:• Seramik sanatıyla tanışmanız nasıl oldu?

Asıl mesleğim sınıf öğretmenliği. Ama 20 yılı aşkın bir süre zihinsel engelli öğrencilere özel eğitimler verdim. Bu süreçte MEB'in çeşitli kademelerinde görev aldım. Yurt dışında da bu meslekle alakalı deneyimlerim oldu. Emekliliğime yakın bir zamanda Hacettepe Üniversitesi'nde seramik bölümüne girdim. Burada okumaya başlayınca emekliliğimi istedim. Bu bölümü bitirdikten sonra profesyonel anlamda seramik çalışmalarıma başladım.

• Çalışmalarınızı sergilemeye ne zaman başladınız?

Öğrenciliğimin son dönemlerinde yapmış olduğum çalışmalardan bir tanesi ödül kazandı. Bu durum birilerinin dikkatini çekti. İlk sergimi Ankara Armada AVM'de açtım. Burada diğer eserlerimi sergileme imkanı buldum. Bu süreçten sonra farklı kişilerle iletişime geçerek Ankara dışında da sergiler açmaya başladım. İstanbul'da bir karma sergiye katıldım. Yine başka illerdeki üniversitelerde karma ve online sergilere katıldım. Ankara Vakıf Eserleri Müzesi'nde ikinci kişisel sergimi açtım.

'İLK DEFA SERGİYE GELEN KİŞİLERLE KARŞILAŞTIM'

• Ülkemizde bu tür sergilere olan ilgiyi Avrupa toplumlarının ilgisiyle nasıl kıyaslarsınız?

Avrupa ülkelerine sık gitmiş birisi olarak şunu söyleyebilirim ki kesinlikle oradaki ilgi çok daha fazla. Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde de sergi açma gibi bir düşüncem var. Açacağımız serginin orada ilgi göreceğini düşünüyorum. Ülkemizde bu tür sergilere olan ilginin sosyo-kültürel yapımızla doğrudan ilişkisi olduğunu düşünüyorum. Ama tabi ki bu konuda çok bilinçli olan insanlar da var. Ulus'taki Vakıf Eserleri Müzesi'nde açtığım serginin ilk başta çok ilgi göreceğini düşünmemiştim. Fakat beklemediğim ilgi ile karşılaşınca çok şaşırdım. Hayatında ilk defa sergiye gelen kişilerle karşılaştım. Bu kişileri oraya çekmiş olmak benim için büyük bir mutluluk. Bunu gördükten sonra kendi kendime iyi ki Ulus'ta bir sergi açtım dedim. Çünkü sergilerin asıl amacı budur. İnsanların hayatlarında bir pencere açıp ufuklarına katkıda bulunmak en önemli amacımız diyebilirim.

• Açmış olduğunuz bu serginizin teması neydi?

Bu sergide iki temam vardı. Birisi zümrüdü anka kuşu diğeri ise kilim motifleri. Bu mitolojik kuşun hikayesi dikkatimi çekmişti. Bu konuyla ilgili derin araştırmalarım oldu. Kilim motiflerini yansıtmamın sebebi ise Anadolu kültürünü bir şekilde yansıtmaktı. Çok değerli bir kültürel geçmişe sahibiz. Ama özellikle yeni neslin bu değerlerden bihaber yaşaması beni üzüyor. Üzerine basıp geçtiğimiz kilimlerdeki motiflerin her birinde bir anlam ve mesaj vardır. Bu motifler insanlar arasındaki iletişimde önemli bir değere sahipti. İşte bu değeri insanların gözünün içine sokma gibi bir amaçla hareket ediyorum.

'GENÇLERE AYRI BİR İLGİ GÖSTERİYORUM'

• Sergilerinize gelen insanlarla birebir iletişim halinde olduğunuz görülüyor. Bunun ayrı bir sebebi var mıdır?

Öğretmenli tarafımın olmasının bunda büyük bir rolü var. Normalde sergilere giden kişilerin bağımsızsa eserleri görmeleri gerekirken ben kendimi tutamayıp bir eserimin neyi anlattığını onlara açıklama ihtiyacı hissediyorum. Özellikle gençlere ayrı bir ilgi gösteriyorum. Çünkü birçoğunun bu konuda yeterince bilgi sahibi olmadıklarını görüyorum. Ben onlara bir şeyler anlattıktan sonra eserlerime bir başka baktıklarını gözlemledim. Ümit ediyorum ki o gençler kilim motiflerini gördüklerinde onların ne anlama geldiğini unutmazlar.

• Eserlerinizi yaparken nasıl bir ön hazırlık yapıyorsunuz?

Ben Paris'te gezerken Auguste Rodin'in 'Düşünen adam' heykelini birebir gördüm. Önceden sanatçıların birden hop diye bir eser ortaya çıkarttıklarını düşünürdüm. Fakat Rodin'in evini gezerken gördüm ki hepimizin bildiği o 'Düşünen adam' heykelinden önce zaten irili ufaklı olarak buna benzer birçok heykel yapmış. Bu mükemmel esere bunlardan sonra ulaşmış. Ben de öyle çalışıyorum. Mesela sayfalarca tasarım çizdikten sonra çamuru ona göre şekillendirmeye çalışıyorum. Ama çoğu zaman kağıda çizdiğim o şekle bağlı kalmıyorum. İşin içinde hayal gücü de olunca yoğurma aşamasında bile yenilikler yapabiliyorum. Bunun bir sınırı yok.

• Sanatın en önemli rolü bir özgünlük arayışıdır diyebilir miyiz?

Kesinlikle diyebiliriz. Çünkü bir eser ortaya çıkarmadan önce derin araştırmalar yapmak zorundasınız. Bu araştırmalar sonucunda bilgilerin sizde bıraktığı izlenimler doğrultusunda eser yapmaya çalışıyorsunuz. Dolayısıyla her yeni bilgi herkeste farklı izlenimler bıraktığı için burada özgünlük devreye giriyor. Aynı şekilde sergiye gelen insanlar da eserleri kendilerine göre yorumluyor. Ben onlara bir şeyler anlatırken onlar da bana birçok şey öğretti.

• Bir eserin sanat eseri olabilmesi için başka hangi unsurlar gerekiyor?

Sanat, dediğim gibi kişiler tarafından farklı yorumlanabiliyor. Özgün ve tek olması, topluma bir şeyler katıyor olması sanat eserinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Sanatçının da amacı bu olmalıdır. Sanat eseri sadece ticari bir kaygı için ya da biran önce sergi açayım diyerek ortaya çıkartılmaz. Ayrıca günümüzde popüler sanat diye bir anlayış söz konusu. Ben bu yaklaşıma önyargılarla yaklaşmıyorum, fakat kalıcılık konusunda bazı tereddütler taşıyorum. Çünkü moda kavramı sürekliliğini koruyan bir anlayış değildir. Sanat eserlerini günümüze uygun, gençlerin vakıf olduğu dünya görüşüyle bütünleştirebilmek önemli bir husus olsa da ben bu çalışmaları sanat eseri olarak adlandırmıyorum.

'SÜREKLİ BİR ARAYIŞ HALİNDEYİM'

• Eserlerinizi diğer seramik çalışmalardan ayıran bir özelliği var mıdır?

Öncelikle şunu söyleyebilirim ki sürekli bir arayış halindeyim. Seramik, bugün heykelle karışmış gibi. Heykel yapan sanatçılar tek bir malzeme ile çalışırken ben farklı materyallerden de yararlanmaya özen gösteriyorum. Mesela ahşap ve yün kullandım. Bunlar doğal malzemeler olduğu için çok da aykırı durmuyor. Aldığım tepkiler de bana olumlu olarak döndü. Hatta eserlerimden bazılarını satın almak isteyen kişiler oldu. Sanatçının kaygısı zaten bir eseri topluma nasıl yansıtabilirim ya da kabul ettirebilirim olabiliyor. Bu olumlu yaklaşımlardan sonra motive olup artık kendimi topluma adadım diyebilirim.

• Sanatta estetik duygusunun sizin için anlamı nedir?

Geçmişe gidecek olursak, Yunanlılar bir heykel yaparken mükemmeli aramışlar. Öyle bir şey ki normal insan heykellerini çok farklı biçimlerde görebiliyorsunuz. Ama Romalılarda bu kaygı ortadan kalkmış. Ben de eser ortaya çıkartırken estetik ve mükemmellik duygusunu ön planda tutuyorum. Bir dönem Anadolu'da kullanılan kapı kollarına kafayı takmıştım. Bunları farklı biçimlerde ortaya koymaya çalıştım. Öncelikle kendim tatmin olmalıyım ki eserlerim başkalarına da hitap edebilsin. Taslağını çizdiğim şekillerle ortaya çıkan eser arasında çoğunlukla farklılık oluyor. Bazen çizdiğiniz şey seramikte çok estetik durmayabiliyor. Dolayısıyla hayal gücünüzle o esere yeni anlamlar katabiliyorsunuz. Ayrıca eser yapma aşamasında sürekli başkalarından da fikir alabiliyorum. Çünkü aynı şeye sürekli baktığınızda bazı hataları göremeyebiliyorsunuz.

• Bundan sonraki hedefleriniz neler?

Şu anda kafamda tema olarak tasarladığım şeyler var. Bu sıralar ajur çalışmak istiyorum mesela. Yine gaz lambasını vurgulamak istiyorum. Farklı teknikleri bir araya getirme gibi bir amacım var. Sergiler konusunda ise çalışmalarımı yurt dışında insanlara sunabilme imkanım doğdu. Buradaki yaklaşımları doğrudan gözlemleyebilme imkanım olacak. Gelen tepkiler olumlu olursa diğer ülkelerde de sergilerimi devam ettirmek istiyorum.

Editör: Haber Merkezi