• Bitkisel yağlar zararlı mıdır?

Bitkisel yağların birçoğu 180 derecenin üzerinde ısıtıldığında veya defalarca kullanıldığında bu yağın sağlığa zararlı olan maddelere dönüştüğünü biliyoruz. O yüzden yüksek ısıda kızartmanın kısa sürede yapılması, kızartma yapılan havanın solunmaması, mutfağın çok iyi havalandırılması ve yağın sık sık yenilenmesi gerekiyor. Bu açıdan sabahtan akşama kadar aynı yağı kullanarak patates kızartması yapan lokanta ve hamburgerciler, hem işçi sağlığı hem de toplum sağlığı açısından sık sık denetlenmelidir.

HANGİ YAĞ KULLANILDIĞI YAZILMALI

• Siz etiket konusuna da dikkat çekiyorsunuz değil mi?

Evet. Ürün etiketlerinin üzerindeki 'bitkisel yağ' ibaresi tüketicilere bilgi vermekten uzak. Biz üründe hangi yağ kullanılıyorsa onun adının yazılması gerektiğini düşünüyoruz.

• Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde kurulan Palm Yağı Araştırma Komisyonu'nun araştırma sonuçlarını beklediğinizi söylüyorsunuz bunu detaylandırır mısınız?

Evet komisyon raporunun sonuçlarını bekliyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde kurulan Palm Yağı Araştırma Komisyonu'nun araştırma sonuçları, aradan iki yıl gibi bir süre geçmesine rağmen kamuoyu ile paylaşılmadı. Tüketicilerde halen palm yağının sağlıklı olup olmadığı kansere yol açıp açmadığı konusunda endişeler var, yapılan eğitimlerde halen bize palm yağı ile üretilen ürünlerin güvenli olup olmadığını soruyorlar. Raporun sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılmasını bekliyoruz. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi'nin (EFSA) 2016 yılı ortalarında yayınlanan, palm yağının ısıtıldığında diğer bitkisel yağlara göre daha fazla kanserojen olduğuna ilişkin iddiaları içeren raporu, hem yazılı ve görsel basında hem de sosyal medyada tartışmalara neden oldu. Ardından EFSA, palm yağı ve diğer bitkisel yağlardan kaynaklanan sağlık risklerini tekrar değerlendireceğini duyurdu. Türkiye'de de gündeme oturan konu hakkında dönemin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı, 20 Ocak 2017 tarihinde basına verdiği demeçte, Türkiye'de palm yağı kullanılan ürünler konusunda bilimsel bir çalışma yapılmasının kararlaştırıldığını açıklamış, çalışmanın sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılacağı ve gerekli idari tedbirlerin alınacağını ifade etmişti. Dönemin Tarım ve Orman Bakanı basına verdiği demeçte, 'Bu konuyla ilgili bilimsel bir komisyon kuruldu. Çok da uzamayacak kısa süre içerisinde gerekli çalışmaları kamuoyuyla paylaşmış olacağız. Ama ilk etapta 'Bu boyutlarıyla bir tehlike arz etmediği, belli bir santigrat derecede, 240 derecede ancak bu ve benzer mahsurların çıkabileceğini, oysa üretilen tüm mamullerde böyle bir ısının söz konusu olmadığı' şeklinde bir ön değerlendirmeleri var. Ama biz insan sağılığını ilgilendiren böyle önemli bir konuda yüzeysel bir değerlendirmeden ziyade bilim komisyonunun çalışmasını hızlı bir şekilde tamamlamasını bekliyoruz. Oradan en doğru açıklamayı da kamuoyuyla paylaşmış olacağız.' şeklinde konuşmuştu. Ancak 2 yıl geçmesine rağmen bir sonuç açıklanmadı. TÜDEF olarak tüketicinin evrensel bilgilenme, sağlık ve güvenlik hakları doğrultusunda iki yıl önce araştırma komisyonu kurulmasını destekledik. Ancak Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde kurulan Palm Yağı Araştırma Komisyonu'nu aradan iki yıldan aydan fazla bir süre geçmesine rağmen araştırma sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmadı.

ENDİŞE YARATIYOR

• Palm yağı neden tartışma konusu oluyor ve endişe yaratıyor?

Artık anne ve babalar daha fazla gıda etiketi okuyorlar. Anne sabah çocuğunun ekmeğine sürdüğü fındıklı çikolatanın palm yağı ile yapıldığını biliyor. Birçok gıdada palm yağı yazıyor. Bu raporun iki yıldır açıklanmaması bizde de haklı olarak endişeler doğruyor. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi'nin (EFSA) palm yağının ısıtıldığında diğer bitkisel yağlara göre daha fazla kanserojen olduğuna ilişkin iddiaların doğru olduğunu ve bu yüzden raporun halkla paylaşılmadığını düşünüyoruz. Ayrıca bir de işin perde arkasını araştırdık. Burada uluslararası ticaret savaşı var. EFSA'nın raporunun ardından Uzakdoğu kökenli palm yağını piyasadan çıkarma ve onun yerine Kanada menşeli kanola yağını satmak amacıyla Batı ülkeleri ile Uzakdoğu arasında bir ticari savaşın sürdüğü görülüyor. Bazı firmalarca, tüketicileri buna alet etmek için zaman zaman bilimsel olmayan açıklamalar yapılıyor. Dolayısıyla gıda endüstrisinde, evlerimizde hangi yağın hangi şartlarda kullanımı uygun ise Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde kurulan araştırma komisyonundan tüketicilere net tavsiyelerde bulunulmasını bekliyorduk, Aradan iki yıl geçti, konunun üzeri kapatıldı. Bu nedenle palm yağının kanserojen olduğu iddiaları tüketicileri oldukça tedirgin ediyor. Ancak palm yağı trans yağlar kadar tehlikeli bir ürün de değil. En kötüsü trans yağlar. Çünkü etiket olmadığı için, tüketici hazır pastacılık ürünleri, poğaça ve bazı hazır gıdalar ile bunu bilmeden tüketiyor.

YAĞLARDA HİLE

• Yağda hile konusuna da gelirsek… Gıdada hile yapan firmalar da aylardır açıklanmıyor. Bu noktada özellikle yağda ne gibi hileler var?

Tarım ve Orman Bakanlığı yaklaşık 10 aydır gıdada hile yapan firmaları açıklamadı. En son açıklama ise 2018 Mart ayında yapıldı. O tarihte yaptığımız analizde şunu gördük. Türkiye'de zeytinyağında hile ve tağşiş katlanarak artıyor. Zeytinyağı pahalı bir ürün haline geldikçe içine litresi 8 lira olan kanola yağı karıştırılıyor. Zeytinyağının kalitelisi şu anda 30 lira civarında. Beş litrelik tenekeye 2 litre kanola yağı karıştırdılar mı tüketici bunu anlamakta gerçekten zorlanıyor. Tereyağına margarin, kaşar peyniri de yağ karıştırmak gibi hilelerin dışında, Türkiye'de domuz çiftliklerinde üretilen hayvanların etleri artık gıda denetimlerinde sıklıkla ortaya çıkmaya başladı.

• Türkiye'de gıda güvenliği konusunda gerçek bir bilgilendirme neden yapılamıyor?

Bunun bir uluslararası ve ulusal düzeyde, ticaret reklam yönü var. Bir de politik baskı grupları yönü var. Eğer nişasta bazlı şekeri kötülerse gazeteci, bunu kullanan bazı firmalar ya da onların adına haber toplayan ajanslar var, bunlar o gazeteye bazı gıda meşrubat, dondurma gibi reklamları kesiyorlar. Nişasta bazlı şeker kullanan firmaların ürünlerini satan üç tane büyük market zinciri de o gazeteye iki tam sayfa reklam vermiyor. Bu da bir lobicilik faaliyeti sonuçta. Politik baskı yönü de var, sırf bu yüzden gıda denetimleri seçimlerden önce açıklanmıyor. Gıdada hile yapan firmalar yakalandıkları anda bölge politikacılarını devreye sokuyorlar. Bunu organize eden dernekler ve üst kuruluşları var. Ama bir tavuk yumurta, et, gibi bazı skandal haberler ortaya çıktığında hiçbir şekilde basınla konuşmaz, sus pus olmayı tercih ederler.

DENETİMLER ARTIRILMALI

• Televizyon'daki beslenme konulu programlar yardımcı oluyor mu?

Herkes gıda üzerinde bilgi sahibi. En yetkili hocalar bile televizyona çıkıp ortaya laf söyleyip kaya tuzu yiyin diyor, lahmacun yiyin paça çorbası için diyor. Ama eğitimlerde sık karşımıza çıkıyor, tüketicinin tansiyonu var, kötü huylu kollestrolü yüksek, ürik asiti yüksek tuzu yiyip, paça çorbası üzerine de lahmacunu yiyince tansiyondan hastaneye, kan tahlilleri yapılıyor, her şey tavanda. Doktor soruyor. 'Ne oldu diye'. Hasta cevap veriyor. 'Filanca Hoca yiyin dedi.' Hoca o arada üçüncü beşinci kitabının reklamını da yapıyor. Bir başka hocaya kalsak hiçbir şey yiyemeyeceğiz. Sebze meyve ne varsa hepsi kanserojen.. Siz önce sigarayı bırakın diyen yok. Birçoğu sonuçta 'kitabımızda da yazdık' diyerek bir reklamın peşinde ve izleyen tüketicinin kafası karışık. Beslenme uzmanı, yaşam koçu, spor salonu diyetisyeni adı altında çalışan birçok insanın da yüksek okul öğrenimi bile yok ama beslenme reçetesi yazıyor, büro açıyor, kan tahlili isteyecek kadar işi ileriye götürüp bilimsel hava verenler de var. Piyasada başıboşluk var. Sosyal medya ile de bu aldatıcılık süratle yayılıyor. 110 kiloluk kadını pilates topunun üzerine sırt üstü yatırıp omurilik sıvısının boşalmasına neden olan beslenme ve spor hocaları var.

• Kanuni düzenleme eksik o halde?

Yıllardır yapılamıyor. Nedeni de biraz önce söylediğim politik baskı grupları. 22 kere aynı gıda hilesini yapan ve az bir para cezası ile kurtulan yüzlerce gıda tağşişi yapan firma var. Bunları uydudan yayınlayan televizyon kanalları var. Gece, şifalı hoca macun deyip insanları dolandırıyorlar. Biz denetimlerin süratle arttırılmasını ve gıdada hile ve tağşiş yapanlara yönelik cezaların caydırıcı olmasını ve tekrarlayanlar hakkında hapis cezası getirilmesini istiyoruz.

Editör: Haber Merkezi