Özel’in tavırları güven vermiyor...

Cumhurbaşkanlığı seçiminin kaybedilmesinin ardından CHP’de “değişim” sloganıyla parti yönetimine gelen Özgür Özel, hiç de “hedeflerini belirlemiş kararlı bir lider” görüntüsü vermiyor...
Genel başkanlığa adaylığını koyuncaya kadar Kılıçdaroğlu ekibinin “hitabeti kuvvetli” bir parçası olan Özel, henüz kendi dönemini öncekilerden ayıracak bir siyasi çizgi oluşturabilmiş ve “ustası” Kılıçdaroğlu’nun etkisinden kurtulabilmiş değil...
Bu durum devam ederse yakında CHP içinde liderlik kavgası kızışabilir ve gelecekte yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylık konusu başta olmak üzere bir çok konuda Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Özgür Özel arasında varlığı bilinen görüş ayrılıkları su yüzüne çıkabilir.
***
Özel’in konumu yerel yönetim seçimlerinden CHP’nin birinci çıkmasıyla güçlenmişti...
Ancak bu olayın ardından bir dizi tutarsız tavır sergiledi...
Önce erken seçimin Meclis’in kararıyla gerçekleşebileceğini, AKP ve MHP’nin erken seçim istememesi durumunda Meclis’teki tablonun erken seçime izin vermeyeceğini söyledi; ama Şimşek’in “kemer sıkma” politikalarının toplumun dar gelirli kesiminde yarattığı öfkeyi görünce “ya geçim ya seçim” söylemine geçti.
***
Özel’in AKP ile yapılan “yumuşama” ya da “normalleşme” görüşmeleri sırasındaki söylemleri de istikrarlı bir görüntü vermedi...
Görüşmeler sırasındaki tavırları Anayasa değişikliği konusunda CHP’nin AKP’yi destekleyebileceği izlenimini doğurunca "Normalleşme olur, yumuşama olur, ittifak olmaz." ifadesini kullandı...
Ardından ekonomik ve siyasi yaşamdaki gerginlikler artınca "Benim işim masum ve yoksulun hakkını korumak. Bu süreçte muhalefette yumuşama da olmaz" “moduna” geçti.
***
Özel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapılan görüşmelere “tutanak katibi” olarak ABD ve Batılı ülkelerin görüşlerinin sıkı savunucusu eski ABD Büyükelçisi Namık Tan’ı da beraberinde götürmesi ise “Acaba Özel ABD’ye ‘çizgiden çıkmayacağı’ mesajını mı vermek istiyor?” sorularına yol açtı...
Özgür Özel’in uluslararası konulardaki açıklamaları da bu izlenimi doğruladı...
Özel, CHP'nin düzenlediği ‘Yurt Dışı Örgütlenme İkinci Yüzyıl Vizyonu Çalıştayı’nda yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son dönemde Şanghay İşbirliği Örgütüne olumlu yaklaşımlarını eleştirirken alay eder bir tarzda 'Şangay İşbirliği Örgütü dediği yerin ortalaması 4 bin 500 dolar. Hedefledikleri yerde bizi bekleyen akıbet de ortadadır.' ifadesini kullandı...
Bu sözler yalnız CHP saflarında değil, hem sol hem de sağ cenahta tepki yarattı...
Bu sözleri yorumlayanlar, “Özel, ŞİÖ’nün dünya petrol üretim ve kullanım pazarının yarısından fazlasını elinde bulundurduğunu ve ABD’ye karşı etkili bir kutup oluşturduğunu bilmiyor mu?” sorusunu sordular... Özel’in aynı konuşmada, “Bütün vatandaşlarımızı Erdoğan’ın bizi ne tarafa götürmeye çalıştığına, ama geminin ilk ve ebedi kaptanının gösterdiği yönün ne olduğuna dikkat kesilmeye bir kez daha davet ediyorum.” demesi ise CHP’nin iktidara gelmesi durumunda Erdoğan’ın zaman zaman zigzaglar çizerek izlemeye çalıştığı “denge politikasını” tamamen terk edeceği ve daha önceden olduğu gibi “ABD ve Batı’ya kayıtsız şartsız bağlılık politikasına” döneceği endişelerine yol açtı. 
***
Özel’in “aymazlık” olarak nitelenebilecek bu tavrı, Kılıçdaroğlu’nun tam da cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde ABD’ye yaptığı geziyi ve bu gezi sırasında kullandığı “Ukrayna’yı desteklemeliyiz” ifadesini hatırlattı...
O dönemde Özel’in Kılıçdaroğlu’nun kurmayları arasında bulunması, “Özel, CHP’nin neden seçimde yenilgiye uğradığını hâlâ anlayamadı mı?” sorularına yol açtı...
Özel’in şu gerçeği hâlâ göremediği anlaşılıyor: “Türkiye, artık eski Türkiye değil. BBC’nin 2017’de yaptığı bir araştırma 2014 yılına kıyasla dünyada ABD'ye olumsuz bakışın en fazla arttığı ülkenin Türkiye olduğunu göstermişti. ABD karşıtlığı o tarihten bu yana (özellikle FETÖ/ABD işbirliğiyle kotarılan 15 Temmuz askeri darbe girişiminden ve ABD’nin silah vererek İsrail’in Gazze’deki katliamlarına yaptığı katkıdan sonra) çok daha fazla arttı. Günümüzde Türkiye’de halk artık ABD’yi dost ve müttefik olarak değil ülkenin bütünlüğü için tehlikeli bir düşman olarak görüyor. ABD’nin Türkiye’yi bölme, zayıflatma ve NATO aracılığıyla bölgemizdeki savaşların içine çekme çabaları bırakın siyasetçilere oy getirmeyi halkta öfke yaratıyor. Erdoğan’ın zaman zaman kullandığı anti-Amerikan ve anti-Batıcı söylem, ona oy kaybettirmiyor; aksine bunca yıldır iktidarını sürdürmesine katkıda bulunuyor. Erdoğan’a tam da bu noktadan, yani en güçlü olduğu noktadan saldırmak yalnız CHP’ye bağlanan umutları söndürmekle kalmıyor, ülkenin geleceğini de tehlikeye atıyor.
***
Özel’in dış politika konusundaki acemice tutumu yalnızca ABD ve Batı hayranlığı içeren konuşmalarına değil, Ortadoğu’da barışa hizmet etme çabalarına da yansıyor...
Son olarak Özel’in Suriye ile ilgili bir açıklaması bunun bir örneğini oluşturdu. Bilindiği gibi Özel, geçtiğimiz günlerde Suriye'yi ziyaret ederek Beşar Esad ile görüşeceğini söylemiş, ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, Özel’in Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşmek üzere Şam’a yapmayı planladığı ziyaretin Suriye tarafından kabul edildiğini açıklamıştı. Ancak bu açıklama kısa süre içinde Şam yönetimine yakınlığıyla bilinen Al-Watan gazetesine konuşan bir Suriyeli yetkili tarafından yalanlandı. Yetkili, Şam yönetiminin "hükümet yahut iktidar partileri dahil Türkiye'den herhangi bir siyasi partiyle iletişimi olmadığını" açıkladı...
Acaba Özel, bu acele yalanlamanın son konuşmaları ile yarattığı “Amerikancı politikacı” imajı ile ilgisi bulunup bulunmadığını hiç düşündü mü?