• Festival ne zaman başladı?

Festival, tiyatronun sorunlarının tartışılması, yeni sanatçıların kamuoyuna tanıtılması, teşvik edilmesi, cesaretlendirilmesi amaçlarıyla vakıf olarak 1996 yılında başladı. Çıkış noktamız Ankara'da tiyatroların sorunlarını tartışmanın yanı sıra, gerek devlet tiyatroları, gerek belediyeler, gerek sivil toplum örgütlerince tiyatroların sorunlarına ilişkin neler yapılabileceğini tartışarak, bu anlamda da toplumsal bir baskı unsuru oluşturmaktı. İlk yıllar lokal düzeyde diye düşündüğümüz festival, daha ikinci üçüncü yılında uluslararası olma niteliği kazandı. Festival olarak, her yıl yaklaşık 40 ile 50 arası tiyatro topluluğunu 800-900'ü bulan sanatçıyı ağırlıyoruz. Festivalde bugüne kadar ulaştığımız seyirci sayısı neredeyse 1 milyona ulaştı. Festivalin bir de sosyal sorumluluğu var. Festival kapsamında 2008'den beri sosyal sorumluluk projesi devam ediyor.

SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ

• Nedir bu sosyal sorumluluk projesi?

Proje, hiç tiyatro izlememiş insanları tiyatroyla tanıştırmak amacını taşıyor. Sosyal sorumluluk projesi adı altında her yıl 2 bine yakın insan TAKSAV'la ilk defa tiyatroya gidiyor. Sadece bu bile başlı başına bu festivalin amaçları kapsamında baktığımızda çok önemli bir şey.

• Sosyal sorumluluk projesi nasıl yürütülüyor?

Festival kapsamındaki bu proje için yerel yönetimlerden, muhtarlıklardan, mahalli derneklerden, tiyatro çalışması yapan kişi ve kurumlardan, sivil toplum örgütlerinden çeşitli destekler alarak gerçekleştiriyoruz. İnsanların tiyatroya ulaşımlarını da sağlıyoruz.

• Peki sosyal sorumluluk projesinin hedefi nedir?

Aslında bu projenin etkisini ve hedefini yaşayan birinden dinlemek çok daha anlamlı olurdu. Bunun yanında ben de size gözlemlerimi anlatabilirim. Şöyle bir örneği sizinle paylaşabilirim: Küçük Tiyatro'ya ilk defa oyun izlemeye gelen kasketli bir amca tiyatro salonuna geldi. Salona kadar kasketi başındaydı, tiyatro salonuna girdi kasketini eline aldı kafasını kaldırdı, tavana baktı, Küçük Tiyatro'nun tavanında bir resim vardır, şaşkınlıkla o resme baktı. O anda o amcanın duygularını çok merak ettim. Benim gördüğüm dışarıdan bir resimdi. O amca Altındağ'da yıllarca belki de tiyatronun önünden gelip geçti. Ancak tiyatroyla tanıştıktan sonra o tiyatronun önünden sadece gelip geçmemiştir. İçerde başka bir dünya olduğunun artık farkında oldu. Yani, sanatla tanışan insanlar hayata tanışmadan önceki gibi bakmıyor. Çünkü sanatla tanışan, sanatla yoğrulan her insan değişiyor, dönüşüyor, güzelleşiyor.

SANATIN DOKUNUŞU

• Bu noktada sanatın birey ve topluma dokunuşundan bahsederseniz ne anlatırsınız?

Sanatın insanı değiştirici bir gücü var. Sanat dokunduğu herkesi değiştirir ve dönüştürür. Siyasetin beceremediği bir şey bu. Bir de şöyle bir durum var günümüzde insanlar yalnızlaşıyor. Gerek ülkemizin içinde bulunduğu durum, gerekse dünyada insanlar giderek yalnızlaştırılıyor. Oysa birlikte olmanın önemi çok büyük. Biz biliyoruz ki insanlar yalnız olmadığını bildiklerinde daha da cesaretleniyorlar. Koşulların yalnızlığa ittiği dönemde festival insanlara 'Hayır yalnız değiliz' dedirtiyor. Evet insanlar birey olarak doğmuştur, ancak toplumsal olarak yaşar, bunu da unutmamak gerek. Bu noktada yalnızlaşan insanın festivallerle psikolojisinin değiştiğine inanan biriyim. Mesela oyunlarda insanlar aynı havayı soluyor, aynı duyguyu paylaşıyor, aynı şeylere gülüyor ya da hüzünleniyor, çıkışta omuz omuza yürüyor. Kısaca aynı atmosferi paylaşıyorlar. Öte yandan 'Sanatın dokunduğu insanların evinde kötülük olmaz, şiddet olmaz' diye düşünüyorum en azından o insanların karısıyla, kocasıyla, çocuklarıyla ilişkilerinde en azından farklılık olacağını düşünüyorum. Bütün bunların yanında festivaller bu memlekette öteden beri bir arada bulunabilmek için festivaller, eğlencelikler düzenlemişlerdir. Köylerde halen oynanan akşamlık oynanan ortaoyunu geleneğimiz vardır. Bunun yanında düğünler, bayramlar, festivaller bir arada olma geleneğidir ve hala devam ediyor. Biz de bu geleneği festivalimizle devam ettirmeye çalışıyoruz.

'SANAT DÜNYAYI DAHA DA YAŞANILIR KILIYOR'

• 'Yaşanılır bir dünya için sanat' diyorsunuz, bunu da biraz detaylandırır mısınız?

Evet sanat dünyayı daha yaşanılır kılıyor. 'Yaşanılır bir dünya için sanat!' festivalimizin en güzel sloganı. Bu slogan bu yıl da devam ediyor. Diğer taraftan insanların tıbbi olarak genetiğinden bahsederiz. Oysa toplumların da kültürel bir genetiği de vardır. İşte biz o kültürel genetiğe küçücük de olsa bir katkı sunmak istiyoruz festivalle ve bizden sonraki kuşakların bugünden atılan tohumlardan etkilenerek daha da güzelleşeceklerine inanıyorum. Bu kapsamda da tüm Ankaralıları festivalimize ve bir arada olmaya dayanışmaya çağırıyoruz.

• Festivalin 23 yıllık tarihsel gelişimini değerlendirir misiniz?

Lokal olarak başladığımız festival, bugün Türkiye'nin en büyük festivallerinden bir tanesi haline geldi. Arkasında çok büyük finans gruplarının olmadığı bir festivalin 23 yılı yaşaması aslında zor ama biz bunu yaşatmayı gerçekleştirdik. Bu açıdan da çok önemli ve büyük bir anlamı var. Burada festivali bugünlere getiren Devlet Tiyatroları'na, belediyelere, sivil toplum kuruluşlarına ve de en tiyatro oyuncularımıza, seyircilerimize buradan sizin aracılığınızla çok çok teşekkür ediyoruz. Festivalimiz 3 Aralık'a kadar sürecek ve bilet satışlarımız Devlet Tiyatrolarının bilet satış sitesi olan biletiva.com'dan, TAKSAV Genel Merkezi'nden, Devlet Tiyatroları Cüneyt Gökçer Sahnesi ve Şinasi Sahnesi ve daha birçok sahneden temin edilebilir. Size de bu söyleşi için çok teşekkür ediyoruz.

Editör: Haber Merkezi