• Tüketici hukuku nasıl ortaya çıktı?

Türkiye'de tüketici hukukunun gelişimi incelendiğinde en önemli dönüm noktası 1982 Anayasa'sı ile gerçekleşmiştir. 1982 Anayasa'sında 'Tüketicinin Korunması' kenar başlıklı 172. madde ile 'Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbir alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder' hükmü yer alarak doğrudan tüketicinin korunması konusuna dikkat çekilmiştir. Anayasa'nın amir hükmü karşısında devletin tüketicileri korumaya yönelik çalışmaları hız kazanmış ve ilk olarak 1995 tarihinde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yasalaşmıştır. Bu kanun ile ilk defa ülkemizde tüketiciler doğrudan bir yasal korunma şemsiyesi altına girmiştir. Anılan Kanun 2003 yılında önemli değişikliklere uğramış, ancak tüketici hukukunun sürekli değişen ve gelişen bir alan olması gerçeği karşısında 2010'lu yıllara gelindiğinde Kanunu yenileme gereği hissedilmiştir. Yeni Kanun, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) adıyla 28 Kasım 2013 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlanmış ve 28 Mayıs 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Halen anılan bu Kanun yürürlüktedir.

• Tüketici kimdir?

6502 sayılı TKHK'da 'tüketici' tanımı kapsamlı olarak kaleme alınmıştır. Buna göre anılan Kanun gereği tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişidir. Burada tüketici açısından ticari ve mesleki olmayan amaçla hareket eden' ifadesi önem kazanmaktadır. Başka bir ifade ile Kanun, 'amaç' kriterinden hareket etmiştir. Bu nedenle bir kişinin tüketici olarak nitelendirilebilmesi için, yapmış olduğu işlemlerde ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi gerekir. Gerçek kişilerin sadece amacına bakılarak, TKHK'da getirilen kıstasa uyması halinde, tüketici sayılabilecekleri açıktır. Buna karşılık tüzel kişilerin tüketici sayılması istisnadır. Zira kamu tüzel kişileri zaten kapsam dışındadır. Ticaret şirketinin amacının da ticari olacağı dikkate alındığında, yine tüketici olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.

'SEKİZ TÜKETİCİ HAKKI MEVCUT'

• Tüketici hakkının tanımı nedir?

Ekonomik ve sosyal yaşamda kullanılan dar anlamda tüketici tanımı şöyledir: Tüketici ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için nihai bir mal ve hizmeti satın alıp nihai olarak kullanan ya da kendi kendine üretip kendisi kullanan ve hiçbir mübadeleye sokmayan her ikisi, kurum ve ailedir.' Diğer bir tanıma göre ise 'Esas olarak tüketicilik, tüketicilerin ekonomik refahını ve politik gücünü artırmayı amaçlayan farklı ve gelişen sosyal bir harekettir' denilmektedir. Bir toplumda tüm bireyler nihai tüketicidir. Aslında tüketicinin hemen hemen nüfusun tamamını kapsayan bir kavram olarak ortaya çıktığı görülür. Bu bakımdan aslında tüketicinin korunması demek bir ülkede yaşayan insanların korunması demektir. Gerek literatürde, gerek Avrupa Birliği belgelerinde, gerekse Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilen tüketici hakları, Uluslararası Tüketici Birliği Örgütü tarafından zaman içerisinde geliştirilmiştir. Bu konudaki çalışmalar dikkate alınmak suretiyle Uluslararası Tüketici Birlikleri Örgütü, daha sonraki adıyla Uluslararası Tüketiciler Örgütü tarafından deklare edilmiş ve genel kabul görmüş, evrensel nitelikte sekiz tüketici hakkı mevcuttur.

• Bu haklar neler?

Tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını korumak, aydınlatmak, eğitmek, zararlarını tazmin etmek, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikalarının oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmek amacıyla çıkarılan '4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun' 08.03.1995 tarih ve 22221 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Kanun 08 Eylül 1995 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu kanun ile Uluslararası Tüketici Birlikleri Örgütü tarafından ilan edilen sekiz temel hak Türk tüketicisine de tanınmış oldu. Buna göre tüketicinin sekiz temel hakkını söyle sıralayabiliriz: Temel İhtiyaçların Karşılanması Hakkı. Güvenlik ve Güven duyma Hakkı. Bilgi Edinme Hakkı. Seçme Hakkı. Temsil Edilme (Sesini Duyurma) Hakkı. Tazmin Edilme Hakkı. Eğitilme Hakkı. Sağlıklı Bir Çevreye Sahip Olma Hakkı.

'TÜKETİCİNİN DETAYLI BİLGİLENME HAKKI VAR'

• Bilgi edinme hakkının amacı nedir?

Mal ve hizmet üretimi günümüzde giderek yüz binleri aşan çeşit ve sayıya ulaşmış, bazı mal ve hizmetler giderek karmaşıklaşmış olduğundan tüketicilerin tüm bu gelişmeleri, yenilikleri ve çeşitleri izleyebilme imkanları fiilen ortadan kalkmıştır. Bu nedenle tüketicilerin güven duyma, serbestçe seçme, tazmin edilme vb. haklarını kullanabilmeleri doğru ve tam bilgilendirilmelerine bağlıdır. Tüketicinin bu şekilde bilgilendirilmesi, satıcıları da haksız rekabetten koruyacaktır. Bilgilendirmenin ana amacı mal ve hizmet satın alan tüketicilere; satın aldıkları mal ve hizmetlerin niteliği, kalitesi, miktarı ve fiyatı hakkında temel bilgileri vermek, rekabet halindeki mal ve hizmetler arasında sağlıklı bir seçim yapabilme imkanı sağlamak, tüketicinin bu mal ve hizmetleri güvenlikle ve kendi isteğine uygun olarak kullanabilmesini sağlamak, sunulan mal veya hizmetlerin kullanımdan doğacak zararların tazminini sağlamaktır.

CAYMA HAKKI

• Tüketicilerin mesafeli sözleşmelerde ne gibi hakları vardır?

Sözleşme akdedilmeden önce satıcı/sağlayıcı tarafından tüketicinin bilgilendirilmesi gerekir. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da mesafeli sözleşmeden kaynaklanan riskleri en aza indirmek için tüketicinin bilgilendirilerek, yapılacak sözleşme hakkında aydınlatılmasına özel bir önem vermiştir. Mesafeli sözleşmelerde tüketicinin en önemli hakkı, TKHK ile tanınmış olan 'cayma hakkı'dır. Mesafeli sözleşmelerde tüketiciye, on dört gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve ceza koşulu ödemeksizin sözleşmeden cayma hakkı verilmiştir. Cayma hakkının kullanılabilmesi için tüketicinin herhangi bir gerekçe göstermesi veya malın ayıplı olması şart değildir. Tüketici, kanunun tanıdığı emredici nitelikteki bu haktan önceden feragat edemez. Cayma hakkını kullanması için tüketiciye on dört günlük bir süre tanınmıştır. Cayma süresi, hizmet ifasına ilişkin sözleşmelerde sözleşmenin kurulduğu gün; mal teslimine ilişkin sözleşmelerde ise tüketicinin veya tüketici tarafından belirlenen üçüncü kişinin malı teslim aldığı gün başlar.

• Tüketicilere özellikle internet üzerinden yaptıkları mesafeli sözleşmelerde ne tavsiye edersiniz?

Mesafeli sözleşmelerin özellikle Pandemi döneminde sağladığı faydalar gerçekten çok önemlidir. Ancak bunun yanında mesafeli sözleşmeler, tüketici bakımından birtakım riskler de içermektedir. Öncelikle mesafeli sözleşmelerde tüketici karşı tarafla fiziksel olarak bir araya gelip mal ve hizmetin nitelikleri hakkında yeterli bilgileri alma, varsa sorularını sorma, mala fiziksel olarak dokunup, onu test edebilme olanağından yoksundur. Tüketiciye bu sorunla baş edebilmesi için, edinmek istediği mal veya hizmet bakımından daha ayrıntılı ve özenli bir araştırma yapması tavsiye edilir. Bunun yanında iletişim araçlarının, özellikle de internet ortamının sağladığı sürat nedeniyle tüketici aceleyle karar verme riskiyle de karşı karşıyadır. Tüketici yeterince araştırmadan, kendi ekonomik durumunu düşünmeden, internet ortamında kendisine sunulan görsellerin cazibesine kapılarak ani bir karar verebilir. Bu durum tüketicinin sözleşme kurma yönündeki iradesinin sağlıklı bir şekilde oluşmasını engellemektedir. Her ne kadar tüketiciye cayma hakkı tanınmış olsa da yine acele ile verdiği karar tüketici bakımından sorun doğurabilir.

Bu nedenle tüketicinin ihtiyaçları ve ekonomik durumu çerçevesinde hareket etmesi, hızlı davranmaması gerekir. Ayrıca tüketici, kurulan sözleşmenin ifası safhasında yaşanabilecek olumsuzluklar karşısında da korunmaya muhtaç durumdadır. Her ne kadar TKHK bu konuda tüketiciyi koruyucu düzenlemeler getirmiş olsa da, mesafeli sözleşmelerin en önemli özelliği, özellikle satış sözleşmelerinde teslimin kargo kullanılarak yapılması ve kargo ile yaşanabilecek sorunlardır. Tüketici teslim aldıktan sonra paketi açarken bunu kamera ile kaydetmesi, özellikle bozulma, kırılma olasılığı olan ürünler bakımından önemlidir. Mesafeli sözleşmelerde karşılaşılabilecek bir diğer sorunda sözleşmelerin genellikle kredi kullanılarak yapılması ve kredi kartlarının bilgilerinin çalınma ya da yanlış kişilerin eline geçme olasılığının artmasıdır. Bu konuda riski en aza indirgemek amacıyla internet kullanımı için birçok bankanın sunduğu, limiti düşük özel kredi kartları tercih edilebilir.

Editör: Haber Merkezi