CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Tarım Politikalarından sorumlu Başdanışmanı da olan Sarıbal, 'Hep söyledik. Türkiye tarımda kötüye gidiyor dedik. Anlattık. Tedbir alın dedik. Koronavirüs sürecini yaşıyoruz, salgın var dedik. Bütün dünya tedarik zincirinde yeşil hat oluşturdu. Stoklarını gözden geçirdi. Üretim modelini gözden geçirdi. Tarım politikalarını gözden geçirdi. Türkiye ne yapıyor; yılbaşına kadar sınır koymadan, miktar koymadan sıfır gümrükle ithalat izni veriyor. Bu bizim üretimimiz yeterli, stoklarımız dolu diyen iktidar ve sözcülerinin yalanının deşifre olma kararıdır' diye konuştu.

HANİ ÇİFTÇİYİ DESTEKLİYORDUNUZ?

Sıfır gümrükle ithalat izni verilen buğday, arpa ve mısır dahil bir çok tarım ürünün AKP döneminde üretimin yetersiz kaldığını belirten Sarıbal, şöyle devam etti: 'Türkiye 2000 yılında yaklaşık 65 milyon nüfusu varken 21 milyon ton buğday üretiyordu. 2020 yılına geldiğimizde mültecilerle beraber 88 milyon, turistleri de kattığımızda nereden bakarsanız 90 milyon insan nüfus var. Yüzde 35'in üzerinde nüfus artışı olmuş ama Türkiye 20 milyon ton buğday üretiyor. Aynı şekilde 2000 yılında 8 milyon ton arpa üretiyorduk. Bugünkü nüfusla 7.5 milyon ton üretiyor. 2000 yılında 548 bin ton nohut üretiyorduk 2020'de 550 bin ton üretiyoruz. 2000 yılında 230 bin ton kuru fasulye üretiyorduk, 2020'de yine 230 bin ton üretiyoruz. Ülkenin yönetiminde bulunanlara sesleniyorum. Çiftçiye destek olduğunuzu söylüyordunuz, nerede o destekler? Nereye gitti?'

'YARIN ASACAĞIMIZ EKMEK OLMAYACAK'

Bugün dünyada tahıl ticaretinin yüzde 75'inin 4 büyük şirketin elinde olduğunu aktaran CHP'li Sarıbal, '18 yılda ithal ettiğiniz 65 milyon ton buğday başta olmak üzere, özellikle tahıl ürünlerinde ve diğer ürünlerde bu 4 büyük tekele taşeronluk yapan yerli ithalat firmaları kimler? Bir çıkın anlatın. Bu halka bu sorunun cevabını verme zorunluluğunuz var. Bu sorunun cevabını vermelisiniz. 35 dönüm üretimden çıkmışken, çiftçi sayısı 2,7 milyondan 2 milyon civarına düşmüşse aradaki kaybı anlatmak, açıklamak zorundasınız' diye konuştu. Rusya'dan buğday alarak, Ukrayna'dan mısır alarak bu sürecin götürülemeyeceğini vurgulayan Sarıbal, 'Bu politikalar sürerse, yarın askıya asmak zorunda olacağınız ekmek olmayacak. Paranız olsa ekmek ve un bulamayacağınız tarihsel bir sürece gidiyoruz' dedi.

'TÜRKİYE TARİHİNE KARA GÜN OLARAK YAZILACAKTIR'

Sarıbal şöyle devam etti: 'Alınan sıfır gümrük kararının adı çok nettir. 'Biz ülkemizin ihtiyaç duyduğu yeterli miktarda buğday, mısır, arpa konusunda çaresiziz, mecburen gümrük duvarlarını kaldırdık' demektir. Bu 18 yıllık tarım politikasının çöktüğünün, çürüdüğünün temel adıdır. Yine bu kış aylarının çok daha zor geçeceğini, yılbaşından sonra ithal etmek için bile buğday, arpa, mısır bulunamayacağından dolayı, özel sektöre 'gidin alın depolarınızı doldurun, stoklayın' demektir. Bu 'bizim üretimimiz yeterli, stoklarımız dolu' diyen iktidar ve sözcülerinin yalanının deşifre olma kararıdır. Bu 18 yıldır bu ülkeyi yönetenlerin ülkeyi yabancı tekellere teslim ettiklerinin açık ifadesidir. Bu kötü gün dostu olan (Toprak Mahsulleri Ofisi) TMO'nun ithalat lobilerine taşeronluk ettiğini adıdır. Bu üretim kuruluşu olan (Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü) TİGEM'in yöneticilerinin 'şöyle uygulamalar yaparak böyle üretim yapıyoruz' diyenlerin aslında hiçbir şey yapmadıklarının tarımı çökerttiklerinin adıdır. O yüzden bugün Türkiye tarihine kara gün olarak yazılacaktır. Bugün bu ülkenin bundan sonra açlığa, yoksulluğa, üretimsizliğe gitmenin adıdır. Bu 1,5 milyon tahıl üreticisinin arpa, mısır, yulaf, çavdar, buğday üreticisinin yerine 4 dünya tekelini besleme, büyütme ve değirmenine su taşıma kararıdır.' Sarıbal, sahte içkiden 1,5 ayda 100 kişinin öldüğüne de işaret ederek, alkollü içkilere yapılan zamların sahte içki üretiminin sebeplerinden biri olduğunu söyledi. Süt üreticilerinin de sıkıntılarına değinen Sarıbal, süt para etmediği için çiftçinin ineklerini kesime gönderdiğini ifade etti.

'ÇİFTÇİMİZDEN ESİRGEDİĞİMİZİ YABANCILARA VERDİK'

Öte yandan hububatta gümrük vergisinin sıfırlanmasıyla, pandemi sürecinde tarımda yaşanan sorunların giderek derinleştiğinin somut bir göstergesi olduğunu savunan CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, mayıs ayında yerli üretim ekmeklik buğday için 650, makarnalık buğday için de 1800 liralık taban fiyat verildiğini hatırlattı. Bu süreçte aile tipi işletmeli tarım yapan kesimlerin, borçlarından dolayı ürünlerini hemen satmak zorunda kaldıklarını, durumu el veren büyük tüccarların ise buğdayı depoladığını ifade eden Gürer, 'Ağustos ayında hasat sonunda yurt dışından makarnalık buğday 2 bin 450 liradan getirildi. Kendi çiftçimizden 1800 liradan aldığımız buğday için yurt dışına 2 bin 450 lira ödedik. Ekmeklik buğday için de 1800 liradan yurt dışından buğday getirmek durumunda kaldık. Kendi çiftçimizden esirgediğimizi yabancı çiftçilere verdik' diye konuştu. Türkiye'de şu anda makarnalık buğdayın 2 bin 500 lira civarında, ekmeklik buğdayın 2 bin liranın üzerinde satıldığını dile getiren Gürer, piyasayı dengelemek, enflasyonu baskılamak adı altında ithalatın önünün açıldığını savundu.

Editör: Haber Merkezi