• Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Niğde'de doğdum. İlkokul ve liseyi burada okudum. Üniversite hayatım Hacettepe Hidrojeoloji Mühendisliği bölümünde devam ederken öyle bir işin beni mutlu etmeyeceğine kanaat getirdim ve okulumu yarıda bıraktım. Dublaj kursuna gittim, polifonik koroya katıldım, biraz tiyatro biraz müzik derken kendimi tasarımcı olarak buldum. Küçüklükten beri neredeyse sanatın her dalıyla az biraz bağlantılı, her daim süslü ve orijinal üretimler yapmayı seven biriyim. Okul hayatıyla bu biraz geri planda kalsa da, üniversiteyi bıraktıktan sonra bir süre arayış içinde geçen zamanla nihayet özüme döndüm diyebilirim.

• Doğal taşlar ile takı yapma süreci nasıl başladı?

Takı hastası biri olarak; ne eğitim aldım, ne yapan birilerine danıştım, ne de internete baktım. Sadece takı yaparken yaralanma riski olduğu için çok kısa bir süre gümüş işlemeciliği kursuna gittim. Zaten çocukken bile tuhaf nesnelerden takı yapıyordum. Aradığım gibi orijinal takılar bulamadığımdan malzemelere yöneldim. Onları görünce de hayal gücü, mantık ve el becerisi üçlüsüyle gerisi kendiliğinden geliverdi. Butiklere takı yapıyordum bir ara… Sonra doğal taş mağazasında işe başlayıp taşlarla tanışınca tasarımlara onlarla devam ettim.

'DOĞAL TAŞLAR TIPKI DOLUNAY GİBİ'

• Talismoon'un ortaya çıkış öyküsünü anlatır mısınız?

Takıların doğru kullanıldığında kişiyi en güzel şekilde farklılaştıran unsurlardan biri olduğunu düşünüyorum. Özellikle bazı takıların ve doğal taşların etkileyici, büyüleyici bir havası var benim için, tıpkı dolunay gibi... Bundan sebep ve evrensel olması bakımından da ingilizce tılsım ve dolunay kelimelerinin birleşiminden (talisman ve fullmoon) 'talismoon'u türettim.

• Takılar üretirken özellikle dikkat ettiğiniz hususlar neler?

Takılarımın hepsi kişiye özel, hayal ürünüm ve el emeğim. Yani her biri farklı ve tek, tıpkı insanlar gibi... Herkese yakışan başkadır, herkes de her modeli iyi taşıyamaz işin gerçeği… Bu yüzden farklı tarzlarda ürünler üretiyorum ve belli bir kalitede olmasına da özen gösteriyorum.

• Hangi doğal taşlar, hangi rahatsızlıklara iyi geliyor?

Açıkçası gemologların dediği gibi, kanıtlanmış bilimsel bir veri yok. Zaten öyle olsa, bu işle uğraşanların hiçbir sorunu olmazdı. Fakat herhangi bir iyi düşünce ve niyet piskolojiyi olumlu etkileyeceğinden, fizyolojiye iyi gelecektir. Şu da var ki; kristallerde (saatlere konan kuvars gibi) elektrik akımını düzenli titreşime dönüştürebilme özelliği, insanda da statik elektrik var. Bu sebeple kristallerin nazar, huzursuzluk gibi etmenlerde biyoenerjik koruma sağlayabildiği saptanmış. Ancak bunun için taşı kullanacak kişinin elektriğiyle taştaki elektriğin paralel hale getirilmesi gerekiyor. Bu işlem de gemoloji laboratuvarında yapılabiliyor malesef.

• Bazı doğal taşların faydadan çok kanserojen etki yarattığını savunan görüşler de var. Buna katılıyor musunuz?

Bilimsel kaynaklı olduğu için evet… Ametist televizyon, bilgisayar ve cep telefonu gibi cihazlardan yayılan radyasyonu emebilecek bir kristalken, albenisi artsın diye labaratuarda ışın verilirse tam aksine bunu insan vücuduna geçirecek tehlikeli bir hal alabildiğini okumuştum. Yani daha canlı, daha koyu diye ithal ametistleri tercih etmek hata olabilir.

• Tasarımlarınızı genellikle nerelerde sergiliyorsunuz? Geri dönüşler nasıl oluyor?

Bazen güzel tanıdıklar edindiğim tasarım festivali, pazarı gibi etkinliklerde… Lakin stant kiraları adeta dükkan bazında olduğu için daha çok internet üzerinden sergiliyorum. Geri dönüşler şöyle ki; bazen bir ürüne bayılıp onun sadece kendinde olacağını bildiği halde, yapım aşamasını ve masrafları düşünemeyen, ancak fiyatların ne kadar makul olduğuna kanaat getirip hala pazarlık yapan insanlar yoruyor açıkçası. Ama tasarımdan anlayan hayran ifadeleri, aşkla bakan gözleri görmek ve o kıymet bilen insanlardan, nasıl teşekkür edeceğimi bilemediğim sözler duymak kesinlikle paha biçilemez.

• Kişiye özgü tasarımlar yapıyor musunuz? Genelde hangi tasarımlara ilgi var?

Aslında takılarımın hepsi öyle ama kişi bazen belli özelliklerde bir şey arıyor ya da beğendiği bir modelimi başka bir malzemeyle istiyor. Güvenip bana bıraktıkları için onlara hitap edecek ve en çok yakışacak takıyı tasarlıyorum. Talepler farklı farklı çünkü herkesin zevki başka. Kimi sıra dışı şeyler seviyor kimi ise daha sade ve klasik…

'ÜRETENE DESTEK VERİLMELİ'

• Son zamanlarda fabrikasyon üretimlere nazaran el yapımı olan ve daha doğal görünen ürünlere doğru ilgi artıyor. Bu sektörden birisi olarak bu dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tüketime dayalı bir yaşam sürdüğümüzden, çoğu şeyde olduğu gibi artık insanlar yapay ve sıradan olandan sıkılıp eskiye dönüyor galiba. Keşke insanın enerjisini, emeğini alan prosedürler ve giderler yerine; üretenin değeri bilinip daha çok destek verilse. En azından büyükten küçüğe, ruh ve beden olarak daha sağlıklı bir toplum olurduk. Neyse ki hala iyi bir şeyler yapmaya çabalayan, umut veren insanlar var.

'ZAMANSIZ TAKILAR YAPIYORUM'

• Tasarımlarınızı yaparken yaratıcılık kısmı sizde nasıl şekilleniyor?

Takı aşkı bende hep var olduğu için çok bir şey yapmam gerekmiyor açıkçası. Taşlar ve malzemeler beni yeteri kadar etkiliyor. İlham geliyor veya malzemeler beni çağırıyor diyelim. Modayı umursamıyor ve zamansız takılar yapıyorum. Belki kuşlar, bir resim ya da manzara yani hoşuma giden bir şey besliyordur elbet yaratıcılığımı. Yani iki şeyi bir araya getirip, tasarım lafını kullanmaktan ve başkasının düşüyle emeğini çalmaktan imtina etmeyenlerden değilim.

• Geleceğe dönük hedefleriniz nelerdir?

Hedefim sağlam bir şekilde ilerleyip hafızalarda yer edinen, kendine has bir marka olabilmek. Bir yandan da doğaya, hayvanlara, insanlığa daha çok fayda sağlayabilmek. Ama plan yapmaktan pek hoşlanmıyorum açıkçası ve çok da anlamlı bulmuyorum. John Lennon dediği gibi 'Hayat; siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir.'

Editör: Haber Merkezi