Gitar, keman, buzuki, bağlama, cura, ud, cümbüş, armonika gibi birçok enstrümanı çalan ve aynı zamanda doğaçlama tiyatro yapan Evren Gülseven, doğaçlama tiyatro ile ilgili yurt içi ve yurt dışında birçok eğitim almış. 14 yaşımda karşı konulamaz bir tutkuyla gitar çalmak istediğimi fark ettiğini İlk gitarını edindikten sonra da evde kendi kendine çalışmaya başlayarak gitar çalmayı öğrendiğini belirten Gülseven, 'Telli çalgıların icra prensipleri birbirine yakın olduğundan ilgimi çeken ve erişebildiğim her telli çalgıyı ufak ufak kurcalamaya başladım. İlk aşkım ve ana sazım gitar tabi, geriye kalan tüm çalgıları kulağıma hoş gelen sesler çıkartma seviyesinde çalıyorum. Üniversite yıllarında okulun tiyatro topluluğuna katıldım. Böylelikle sahne hayatıma yeni bir alan ve anlam daha eklendi.' dedi. Müzisyen ve Tiyatro oyuncusu Evren Gülseven'le müzik ve tiyatro ile olan hikayesini konuştuk.

• Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

1981 Çanakkale doğumluyum. Anne ve babamın görevlerinden dolayı farklı illerde büyüdüm ve okudum. Her ikisi de emekli devlet memuru. Onlar da müzik sayesinde tanışmışlar. O yıllarda babam bir Türk müziği korosunda keman çalıyor, annem de şarkı söylüyormuş. Bu şekilde birbirlerini fark ederek tanışıp evlenmişler. Aile de hemen hemen herkes müzikle ilgili. Enstrüman çalmayan akrabalarımız da iyi müzikal kulaklara sahipler ve güzel şarkı söylerler. 8 yaşımdayken Bartın'da, Bartın Musiki Cemiyeti Çocuk Korosu'nda ilk kez okul dışı müzik eğitimi almaya başladım. Babam keman ve ud çalan bir Türk müziği aşığı olduğundan abimle beni bu koroya yönlendirdi.10 yaşımdayken Ankara'ya taşındık. 14 yaşımda karşı konulamaz bir tutkuyla gitar çalmak istediğimi fark ettim. İlk gitarımı edindikten sonra evde kendi kendime çalışmaya başlayarak gitar çalmayı öğrendim. Bir süre sonra çeşitli mekanlarda canlı müzik yaparak sahne almaya başladım. Liseyi bitirdiğimde artık müzik okumak istediğimi biliyordum.

'ERİŞEBİLDİĞİM HER TELLİ ÇALGIYI KURCALADIM'

• Müzik öğretmenliğinin yanı sıra aynı zamanda gitar ve keman dersleri de veriyorsunuz. Gitar, keman, buzuki, bağlama, cura, ud, cümbüş, armonika gibi birçok enstrümanı çalmayı nasıl öğrendiniz?

Müzikle nasıl keşişti yollarınız? Çocukluğumdan beri ailemin ilgi ve sevgisinden dolayı hep müziğin içindeydim.1998 yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü'nü kazandım. Bir yandan sahne hayatım devam ederken aynı yıl gitar dersleri de vermeye başladım. Okulda ana çalgım kemandı. Piyano zaten tüm müzik okullarında her öğrenci için standart. Yan çalgım da bağlamaydı. Telli çalgıların icra prensipleri birbirine yakın olduğundan ilgimi çeken ve erişebildiğim her telli çalgıyı ufak ufak kurcalamaya başladım. İlk aşkım ve ana sazım gitar tabi, geriye kalan bahsettiğiniz tüm çalgıları kulağıma hoş gelen sesler çıkartma seviyesinde çalıyorum. Üniversite yıllarında okulun tiyatro topluluğuna katıldım. Böylelikle sahne hayatıma yeni bir alan ve anlam daha eklendi. Yaklaşık 22 yıldır eğitimcilik yapıyorum. 2.5 – 60 yaş arası sayısız öğrencime çok çeşitli dersler verdim. Son 7 yıl dışında herhangi bir kuruma bağlı biçimde çalışmadım. Şu an eğitimcilik hayatımı da bağımsız olarak sürdürüyorum.

'13 YILDIR BİRLİKTE DOĞAÇLIYORUZ'

• Burak Tamdoğan ile nasıl bir araya geldiniz? Kuka nasıl oluştu? İkinizin de ortak noktası Ankara galiba. Ne zamandır yan yanasınız?

Ankara çokça ortak noktamızdan bir tanesi diyebilirim. Üniversite yıllarında tiyatro yaparken tanıştığım arkadaşlarım 2006 yılında İstanbul'da yaşarken beni yeni bir oluşum için davet etmişlerdi. Burak'la da bu oluşum vesilesiyle tanıştık ve o sırada hep beraber İstanbulimpro'yu kurduk. 2007 yılında da gösterilerimize başladık. İstanbulimpro doğaçlama müzikal kabare yapan ve halen de çok güzel işlere imza atan bir topluluk. Birlikte 13 yıl boyunca doğaçlama yaptık. Geçtiğimiz yaz ayında Burak ve ben İstanbulimpro'dan ayrıldık ve bir süre sonra da yola birlikte devam etmeye karar verdik. Kısacası 13 yıldır birlikte doğaçlıyoruz.

'ANKARA BENİM İÇİN YUVA'

• Ankara sizin için ne ifade ediyor?

Ankara benim için ev, yuva demek. Huzur bulduğum şehir. Sanırım ilk gençliğim orada geçtiği için böyle hissediyorum.10 yaşımdayken Ankara'ya taşındık. Bahçelievler Ortaokulu'nun ardından Cumhuriyet Lisesi'nden mezun oldum.17 yaşımda da ayrıldım. Birçok arkadaşım ve akrabalarım Ankara'da yaşıyor. Ben de her yıl bir iki haftamı Ankara'da geçirmeye çalışıyorum. İstanbul'da yaşayıp da Ankara'yı beğenmeyenlerden değilim. Seviyor ve özlüyorum.

Editör: Haber Merkezi