşturdular. Ama inanın onları da kimse okumuyor ve izlemiyor. 24 saat bizim propagandamızı yapıyorlar; onlara da çok teşekkür ediyorum. Biz diyoruz ki verilmeyecek hesabımız yoktur, nokta. Trump ne dedi? 'Senin mal varlığını araştırırım.' Şimdi bütün vatandaşlarımın vicdanına sesleniyorum. Yüreğinde Allah korkusu olan tüm vatandaşlarıma sesleniyorum. Biz şunu beklemez miydik, 'Ey Trump benim verilemeyecek hiçbir hesabım yoktur' demesini beklemez miydik. Ama diyemedi. Ne demek Türkiye Cumhuriyeti'nin en üst koltuğunda oturan insan bunun hesabını veremiyor. Egemen güç sizi en üst noktadan yakalamış. Siyasette temiz olacaksınız. Malı götürdüğünüz anda egemen güç bunu affetmez.

'BUNLAR İŞSİZLİĞİ BİLMİYOR'

26 Şubat 2019'da bir program yapmışlar, adı da şu 'Burası Türkiye burada iş var' açıklama yapıyor. 'Bu yıl 2 buçuk milyon istihdam yaratacağız' diyor. Nisan'dan sonra daha güçlü bir ekonomi ortaya çıkacak diyor. Kayınpeder de 2 Mayıs 2019'da TOBB'un Genel Kurulu'nda, buradaki herkes istihdam sağlasa işsizlik sorun çözülür diyor. Ne zeki ama! Sonuç ne? Geldik yılın sonuna. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı diyor işverenlere sizden beklediğimizi göremedik. Ama eminiz ki 2020'de olacak. Bunlar işsizliği bilmiyor. İşsizliğin sonuçlarını bilmiyorlar. Elektrik su faturasını ödeyemiyorlar. İşsizliğin nasıl bir sosyal felaket olduğunu bilmiyorlar. Bizim belediyelerimizde 20 bin ile 100 bin arası iş isteyen insanların dilekçesi var. İşsiz kardeşlerimin de yoksul ailelerin de düşünmesi lazım; bu iktidar kimden yana. Adım gibi biliyorum bu adamların tamamı hortumculardan yana. İnşallah Erdoğan buna itiraz eder de bir sürü örnek veririz.

'HEPSİNİ SARAYA AL'

Doğu illerimizdeki sanayileşme oranında büyük bir gerileme var. Vatandaştan dünyanın parası alınıyor, peki bu paralar nereye gidiyor? Bu paralar faize gidiyor. İstihdama, işsizliğe, fabrikalara değil bu paralar Londra'daki tefecilere gidiyor. Son 17 yılda 163 milyar dolar yurtdışındaki tefecilere verildi. Bu para ile Türkiye'nin istihdam sorunu çözülürdü. Türkiye bir dakikada 35 bin dolar faiz ödüyor. Şimdi yurt dışından çöp ithal ediyoruz. Neden Avrupalının çöpüne muhtaç hale geldik? Binlerce insan kağıt topluyor, plastik toplayıp geçiniyor. Şimdi siz bu insanların da ekmeğine mani oluyorsunuz. Hükümetin izlediği Suriye politikası bize ne avantaj sağladı. Bir Allah'ın kulu desin ki şu faydası oldu. Milyonlarca insanın açlıktan nefesi kokuyor; 40 milyar doları Suriyelilere harcadık. Erdoğan diyor ki, 'İdlib'den yeni bir göç dalgası gelecek.' Hepsini saraya al. Bir yetkiliye sordum. 'Sınırdaki 1 milyon kişiyi tutabilir misiniz?' dedi ki, 'Bir milyon kişiyi kim tutabilir?' Mavi vatan konusunda, Doğu Akdeniz'de haklarımızı kaybetmek üzereyiz. Ne oldu Mısır gitti, İsrail ile Yunanistan ile anlaştı. Kendi aralarında bir anlaşma yaptılar. Libya'da Suriye'deki gibi bir politika izlemeyin dedik. Türkiye çatışan devletlerarasında değil daha üstte kalmıştır. Yukarıdan uzlaştırmaya çalışmıştır. Söyledim, Hafter'le de, Beşar Esad ile de görüşmeniz lazım dedim. Şimdi görüşüyorlar. Kim doğru söylüyormuş CHP ve CHP kadroları doğru söylüyormuş.'

Editör: Haber Merkezi