CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu, 'Çanakkale'de meydana gelen yangının kontrol altına alındığını öğrendik. Yangınların yanan ağaçların da canlı olduğunu unutmamamız gerekiyor. Çocuklarımıza güzel bir Türkiye bırakılması açısından ormanlarımızın korunması çok önemli. Sakarya Hendek'te 7 vatandaşımız hayatını kaybetti. O insanlar fabrikada evlerine helal ekmek götürmek için çalışıyorlardı. Devlet ruhsat vermişti, günün 24 saati orada çalışılıyor ama siz önlem almıyorsunuz patlamalar oluyor ve insanlar hayatını kaybediyor' diye konuştu.

'CHP'Lİ OLSAYDI AÇIĞA ALIRDIN'

Kılıçdaroğlu, konuşmasını şu başlıklar altında topladı: 'Fabrikanın geçmişi temiz değil. Daha önce patlamalar oluyor ama o fabrikanın sahibi kimse, tekrar tekrar o fabrikayı açabiliyor. Fabrikanın sahibi Sakarya MÜSİAD Başkanı, daha cenazeler defnedilmeden ziyafet yemeği veriyorlar. Bir de bunu sosyal medyada paylaşıyorlar. Erdoğan'ın patlamanın ardından aradığı ilk kişi, fabrikanın sahibi. 'Nasıl olsa orada oyum var' diyor. Ama Sakaryalı dahi sahip çıkmasa orada ölenlere biz sahip çıkacağız. Ben onun siyasi düşüncesine bakmam, istediği partiye oy verebilir. Orada hakkı yenenlerin haklarını biz savunacağız çünkü biz Cumhuriyet Halk Partisi'yiz. İlk gelen raporlar. Bu işletmelerle ilgili bir tüzük var. Tüzüğe uygun binalar uzak yapılmamış. Havalandırma sistemi yetersiz. Yangından koruma yönetmeliğine uyulmamış. Duvarların yanmaz ya da 12 saat dayanıklı yapılması gerekiyordu. İçişleri Bakanlığı konuşuyor: 'Denetimleri yapıldı.' Nerede bu duvarlar nerede önlemler. Sen İçişleri Bakanı'ysan sana o temiz raporunu vereni bulur açığa alırsın. CHP'li belediye başkanı olsa hemen açığa alırdın.

YILMAZ ÖZDİL'E YAPILAN SUÇ DUYURUSU

RTÜK ceza veriyor. Cumhuriyet tarihinin en ağır cezası. Bir sorun mu var, hemen TV kapat, hemen gazete kapat, hedef gösterin tutuklayın, hapse atın. Sanıyorlar ki bu baskıyı kurarsam millet gerçeği görmez biz de iktidar oluruz. Vatandaş gerçeği görüyor ve sen de iktidar olamayacaksın. Gazeteciler neden içerideler. Haksız yere Barışlar, Murat Ağırel, olay yargılama olayından çıkmış, olay 'bunları içeride tutacaksınız'a dönmüş. Bu milletin de bir vicdanı var. Şimdi RTÜK Başkanı'na sormak istiyorum. Sen birilerinin talimatlarını yerine getirmekle mi görevlisin? Ben değil bunu kendisi de söylüyor; 'Kimse bana geldiğimden beri talimat vermedi' Aldığım eğitime göre, dünya görüşüme göre karar alırım diyor. Hak hukuk yok bakın. 'Erdoğan'ın talimatını emir biliriz' diyor. Yılmaz Özdil, seversiniz sevmezsiniz. Baro Başkanlarına çıkarılan engeller üzerine bir yazı yazmış, Baroların ne işi var TBMM'de diyor, barolara kızıyor. Çünkü TBMM'nin vesayet altında olduğunu biliyor. Biz de biliyoruz. Böyle bir eleştiri yazmış. TBMM Yılmaz Özdil hakkında suç duyurusunda bulunuyor.

'RÜŞVET ALAN KİMDİR, SORDUN MU?'

Sayın Meclis Başkanına sormak isterim. 500 bin TL rüşveti alan kimdir sen bunu sordun mu? MHP'li vekillerin o toplantıda olduğunu bilmiyor musun? Buradan bu kürsüde 500 bin TL'lik rüşvete sessiz kalanların o rüşvete ortak olduklarını söylemedim mi? Sen o AKP'li ve MHP'li vekilleri çağıracaksın soracaksın. Parlamentonun itibarını düşünüyorsan bunu soruşturacaksın. Ayakkabı kutusunda rüşvet alanlar vardı burada. Ayakkabı kutusunda rüşvet alan adam, şimdiki büyükelçi; O zaman kürsüye çıktığında birlikte alkışlamıyor muydunuz? Bir odaktan talimat alıp meclisi itibarsızlaştıran sizsiniz. Ayakkabı, çikolata kutusunda rüşvet alan adamı alkışladınız. Bu kişi milletvekili iken Allah'ın kelamıyla dalga geçen adamı alkışlamadınız mı, büyükelçi yapmadınız mı? Bu rüşvetçi adam korkudan dava açamıyor. Bu adam Cuma'ya gitmiş reklamını yapıyor. İbadette reklam var mıdır? Allah'ı kandıracağını mı zannediyorsun. Ve bu insanlar AKP sıralarında milletvekilliği yaptı. Bu mecliste iş takipçiliği için bir milyon dolar para alan adamın belgelerini koydum ortaya. O adamı da bu mecliste alkışladınız. Bana hangi itibardan bahsediyorsunuz. Meclis Başkanına sormak istiyorum; Meclis'te Ankara'da Türkiye'de olmadığı halde Meclis'teyim diyen AKP'li vekillere bir şey dedin mi sen? Kalkıp Özdil'e dava açmasaydın bunları söylemeyecektim ama sen de yerini bileceksin. Bir vekil olmadığı halde 'ben buradayım diye' belge gönderiyor. Bu adamın aldığı para haram değil mi? Nerede bu adam Hac'da. Yahu ancak bu kadar olur.

'PARA EKONOMİ ÇETELERİNE GİDİYOR'

Biz bunları konuşuyoruz ama vatandaşın derdi farklı. Çiftçinin, esnafı derdi farklı. 56 ilde 90 bini aşkın esnaf kepenk kapattı. İflas etti. Onların yanında çalışanlar da işsiz kaldı. Peki, Saray hükümeti ne yaptı. Esnafın yanında oldu mu? Git dediler 'borç al.' Bir esnafın dediği çok güzeldi; '40 yıldır vergi ödediğim devlet bana 40 gün bakamadı.' Tefecilere hortum gibi para akıyor. Ekonomi çetelerine gidiyor para. Londra'daki bir avuç tefeci. Bir günde Türkiye Cumhuriyeti'nin ödediği faiz 277 milyon 610 bin Türk Lirası. Demek ki para var, buraya gidiyor. Londra'daki tefecilere bir gün ödediği faizi esnafa ödeseler, 'Allah razı olsun' diyecek ama bunlar olmadı. Dolarla garanti vermişsiniz. Beşli çete olarak tanımladığımız kişiler.

'BİR KOMEDİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ'

Bir komediyle karşı karşıyayız. TÜİK'in rakamlarını çıkarın fiyat artışlarına bakalım. İlk 6 ayda pirinç yüzde 13, makarna 10, dana eti 15, kuzu yüzde 17, margarin yüzde 21, limon yüzde 77, tren yüzde 17, sabun yüzde 14 artış fiyatı. Siz kaç vereceksiniz; 1.75. Bu vicdan mıdır? Emeklilere sesleniyorum; Hala bu iktidara oy mu vereceksiniz? Bayram ikramiyesi neden bin TL. En az bin 500 TL isteyin, sizin hakkınız. Yıllarca alın teri döktünüz, bu ülke kalkınsın diye. Bu devlet size baksın biraz. Saray sosyetesini unutmayın. Ve onların beslemeleri sizin halinizden anlamazlar. Onların yedikleri, içtikleri ayrı. Onlar ceplerinde dolar taşırlar. Bugün milyonlarca genç işsizim diye haykırıyor. Bir genç, 'Köpek gibi çalışıyorum ama et yiyemiyorum' diyor. Bu insanları bu hale kim getirdi.

'NEDEN ÇOKLU BARO?'

Devletin dini adalettir demiştir Hz. Ali. Avukatlar, destek kuruluşu olarak bir araya gelir ve bir baro oluştururlar. Adalet için çabalarla. Şimdi baroları parçalıyorlar. Bu bir bölücülük projesidir ve ülkeye ihanettir. Paralel devlet olmaz, vali olmaz, nüfus müdürü bir tane; Neden çoklu baro? Baroları denetleme hakkına da sahipsin sen. 'Hayır, baroları böleceğim' diyor. Milliyetçi Avukatlar Başkanı, 'Bölücülüktür, yine aldatılıyorsunuz yazık ki bunu fark etmeniz yıllar alacak' diyor. Teklif nerede görüşüldü? Adalet Komisyonu'nda. En büyük adaletsizliklerin yapıldığı komisyon. Baro başkanları gelmek istiyor, izin vermiyorlar.'

Editör: Haber Merkezi