İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2020'de geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere ilk toplantısını yaptı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk başkanlığında Bakanlığın Reşat Moralı Salonu'ndaki toplantıda, işçi tarafını Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), işveren tarafını ise Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) temsil etti. Bakan Selçuk, asgari ücretin tespiti konusunda ilgili tüm tarafların teklif ve görüşlerini komisyonda her zaman açıkça sunduğunu belirterek, işçi ve işverenlerle tüm çaba ve ortak hedeflerinin sürdürülebilir bir kalkınmayı tesis edecek şekilde asgari ücreti ideal bir noktaya getirebilmek olduğunu söyledi.

Selçuk, şunları kaydetti: 'Bu anlamda, asgari ücretin sosyal ve ekonomik konjonktür ile uyumlu, kalkınmaya ve verimliliğe katkı verecek şekilde belirlenmesi önem arz etmekte. Dolayısıyla ücret artışı kadar, işin kendisinin yani istihdamın korunması da mühim. İşin kendisini yani istihdamı koruduğumuzda bireyin daha mutlu olduğunu, bu vesileyle aile içindeki uyumun arttığını ve uyumlu ailelerin de müreffeh bir toplumun inşasının yapı taşı olduğunu biliyoruz. Bizim çalışmalarımızda esas aldığımız yol haritamız da budur. Mutlu birey, uyumlu aile ve müreffeh toplum, bunu çok önemsiyoruz. Bu süreçte komisyonun hem işçi hem de işveren bakış açısını dikkate alarak ortak bir noktada buluşması en temel gayemiz.'

'ASGARİ ÜCRETİ NOMİNAL OLARAK 10 KAT ARTIRDIK'

Emeğe, alın terine ve üretkenliğe her daim sahip çıktıklarını dile getiren Selçuk, bu anlayışla çalışanların hakkını ve hukukunu her mecrada savunduklarını söyledi. Geçen yıl itibarıyla kamuda çalışan alt işveren işçilerin sürekli işçi olarak istihdam edilmelerini sağladıklarını anımsatan Selçuk, şöyle konuştu: 'Asgari ücreti; 2019'da bekar ve çocuksuz bir işçimiz için günlük net 67,36 lira, aylık net 2 bin 20 lira 90 kuruş olarak tespit ettik. Dolayısıyla, yüzde 26 oranında artış sağlayarak, işçilerimizi enflasyona ezdirmeyeceğimize dair verdiğimiz sözü de tutmuş olduk. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişten sonraki bu ilk asgari ücretin, oy birliği ile kabul edilmesi de uzlaşı zeminin gücünü gösterdi.'

'ASGARİ ÜCRET BÜTÜN OLARAK ÜLKE EKONOMİSİNİ DE ETKİLEMEKTE'

Asgari ücretlilerin gelirinde vergi diliminin değişmesi nedeniyle yaşanan düşüşü 7103 sayılı Kanunla önlediklerini anımsatan Selçuk, şöyle devam etti: 'Asgari ücret, özünde bir sosyal koruma ücreti olmasına rağmen; ihbar ve kıdem tazminatı, prim, vergi ve idari para cezaları, işsizlik ödeneği, evde bakım ücreti, asgari geçim indirimini de bire bir etkiliyor. Diğer taraftan, genel ücret seviyesini, istihdamı, üretim-tüketim dengesini, yatırımları, rekabeti yani bir bütün olarak ülke ekonomisini de etkilemekte. Güncel verilere bakacak olursak, işsizlik rakamları ağustos ayı itibarıyla yüzde 14 seviyesinde. 2019 sonu beklentimiz ise yüzde 12,9 düzeyinde. 2020'de ise bu oranın yüzde 11,8 seviyesine gerileyeceğini ve azalan seyrini sürdüreceğini öngörüyoruz. Komisyonda tıpkı geçtiğimiz yıl olduğu gibi asgari ücretin tüm tarafların uzlaşısı ile tespit edilmesini canıgönülden diliyorum.'

RESMİ ENFLASYON İLE HALKIN ENFLASYONU ARASINDAKİ FARK ARTMAKTADIR

Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat da, asgari ücret düzeyinin, idari para cezalarından sosyal güvenlik primine esas günlük kazancın alt sınırına, işsizlik ödeneğinden bireysel emeklilik sistemi katkı payına, asgari geçim indiriminden isteğe bağlı sigortalılığa kadar uzanan birçok alanı etkilediğini vurgulayan Irgat, şöyle konuştu:

'Fakat asgari ücret alarak yaşamlarını sürdürmek zorunda olan çalışanların beklentisi çok daha farklı. Her alanda devam eden fiyat artışları karşısında geçim şartları giderek ağırlaşmaktadır. Çalışanların ve ailelerinin geleceğe dair umutları kaybolmamalıdır. Yarın enflasyondaki son durum devletin istatistik kurumunca açıklanacak. Vurgulamak gerekir ki resmi enflasyon ile halkın enflasyonu arasındaki fark giderek artmaktadır. Hissedilen ve yaşanılan enflasyon daha yüksektir. Doğal gaz ve elektrik gibi dar gelirli kesimin harcamalarında ağırlığı olan hizmetlerdeki fiyat artışı dayanılmaz boyutlarda olmuştur. Gıda fiyatlarındaki artışın aile bütçesine getirdiği yük, mutfak harcamasında bile kısıntıya neden olmuştur.'

'BEKAR BİR İŞÇİNİN YAŞAM MALİYETİ 2 BİN 578 LİRA'

Fiyat artışları söz konusu olduğunda temel alınan artış oranının, ücret artışlarında geçerli olmadığını anlatan Irgat, 'Diğer bir ifadeyle, ücretli çalışanlardan alırken ölçü kepçe olurken verirken kaşıktır. Asgari ücret kadar bir gelirin vergi dışı bırakılması tüm emek örgütlerinin ortak talebidir. Ancak yıllardır bu konuda adım atılmamıştır.' ifadelerini kullandı.

Irgat, ücretli çalışanların yetersiz olan gelirlerinin enflasyon karşısında iyice eridiğini belirterek, şunları kaydetti: 'Asgari ücret daha tespit edilirken eksiktir. 2019 yılı asgari ücret belirlenirken, görev verilen istatistik kurumu tek bir işçinin geçim ücretini net 2 bin 213 lira 40 kuruş olarak hesaplamıştır. Bu tutar, daha tartışma konusu olurken, Komisyon asgari ücreti bu tutardan yaklaşık 200 lira daha düşük olarak ilan etmiştir. Aradaki fark ya harcamaları kısarak, yaşama standardını düşürerek karşılanmaya çalışılmakta ya da borçlanılarak gelecekteki gelire ipotek koyulmaktadır. Türk-İş, geçtiğimiz hafta açıkladığı araştırmasında, bekar bir işçinin yaşam maliyetini aylık net 2 bin 578 lira olarak belirlemiştir. Bekar bir işçi için geçerli asgari ücret ile yapılması gereken harcama arasındaki fark giderek artmıştır. Asgari ücreti geçmiş bir yılın seviyesiyle kıyaslayarak enflasyonun üstünde belirlendiği ileri sürülebilir. Simit-çay hesabı da yapılabilir. Yumurta karşısında satın alma gücünün arttığını söylemek de pekala mümkündür.'

'İŞSİZLİK SORUNUN TEMELİNDE MALİ POLİTİKALAR BULUNMAKTA'

Halen geçerli olan asgari ücretin bekar bir işçi için günlük net 67 lira 36 kuruş olduğuna dikkati çeken Irgat, asgari ücretin pazarlık ücreti olmadığına işaret etti. Asgari ücretin ülkede uygulanmakta bulunan ekonomik ve sosyal politikaların bir yansıması olduğunu dile getiren Irgat, şu değerlendirmede bulundu: ' Türkiye'de istihdam ve işsizlik sorunun temelinde uygulanan ekonomik ve mali politikalar bulunmaktadır. İşçilerin olumsuz bir etkisi söz konusu değildir. İşçinin emeği ve birikimine yönelik uygulamalardan artık vazgeçilmelidir. Ücretli kesimin işsizlik riskine karşı oluşturulan işsizlik sigortası fonu, işveren kesimine sağlanan teşvik ve muafiyetlerin kaynağı haline getirilmiştir. Asgari ücretliden kesilen vergi kadar bir tutar, işverenlere sosyal güvenlik prim indirimi olarak verilmektedir.'

'KOMİSYON ÇALIŞMALARINDA BELİRLEYİCİ OLAN HÜKÜMETİN YAKLAŞIMI'

İnsanların çaresizliği ile yüksek işsizliğin, asgari ücreti düşük belirlemenin gerekçesi yapılmaması gerektiğini dile getiren Irgat, söyle devam etti: 'Çalışanların geçim şartlarının iyileştirilmesi öncelikli konumuzdur. Ekonomik ve sosyal politikalar insanların mutluluğu ve refahı içindir. Gelirin adaletli dağılması iş barışının güvencesidir. Asgari ücret belirlemelerine daha geniş çerçevede yaklaşılmalıdır. Asgari ücret konusundaki yaklaşımımızı, savunduğumuz ilkeleri her Komisyon toplantısında ifade ettik. Komisyon çalışmalarında belirleyici olan hükümetin yaklaşımıdır. Geçmiş kararlara bakıldığında, hükümetin ağırlıklı olarak işveren kesimiyle birlikte tutum aldığı görülmektedir. İşçi kesimi olarak alınan kararlara katılım sağlanacak bir noktaya ulaşamadık. Umut ederim ki beklentilere uygun bir asgari ücreti bu yıl tespit etme imkanını hep birlikte buluruz.'

Editör: Haber Merkezi