• Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Sanat hayatınıza nasıl girdi?

İlkokul ve lise eğitimimi Yükseliş Koleji'nde tamamladım. Üniversite eğitimimi A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya fakültesinde Eskiçağ Dilleri Ve Kültürleri bölümünde tamamladım. Sanat, ilkokul yıllarında annemin Etnografya müzesindeki özel resim derslerine götürmesi ile hayatıma girdi. O yıllarda sınıf arkadaşlarımın resim ödevlerini yapardım. Üniversite bitince kendimi mutlu hissettiğim sanat içine girdim. 1990 yılında Atatürk Kültür Merkezi'nde seramik dersleri almaya başladım. 1993'de Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde geniş kapsamlı sanat teknikleri eğitimi aldım. 2004'de Fırat Doğançay hocam ile yağlıboya resim çalışmalarına başladım. 16 yıldır Profesör Mustafa Ayaz ve Füsun Ürkün olmak üzere birçok hoca ile çalıştım. 2005'de Güler Elhan'dan klasik ebru dersleri, 2011'de grafik animasyon dersleri, 2012'de Fatma Usta hanımdan gümüş takı tasarımı ve yapımı dersleri aldım. 2012'de yine Fatma Usta hoca ile mine çalışmaları yaptım. 2014'de Gazi Üniversitesinde ahşap heykel yapımı derslerine katıldım. Artık kendi atölyemde öğrencilerimle bilgilerimi paylaşıyorum.

• Bir eseri tasarlamadan önce plan yapıyor musunuz?

Aslında farklı olmayı seviyorum. Sıradan işlerin dışında bir şeylerle uğraşarak mutlu oluyorum. Sanat bir bütün, ne kadar çok konuya hakimseniz o kadar farklı tasarımlar yapabiliyorsunuz. Bu nedenle daima yeni bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Öğrenmeyi ve bildiklerimi harmanlamayı seviyorum. Genellikle planlamadan başlıyorum eserime. Eser, içimden geldiğince şekil alıyor. Böylece yaptığımın bir benzeri daha olmuyor. Yaptığımın bir eşi daha yok, o gün ne hissettiysem o çıkıyor ortaya…

• Bize seramik sanatının tarihçesini anlatır mısınız?

Seramik kısaca pişmiş topraktır. M.Ö. 6 bin yıllarında üretildiğini biliyoruz. İnsanlar seramiği ilk olarak mimaride, ev sıvası, dam örtüsü, ocak kenarı gibi alanlarda kullanmış. Sonra kuruduğu zaman şeklini koruduğunu ve geçirmesiz olduğunu fark etmiş. Kili yüksek ısıda pişirdiği zaman dayanıklılığının arttığını fark etmiş. Sonrasında çanak çömlek haline getirmiş, heykeller, süs eşyaları ve birçok şey yapmış.

• Arkeolojik kazılarda genellikle seramik eşyaların ön planda tutulması ve seramik bulgulardan yola çıkarak o toplumun yapısının çözümlenmesi, bu sanatı daha da önemli kılıyor diyebilir miyiz?

Kesinlikle diyebiliriz. Pişmiş toprağın en önemli özelliği 400 derecenin üzerinde bir sıcaklıkta pişirildikten sonra, artık eski plastik kil haline dönüştürülememesi, bir başka deyişle, kırıldıktan sonra tekrar kullanılamaması ve böylece yok olmayan çöp olarak günümüze değin kalabilmesi tarihi araştırmalar açısından çok önemli. Bu nedenlerle pişmiş toprak kaplar, arkeolojik araştırmalarda en yoğun ve yaygın olarak bulunan en eski teknoloji ürünüdür. Hamurunun yapısı, pişirilme ve biçimlendirme teknikleri, kap biçimleri ve yüzey görünümleri incelendiğinde, kullanıldıkları devir toplumlarının gereksinimlerini, ulaştıkları teknolojik aşamaları, zevklerini, farklı toplumların birbirleriyle olan ilişkilerini, sosyal yapılaşmalarını, hatta etnik farklılıklarını, bu toplumların yaşadıkları bölgeyi ve yaşam süreçlerini ortaya koyan önemli ipuçlarıdır.

• Sizin ortaya çıkardığınız eserler hangi aşamalardan geçiyor?

Önce ne yapacağıma karar veriyorum. Bu bir duvar panosu mu olacak, mutfakta mı kullanılacak, dış cephede mi kullanılacak?.. Bu belirlendikten sonra uygun kili seçmeye geliyor sıra. İnce işler için beyaz veya kırmızı çamur, daha dayanıklı ve dokulu olmasını istediğimiz işler için ise şamotlu çamur, sanatsal etkiler sağlamak için ise farklı renklerdeki ithal çamurları kullanıyorum. Eser ortaya çıktıktan sonra bisküvi dediğimiz işlem için 950 derecelik fırınlara sokuluyor. Fırının açılması 24 saati buluyor. Çıkan bisküviler sırlanmak için hazır olur ama her ürün sağlam çıkmayabilir. Eğer kil içinde hava kaldıysa ürün fırında patlayabilir veya çatlamış şekilde çıkabilir. Sağlam çıkan ürünlerin tozlarını alıp sır dediğimiz özel boyalarla renklendirip bu defa 1040 derecelik fırına koyuyoruz. Bu aşamada da sırın düzgün çıkıp çıkmayacağını fırın kapağı açılmadan bilemiyoruz. Hep heyecanlı bir bekleyiş içinde oluyoruz.

• Bize seramik çamurunun özelliklerini anlatır mısınız?

Seramik çamuru denince, pek çok çamur tipi akla gelmektedir ve bu farklı çamur tipleri, renkten dokuya kadar çok farklı karakteristik özellikler taşıdıkları gibi çok farklı şekillerde kullanılabilirler. Çamurlar genel olarak üç gruba ayrılır: seramik, stoneware ve porselen çamurları. Her grup, renk, çalışılabilirlik, pişirme sıcaklığı ve gözeneklilik gibi farklı karakteristik özellikleri temsil eder. Seramik çamurları, bu üç grup içinde en düşük pişirim sıcaklığına sahip, diğerlerine oranla daha gözenekli ve daha yumuşak olan çamurdur. Kırmızı ya da beyaz olarak bulunabilir. Çalışılabilirliği yüksek çamurlardır. Genellikle pişme küçülmeleri az, çarpılmaz ve fazla sarkmaz. Bununla beraber yumuşak bir çamur olduğundan daha dayanıksız ve geçirimlidir. Geçirimsiz hale gelmesi için sırlanması gerekir. Kırmızı çamurlar, renk açısından portakal renginden, koyu kahverengiye kadar değişse de en yaygın olanı kırmızı çamurlardır. Doğada en yaygın olarak bulunan bu çamurların rengi, içeriğindeki demirden kaynaklanır. Çamurun içinde bulunan demir eritken olarak davranır ve çamurun nispeten daha düşük derecelerde olgunlaşmasını sağlar. Bu kadar düşük derecelerde eridikleri için çok nadiren tamamen geçirimsiz hale gelirler. Beyaz seramik çamurları ise düşük derece pişirime olan ilgi arttığı için, bu sıcaklık aralığı için yeni alternatifler üretilmiştir. Düşük sıcaklıkta beyaz seramik çamuru fikri, yıllar önce Doğu Asya'dan gelen porselen ürünleri taklit etmeye çalışan Avrupa'daki seramik üreticileri sayesinde olmuştur. Bu çamurlar, kaolin ve bağlama kili karışımının ergime ısısını düşürebilmek için çok miktarda eritken madde içerir. Günümüzde beyaz seramik çamurları hala yarı kil, yarı eritken maddeden oluşur. Bununla birlikte, stoneware çamurları, porselen çamurları, paper clay, raku çamuru gibi çamur tipleri de vardır.

• Bu sanatı herkes yapabilir mi?

Seramik aslında evde yapılabilecek bir sanat değil. Öncelikle çamurla uğraşıyorsunuz, bunun bir pisliği oluyor. Yıkanabilir silinebilir rahat mekanlara ihtiyaç var. Yapılan bu işlerin hem bisküvi hem de sır fırınına girmesi gerekiyor. Tavsiyem seramikle ilgilenmek isteyenlerin bir atölyeye gidip çalışmaları yönünde. Atölyede teknik de öğrenebilirler. Doğrusu teknik öğrendikten sonra kendilerini geliştirebilirler. Bu da kişinin yeteneğine ve çalışma isteğine bağlı.

• Kişiye özel tasarım yapıyor musunuz?

Evet, kişiye özel tasarımlar yapıyorum. Bana nerede nasıl bir şey kullanmak istediklerini söylediklerinde projeye uygun tasarımlar yapıp, bunları daha sonra müşterimle paylaşıyorum. İlave etmemi istedikleri bir şey olursa ilave yapıyorum. Ev aksesuarları, mutfak gereçleri ve duvar panoları yapıyorum. Genellikle düşündüklerinden daha güzel bulduklarını söylüyorlar. Bu da benim işime daha da sarılmamı sağlıyor. Onlarla aramızda dostluklar oluşuyor ve biliyorum ki eserim onlarda, belki binalarının duvarlarında, belki bahçelerinde, belki mutfaklarında yıllarca kalacak, zevkle kullanacaklar. Bununla birlikte artık her konuda bir doğaya, saflığa dönüş var. Bu güzellikleri yeniden keşfediyoruz. Herkes tekdüze birbirinin aynısı şeylerden sıkıldı.

'İNSANLAR FARKLILIK ARIYOR'

• Eserlerinize ilgi hangi boyutta?

Sanatseverler değişik şeyler arıyorlar. Farklı bir şey bulduklarında ilgileniyorlar. Doğrusu bu tarz çalışmalar hem zevkli çalışılıyor hem de satışı kolay oluyor. Tasarımlarımın belli bir boyutu yok. Sadece çok minik ve basit işler çıkarmamaya çalışıyorum.

'ÇALIŞMALARIMIZI ERTELEDİK'

• Pandemi süreci sektörünüzü nasıl etkiledi?

Malesef pandemi sürecinin başından beri atölye çalışmalarına ara verdik. Uzunca bir süre kapalı kaldık. Yeni yeni eski öğrencilerle bire bir dersler yapmaya başladık. Atölyemin büyük bir bahçesi var. Dışarıda çalışma yapmaya uygun. Ama gurup çalışmaları için sanırım daha da beklememiz gerekecek. Bütün atölyeler aynı durumda. Kısıtlı sayıda öğrenciyle risk almadan çalışma düzenleyip, internet aracılığı ile ürün satışı yapıyorlar.

• Geleceğe dönük hedefiniz nedir?

Tabi ki dünya çapında bir sanatçı olmak. Bunun elbette ki aşamaları ve belli kriterleri var. Ben bu kriteleri karşılıyor muyum bilmiyorum ama o yolda ilerlediğimi aldığım tepkilerden yola çıkarak düşünüyorum.

Editör: Haber Merkezi