Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü tarfafından düzenlenen Bilirkişilik Çalıştayı Dikmen'deki Hakimevi'nde gerçekleştirildi. Çalıştayın açılışında konuşan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, 'Bilirkişilik uygulamaları yıllardır en fazla şikayet edilen konular arasında yer almaktadır. Bilirkişilik Kanunu, sorunların çözülmesi adına çok önemli bir adımdır. Bilirkişi adil bir hükme ulaşmada en önemli yardımcıdır. Bilirkişilik faaliyetlerinin şeffaf ve tarafların etkisine kapalı, bilimsel olarak denetlenebilir olması yargı hizmetlerinden duyulan memnuniyeti artıracak temel unsurlardan birisidir' ifadelerinde bulundu. . Bilirkişiyi güven müessesi olarak gördüklerini ifade eden Gül, şunları söyledi: 'Bilirkişilik, dürüstlük, tarafsızlık, ve uzmanlık değerleri üzerine yükselir. Bu değerleri yaşatan ve yansıtan bilirkişilik uygulamaları yargımıza kalite getirir. Maliyet artırıcı bir unsur olmaz, maliyeti çözen ve azaltan, güven kaybını ortadan kaldıran sonuca vesile olur. Adalete duyulan güveni artırır. Hakimin reddi gibi bilirkişinin reddi de bizim hukuk sistemimizde bulunmaktadır. Dünyada eşi benzeri bulunmayan Adli Tıp Kurumu gibi bilirkişilik kurumu da çok önemli bir yol kat etmiştir. Bunu daha da geliştireceğiz.'

ŞEFFAF VE TARAFSIZLIK VURGUSU

Bilirkişilik faaliyetlerinin şeffaf, tarafların etkisine kapalı, bilimsel olarak denetlenebilir olmasının, yargı hizmetlerinden memnuniyeti de artıracağını belirten Gül, bilirkişiliğin güven verici fonksiyonlarının dürüstlük, tarafsızlık, uzmanlık olduğuna vurgu yaptı. Gül, bu değerleri yaşatan ve yansıtan bilirkişilik uygulamalarının yargıya kalite ve hız getirdiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti: 'Bilirkişinin hüküm makamındaki hakimden ayrılması kesin bir zorunluluktur. Yargı yetkisinin bilirkişiye geçtiği, devredildiği geçmiş zamandaki uygulamalar yargıya çok eziyet çektirmiştir, ağır faturalar ödetmiştir. Oysa anayasadaki yetkiyle Türk Milleti adına yargılama yetkisi yapan mahkemelerin bu yetkisine adeta vekalet ilişkisiyle devretmesi hukuk sistemi adına asla kabul edebileceğimiz bir durum değildir.' Bilirkişinin inceleme alanını belirleme görevinin, öncelikle hakime ait olduğunu dile getiren Gül, en yetkili hukukçunun dosyanın hakimi olduğuna dikkat çekti. Gül, 'Geçtiğimiz yıl 11 milyon dosyanın ilk dereceden yüksek yargıya kadar, hakiminden savcısına kadar önünde olduğu bir yargı sisteminden bahsediyoruz. 11 milyon dosyanın içerisinde cımbızlayarak, üç dosya, beş dosya, yüz dosya, bu konuda yargı mensuplarını töhmet altında bırakmak büyük haksızlık olur. Amacımız 11 milyon uyuşmazlık değil de bunu daha aza nasıl indiririz, bu konu mahkemeye ne kadar daha az gelir. Bu sistem üzerine hepimizin kafa yorması gerekir.' diye konuştu.

'GECİKEN ADALET ADALET DEĞİLDİR'

Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit ise, 'Geciken adalet, adalet değildir. Bu nedenle mahkemelerin etkinliği, ilerleyebilirliğinin artırılması ve yargılama sürelerinin kısaltılması, toplum ve devlet hayatı açısından yaşamsal öneme sahiptir.' diye konuştu. Bilgi teknolojilerindeki gelişmelerin, toplumun her öğesini bilgi odaklı hale getirdiğini belirten Cirit, 'Bilginin bu kadar önem taşıdığı bir çağda hakimin yardımcısı konumunda olan bilirkişinin, adalet hizmetlerinin daha iyi yürütülebilmesinde hayati rolü bulunmaktadır.' dedi. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu da, Türkiye'nin 2019 yılını yargıda reform yılı olarak ilan ettiğini belirterek, Feyzioğlu, bu reformlara hep birlikte destek verilmesi gerektiğini belirtti. Her şeye bir kulp takmanın doğru olmadığını belirten Feyzioğlu, doğru olanın diyalog ve yapıcı bir iletişimle bulunabileceğini söyledi. Sonuca ulaşan bu diyalog ortamını hazırladığı için Adalet Bakanı, Yargıtay Başkanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı, HSK yetkililerine teşekkür eden Feyzioğlu, 'Bu demek değildir ki her konuda aynı düşüneceğiz. Hakikatin ışığı düşüncelerin çarpışmasından doğar. Bunu birlikte gerçekleştireceğiz. Daha da güzele ulaşacağımızı umut ediyorum' diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi