Dokuz Eylül Üniversitesi Elektrik Bölümü mezunu olan Yeşim Uygur, 15 yıl yüksek gerilim projeleri üzerine çalıştıktan sonra huzuru tezhip sanatında bulduğunu ifade etti. Tezhiple 2001 yılında tanıştığını belirten 52 yaşındaki Uygur, tezhibin ilk zamanlar onun için hobi amaçlı olduğunu şimdilerde ise yaşamının merkezi olduğunu söyledi. 17 senedir tezhip sanatı ile ilgilendiğini ifade eden Uygur, 'Hala ders almaya devam ediyorum. Başlangıçta bu kadar derinliği olan bir sanat olduğunu bilmiyordum. Boşlukta olduğum bir dönemde tezhip hayatıma girdi. Çizim ile ilgili olduğu için de bu işi çok sevdim. Daha önce de projeler çizdiğim için o işin devamı gibi de oldu. Tezhip sanatının içinde matematik de var.' dedi. Tezhip sanatının, çok popüler olmasa da hala varlığını sürdürmeye devam ettiğini belirten Uygur, şöyle konuştu: 'Özellikle altın, süsleme ve yaldızlama sevenler için gözde bir sanat olan tezhip sadece altın ve yaldızlarla değil toprak boyalarla da yapılıyor. Sadece altınla bezemeyle yapılan tezhibe 'halkari' tezhip yapan sanatçıya 'müzehhib' yapıta ise 'müzehheb' denir. Arapçada sözlük anlamı 'altınlamak', 'yaldızlamak' ve 'bezeme' anlamına gelen tezhip, levhalara, tuğralara ve murakkalara yapılan her türlü süslemeye verilen isimdir.'

SARAY SANATLARI

Tezhip sanatının çok derin bir sanat olduğunu tezhibin sürekli araştırma istediğini belirten Uygur, 'Bu işe bir kere gönül verdiyseniz bir türlü bırakamıyorsunuz. Sadece tezhip ile kalmıyorsunuz hatla, minyatürle ve ebru ile de ilgileniyorsunuz. Bu sanatlar içiçe geçmiş sanatlar. Bu sanatların hepsi Osmanlı döneminde sarayda yapılan sanatlar..Avrupalılarda kendi kutsal kitaplarını tezhiple süslüyorlar. Avrupalılarınki Barok tarzı oluyor. Bu coğrafyaya Barok 18'nci yüzyıldan sonra gelmiş. Bizde Barok tarzını kullanıyoruz ama bizim tezhiplerimiz biraz daha farklı.' İlk tezhip derslerini Nihan Gürakan'dan aldığını belirten Uygur, Nurten Ünver'den minyatür dersleri aldığını şu anda da Orhan Dağlı'dan ders aldığını söyledi. 7 yıldır Dağlı ile birlikte çalıştığını ifade eden Uygur, 'Dağlı, daha önceleri 4 yıl Ankara'daydı. Yaklaşık iki seneden fazladır da biz İstanbul'a gidiyoruz. Ayda bir ya da iki kere eğitim için İstanbul'a gidiyoruz. Eğitimlerim hala devam ediyor.' diye konuştu. Sipariş üzerine çalıştığını bir çalışmanın en az 5-6 ay sürdüğünü ifade eden Uygur, 'Bu iş emek ve sabır istiyor. Sadece benim çalışma sürem 5-6 ay sürüyor onun öncesinden hattatın çalışması için de bir süresi oluyor. Öyle hattatlar var ki iki üç sene hattını beklediğim hattatlar var. Dolayısıyla, istediğiniz anda hemen alma şansınız yok bekliyorsunuz.' dedi.

ALTINLA ÇALIŞIYORUZ

18, 22, 24 ayar altınla çalıştıklarını belirten Uygur, altının Euro bazında Almanya'dan geldiğini Euro ve altın fiyatlarının sürekli yükseldiğini iyi hattatlarla çalıştığı için hattatlarında fiyatlarının arttığını kaydetti. Uygur, 'Bizim ama malzememiz hat. Onu hattatlar yazıyor. Ve hatları da çok iyi hattatlardan almaya çalışıyorum. İcazeti olan hattatlardan. Her yazı yazıyorum diyenden hat almıyorum. Çünkü siz hattı aldıktan sonra aylarca çalışıyorsunuz üstünde. Eğer hat iyi olmazsa yaptığınız çalışmanın bir kıymeti kalmıyor. Altın kullanıyorsunuz. Tezhip zaten altınlamak demek. Zehebten geliyor.Altın ile süsleme anlamına gelen tezhip, Ferman, berat ve Kur'an ayetleri gibi değerli evrak ve levhaların yüksek manevi değerini ifade etmek amacıyla gelişen bir sanat dalıdır.Tezhipte temel malzeme altın ya da boyadır. Altın, dövülerek ince bir tabaka haline getirilmiş varak olarak kullanılır. Altın varak su içinde ezilip jelatinle karıştırılarak belli bir kıvama getirilir. Tezhip sanatında su bazlı guaj boyalar, sulu boyalar ve akrilik boyalar kullanılıyor. Esasında toprak boya ve bazı taşları ezerek elde edilen boyalar kullanılıyordu ama şimdi tercih edilmiyor. Zeminde kullanılan renkleri kendimiz elde ediyoruz. Bir boyayı alıp direkt sürmüyoruz değişik boyalardan karıştırarak rengi buluyoruz. Altını parlatmak için mühre kullanılıyor. Bu bir çeşit işlenmiş akik, ya da yeşim taşı olabiliyor.'

HER İŞ BİR PARMAK İZİ

Yaşamını tezhibe adadığını söyleyen Uygur, 'Bu iş bana çok keyif veriyor. Yaptığınız her iş sizin parmak iziniz oluyor. Ve bu parmak izi yüzlerce yıl kalabiliyor. Dolayısıyla dünyaya bir iz bırakıp gidiyorsunuz. Ben bu işi bir 10 sene daha yapabilirim. Emek, sabır ve göz isteyen bir sanat. Çok yakın mesafe çalıştığımız için gözler çok çabuk bozuluyor çok çabuk ilerliyor. Gidebildiğim kadar gideceğim.' dedi. Tezhip sanatının da diğer sanat alanları gibi zamanla değişime uğrayarak geliştiğinin altını çizen Uygur, şöyle devam etti: 'Sanat eseri, üretildiği dönemle konjonktürel, tarihi ve ahlaki bağlantı içindedir ve tarih içerisinde önemli değişimlere uğramıştır. Teknolojik gelişmeler, sanatın doğasından kaynaklanan arayışlar, bilgiye ve belgeye ulaşmadaki kolaylıklar, yeni arayışların ve bakış açılarının oluşmasına imkan vermiştir. Geçmişin birikimini bugünün bakış açısıyla harmanlayarak, tasarım ve yaratıcılık açısından farklı ve güçlü eserlerin ortaya konması, sanatı durağanlıktan çıkarmaktadır. Her zaman ince ve detaylı işlerle uğraşmak çok hoşuma gitmiştir. Tezhip sanatının beni en fazla cezbeden yönü çalışmalarımda kendimi tekrarlamak zorunda olmayışım. Bu güzellik, her esere bir öncekinden daha büyük bir heyecanla başlamama sebep oldu.' Uygur, 'Her şeyin çok hızlı tüketildiği, acele, telaş ve hırsın alabildiğinde hüküm sürdüğü günümüzde tezhip, sabrın, sebatın, naifliğin ve huzurun insan ruhu için ne derece önemli olduğunu hatırlatıyor. Zira tezhip acele etmeden, ince ince tasarlanır. Zamanla yarış etmeden çiçekler, çeşitli formlar ve renklerin dünyasına salar insanı. Dışarıda hızla akan zaman adeta donar. Sakin, naif ve huzur dolu bir dünya açılır sanatçının önünde. Bu sayede hayatın diğer meşgalelerinde de tezhip sanatçısı sabırla mücadelesine devam eder.' diye konuştu.

KEDİ KILINDAN FIRÇA

Fırça olarak sentetik ve kıl fırçalar kullanıldığını belirten Uygur, 'Kullanılan alana göre değişiyor. Genelde kıl fırçalar daha çok tercih ediliyor. Fırçalar, samur ve kedi kılından elde ediliyor. Kedi kılları genelde İran'dan geliyor. Öğrenme aşamasında fırça yapımından kağıtların kullanım şekline kadar her şeyi öğreniyoruz. Aslında tezhibin içinde öğrenmeniz gereken çok detay var. Teknik detayları bilmemiz gerekiyor. Bunların hepsi zaman, emek, para demek. Ama bir yandanda inanılmaz keyifli' dedi. Bir tablonun fiyatının 2 bin TL'den başlayıp 350 bin TL'ye kadar çıktığını belirten Uygur, tezhipte fiyatı kullanılan malzemenin, emeğin ve zamanın belirlediğini söyledi.

Editör: Haber Merkezi