Ceren Pekoğlu sorularımızı yanıtlarken, hayat mücadelesinde annesinin de kendisine büyük desteği olduğunu vurgulayarak 'Hem hayat hem de hastalığım bizi çok kırdı, yüzüme baka baka insanların haline şükretmesi, çocuklarına beni göstererek yaramazlık yaparsan onun gibi olursun tehditleri… Ben insanların haline şükretmesi için yaratıldığımı düşünmüyorum. Onları gördükçe kendimi daha çok seviyor ve hayata bu kadar sığ bakmadığım için asıl ben şükrediyorum.' diye konuştu. Engelleri aşmış bir birey olarak konuşan Pekoğlu, diğer engellilere tavsiyelerde bulunurken , 'Her ne şartta olursa olsun ister evde ister okulda okumayı bırakmasınlar. Olabildiği kadar bağımsız olmaya çalışsınlar. Farklı, özel engelli, özürlü, sakat gibi tanımlamaların dışında bir birey olduklarını ve herkes gibi yaşamanın hakları olduğunu unutmasın ve unutturmasınlar.' ifadelerinde bulundu.

• Cam kemik denilen bir hastalığınız var siz bununla yaşamayı öğrenmiş hayata küsmemiş nadir insanlardansınız bu konuda neler anlatırsınız?

Evet doğuştan genetik bir hastalığa sahibim en başından beri bu hastalıkla birlikte yaşadığım için sonradan engelli olan bireylerden daha kolay bir uyum süreci yaşadığıma inanıyorum. Yürümenin koşmanın nasıl bir duygu olduğunu bilmiyorum rüyamda bile kendimi tekerlekli sandalyede görüyorum. Ama çocukluk ve ergenlik döneminde durum biraz farklıydı hep iyileşeceğime inandım ve 11 yaşına kadar tekerlekli sandalye kullanmadım. Bunu kabul etmek en çokta insanların bakışlarını sindirmek zordu. İnsanların meraklı bakışları ve soruları beni o zamanlar çok üzerdi. Çünkü bende herkes gibiydim ve farklı olduğumu kabullenmek istemiyordum. Tekerlekli sandalye beni özgürleştiren ilk adım oldu.

ENGELLİLİĞE DAYALI MOBBİNG YAŞADIM

• Siz çalışma hayatında da yer alıyorsunuz bununla ilgili neler söylersiniz?

2016 yılında EKPSS ile Eskişehir Anadolu Üniversitesine atandım. Daha önce özel sektörde çalışmıştım, fakat memurluk benim dönüm noktam oldu. Bağımsızlığımı ilan ettim ve tek başına Eskişehir'de yaşadım. Orada hiç olmadığı kadar özgürdüm kendi başıma yaşıyor kendi ayaklarımın üstünde durabiliyordum. Kimseye ihtiyacımın olmadığını ilk önce kendime kanıtladım. Çalışma hayatım boyunca en büyük sorunum yine ön yargılar oldu engelli bireylerin okuması sınava girmesi memur olarak atanması kendilerini kanıtlaması için maalesef yetmiyor. Bizleri işe yaramaz, hasta, iş yavaşlatan sınavla değil öylesine kadroya girmiş bireyler olarak görüyorlar. İşte tam da bu sebeple daha çok çalışmak kendini ispatlamak zorunda kalıyorsun. Ankara'ya annemle birlikte yaşamak üzere geldiğimde çalıştığım birimde engelliliğe dayalı mobbinge uğradım. Amirim bana; sana devlet hak vermiş engelli olduğun için yan gelip yatıyorsun, bana da hep sakatları gönderiyorlar gibi söylemlerde bulunuyordu. Bana ya çok fazla iş verip hastalanmama neden oluyor ya da hiç iş vermeyip kendimi atıl hissetmeme neden oluyordu. Yapılan idari soruşturma sonrasında mobbing kanıtlanmıştır ayrıca kendisiyle hukuk mücadelemiz devam etmekte. Amacım benim yaşadığım sorunları yaşayacak insanların pes etmemeleri, çözümü olduğunu herkesin bilmesi ve susmaması.

HER BİREY GİBİ OKUDUM SINAVA GİRDİM KAZANDIM

• Ceren hanım engelli bireylerin neler başarabileceğine çok özel ve güzel bir örneksiniz bunu nasıl başardınız?

Ben yaşadıklarımı bir başarı süreci olarak görmüyorum aslında. Toplumdaki her birey gibi okudum sınava girdim kazandım ve çalışıyorum. Yani her şey doğal sürecinde ve olması gerektiği gibi. Ama tabi ki yaşadığımız çevresel koşullar bizi sanki imkansızı başarmışız gibi görüyor. Çünkü engelli bireylerin okuması önünde bir sürü engel var. Dışarı çıkması okula gitmesi sosyal hayata karışması çalışması ve aile kurmasını onlara imkansız geliyor. Toplumun yarattığı engeli aşmış bugüne gelmiş bir birey haliyle yadırganıyor.

• Hastalıkla sizinle birlikte bu süreci yaşayan annenizin rolünü de anlatır mısınız bize?

Biz annemle birlikte büyüdük sırtımızı yaslayacağımız kimsemiz olmadı. Hem hayat hem de hastalığım bizi çok kırdı bu kadar güçlü olmamızın sırrı da bence bu. İnsan yalnız kalınca mecburen tek başına ayağa kalkmanın yolunu buluyor. Annem beni okutmak için çok mücadele verdi onun hak temelli çalışmaya başlamasının temelleri o günlerde atıldı. Kimsenin okula almayı istemediği, bakıcı olarak bakmak istemediği çocuğunu okutmuş ve meslek sahibi yapmış bir kadının kızıyım. Onun yanında pes etmek vazgeçmek imkansız.

ULAŞIM EN BÜYÜK SORUNUMUZ

• Bir engelli olarak en çok karşılaştığınız sorunlar neler?

Ulaşım en büyük sorun. Yanlış yapılan kentsel düzenlemeler ve ulaşım araçlarının engelli bireylere bir türlü uygun hale getirilememesi. Belediyelerin seçim vaatlerini bir türlü gerçekleştirememesi. Birde o anlamsız bakışlar. Yüzüme baka baka insanların haline şükretmesi. Çocuklarına beni göstererek yaramazlık yaparsan onun gibi olursun tehditleri… Ben insanların haline şükretmesi için yaratıldığımı düşünmüyorum. Onları gördükçe kendimi daha çok seviyor ve hayata bu kadar sığ bakmadığım için asıl ben şükrediyorum.

• Engelliler yılda bir kez hatırlanıyor diye sitem ediliyor bu konuda neler yapılmalı neler söylersiniz?

Hatırlanıyoruz evet ama hatırlanmak aslında unutulduğumuzun en büyük kanıtı. Yaşadıklarıma bir de 3 Aralık ve 10 Mayısta medyada söylenen sözlere bakacak olursak; sadece o günlerde empati yeteneğimizi kullanıyoruz diye düşünüyorum. Diğer kalan günlerde asansörlerde öncelik vermiyor, okullara istenmiyor, otobüslere alınmıyor iş yerinde öteki olabiliyoruz. Ben o günlerde yaşanan hassasiyetin yılın tümüne yayılmasını dilerdim.

• Engelli bireylere neler tavsiye edersiniz?

Okusunlar her ne şartta olursa olsun ister evde ister okulda okumayı bırakmasınlar. Aileler bazen koruma içgüdüsüyle engelli bireylerin her türlü ihtiyacını ve öz bakımını üstleniyor, eğer yapabilecek güçtelerse buna izin vermesinler. Olabildiği kadar bağımsız olmaya çalışsınlar. Farklı, özel engelli, özürlü, sakat gibi tanımlamaların dışında bir birey olduklarını ve herkes gibi yaşamanın hakları olduğunu unutmasın ve unutturmasınlar.

Editör: Haber Merkezi