• Sizi tanıyabilir miyiz?

1963 yılında Çorum'da doğdum. 19 Mayıs Üniversitesi İşletme-Muhasebe bölümünden mezun oldum.1984 yılında TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Halk Dansları Topluluğu'nda göreve başladım ve halen sanatçı olarak toplulukta çalışmaya devam ediyorum. Çalışma yaşamım sürerken Anadolu Üniversitesi İktisat fakültesini bitirdim.

• Tasarımcılık yolculuğu nasıl başladı?

Devlet Halk Dansları Topluluğu'ndaki görevimiz gereği ülkemizin birçok köşesini ve dünyadaki birçok ülkeyi ziyaret etma şansı bulduk. Çeşitli ülkelerin kültürlerini tanırken, kendi geleneksel kültürümüzü de çok detaylı ve çok yönlü öğrenmeye başladım. Anadolu coğrafyasının zengin medeniyet birikimi ve kadim kültürel yapısı beni çok etkiledi. Anadolu geleneksel halk süslemeleri çok ilgimi çekti, bu alanda detaylı araştırmalar ve çalışmalar yapmaya başladım. İlk tasarım çalışmalarım Anadolu'nun her köşesinde hem süs eşyaları hem de geleneksel yaşamın ve inançların simgesi haline gelmiş objeleri çağdaş bir yorumla uyarlamak oldu. Örneğin; üzerlikler, nazarlıklar, kapı, beşik, at ve at arabası süsleri gibi tasarımlarla yeni bir bakış ve yorum yarattım. 90'lı yılların sonlarına doğru kullandığım objeleri değiştirmeye başladım. Örneğin; kökboyalı kaba keçeler, taş boncuklar, köseleler yerine dokümanlar ve pişmiş çamur kaplar doğdu, bir evrilme oldu. Bu değişim süreci de tamamlandıktan sonra deniz dibinde tesadüfen tanıştığım batık ağaçlarla tasarı sürecine geçiş yaptım. Böylece yarat ve tasarı süreci daha soyut bir yorum kazandı.

• Açtığınız sergilerden bahseder misiniz?

2012 yılında Ankara Devlet Resim Heykel Müzesinde 'Nazar Değmesin' adıyla ilk kişisel sergimi açtım. İkinci sergi Bodrum Gümüşlük Belediyesi Sanat Galerisinde 'Nazar Değmesin Gümüşlük' adıyla aynı yıl açıldı. 2014 yılında Kentpark AVM'de 'Üç Mum Yaktık' adlı sadece batık ağaç tasarımlardan oluşan üçüncü sergiyi açtım. Aynı yıl Bodrum Kalesi Su Altı Müzesi Haluk Elbette Sanat Galerisinde 'Üç Mum Yaktık Bodrum'da' dördüncü dergimi düzenledim. Son olarak Ankara Sanat Festivali kapsamında 2019 yılında Aramda AVM'de beşinci kişisel sergimi açtım.

'MARKAMIZI TASDİK ETTİK'

• İliya Fikir Sanat Tasarım'ın kuruluş sürecini anlatır mısınız?

İliya Fikir Sanat Tasarım, uzun bir yolculuğun ve oldukça fazla birikimlerini sonucunda doğdu. Sanat ve tasarım uğraşı çok zahmetli bir alan. Özel bir yaratı yeteneği, özveri ve ciddi birikim isteyen meşakkatli bir uğraş. Ne yazık ki bu kadar büyük çaba sonrasında ortaya çıkardığınız eseriniz, emeğiniz hiçe sayılarak kopyalanıyor. Biraz olsun haklarımızı koruyabilmek, eserlerimizi ve markamızı kurumsal olarak tanıtabilmek için İliya markasının tescilini Türk Patent ve Marka Kurumu'ndan aldım. Geçmişten beri olumlu izlenimlere sahip eserlerim 'İliya Fikir Sanat Tasarım' markasıyla daha da bilinir oldu.

'DOĞAL FORMLARINI BOZMUYORUM'

• Bir ağaç parçasının sanat eserine dönüşme sürecini anlatır mısınız?

Ağaçların denize sürüklenmesiyle başlayan yok oluş hikayesi, benim onları deniz dibinden çıkarmamla yeni bir yaşama ve belki de sonsuzluk sürecinin başlamasına sebep oluyor. Karada başlayan bir yaşam denizde son bulacakken, beğeni alan bir eserin hayat serüveni başlıyor. İlginç bir tesadüf sonucunda denizin dibinden çıkardığım batık ağaçlarla tanışmam tasarım çalışmalarıma başka bir boyut kazandırdı. Batık ağaçları denizden çıkardığımda doğanın başlattığı bir yaşam savaşının, bir dönüşümün tam ortasına denk geliyor. Deniz kendi bünyesine yabancı bir malzemeyi yok etmeye çalışırken bir değişim ve dönüşüm süreci başlıyor. Ağaç, deniz suyunun ve organizmaların yardımıyla değiştiriliyor, dokusu karadaki görünümünü kaybedip adeta fosilleşiyor. Yüzeyindeki ve iç yapısındaki her kıvrım, her nokta farklı bir enstantane ve farklı görünüme dönüşüyor. Sizin hayal dünyanıza hitap etmeye başlıyor. Ağaçların denizden çıkışından sonra doğal ortamında yaklaşık iki aylık kuruma süreci başlıyor ve devamında temizlik, tasarım ve imalat aşaması başlıyor. Ben ağaçların doğal formlarını bozmadan, ekleme yapmadan eserlerimi tasarlıyorum. Yapılarına göre bazı tasarım aksesuarlar ve ankrajlar kullanıyorum.

• Tasarımlarınıza ilgi hangi boyutta?

Kullandığım malzemelerin doğal olması ve formlarının bozulmadan kullanılması çok ilgi çekici oluyor. Bu zamana kadar ülkemizin birçok köşesine ve dünyanın çok değişik ülkelerine eserlerim ulaştı. Tüm geri dönüşler de çok olumlu. Bu süreci son 6 yıldır Marmaris Bozburun'daki sanat sokağındaki çalışmalarımızla süsledik. Hala da bu çalışmaları devam ettiriyoruz. Ankara Çayyolu'ndaki atölyemiz üzerinden ise bize ulaşan çok sayıda sevenimiz var. Her geçen yıl ilginin daha da arttığını görüyoruz.

• Herkes bu tasarımları yapabilir mi?

Daha önce da anlattığım gibi tasarım bir yarat işi ve sağlam bir alt yapı gerektiriyor. Hiç görmediğiniz, herhangi bir yerde benzeri olmayan bir eseri ortaya çıkarıyorsunuz. Bu herkesin yapabileceği bir şey değildir. Taklit etmek, kopyalamak son derece kolaydır ve fikir çalmaktır. Tasarımın en zor tarafı eşlerinizi hayal etmek sonra da hayatınızı gerçekleştirmektir. Bu nedenle İliya Fikir Sanat Tasarım olarak bir sloganımız var: Hayal edemediklerinizi biz üretiyoruz.

'DEKORATİF ÜRÜNLERE İLGİ FAZLA'

• Kişiye özel tasarımlar yapıyor musunuz?

Kişiye özel tasarım çalışmaları daha çok mekan bağlamında olabiliyor. Bana gelen istekler doğrultusunda elimdeki malzemenin özgün yapısını bozmadan ve ruhuna aykırı düşmeden tasarımlar yapıyorum. Eserlerin kullanılacağı mekanların özellikleri de çok önemli. Şimdiye kadar yaptığım küçük ya da büyük tüm tasarımlar herkes tarafından çok beğenildi ve ilgiyle karşılandı. Obje özellikli ve dekoratif tasarımlar ilgi açısından biraz daha ağırlık kazanıyor.

'ASIL SANATÇI DOĞANIN KENDİSİDİR'

• Size göre fabrikasyon üretimleri el yapımı ürünlerden ayıran temel özellikler neler?

İnsanlar doğayı değiştirmek için ne kadar çabalasalar da aslında kendilerinin doğanın çok küçük parçası olduklarını unutmamalılar. Endüstriyel gelişmeler doğanın yapısını değiştirmeye ya da onu yok etmeye yönelik olmamalı. Doğayla uyumlu olmalı. El yapımı ürünler her zaman daha çekicidir. Çünkü; emek, duygu ve yaşanmışlıkları yansıtır. O ürünü ya da eseri üreten insanın bir parçasıdır. Teknoloji akılla ve doğayla uyumlu kullanıldığında yaşamı kolaylaştırır. Ancak bunun karşıtı eylemler zaman doğa tarafından cezalandırılır. Doğa aslında müthiş bir sanatçıdır, yeter ki onu okumayı ve ona saygı duymayı bilelim. Yaşamda dönüşüm kaçınılmazdır. İnsanoğlu da sonunda doğa ile barışık ve yaşatmak için emek verdiği bir hayat tarzını benimseyecektir. El emeği ve doğal malzemeli üretimler özgün çalışmalardır. Bu ürünlerin ilgi uyandırması ve giderek bu ilginin artması da aynı zamanda bir göstergedir.

• Salgın sürecinde aldığınız önlemler neler?

Öncelikle herkesin koşulsuz uyması gereken hijyen ve mesafe kurallarına sıkı bir şekilde dikkat ediyoruz. Bizimle irtibata geçen herkesi de bu kurallara uymaya davet ediyoruz. İnsanlarla iletişimi biraz daha mesafeli sürdürüyoruz. Üretim sürecini ben tek başıma yürüttüğüm için bu anlamda sıkıntı yaşamıyorum. Ancak birçok tasarımcı satışlar konusunda olumsuz etkilendi. Çok dikkatli ve özenli olunması gereken bir süreç yaşıyoruz. Hiçbir şey göz ardı edilmemeli ve hafife alınmamalı.

'SANATA EVET…'

• Geleceğe dönük hedeflerinizi anlatır mısınız?

Sanat yaşayan bir olgudur. Yaşam devam ettiği sürece sanat da varlığını sürdürecektir. Gelişime ve dönüşüme açık olan bu olgu; topluma, fikirlere ve insanlara öncülük edecektir. İliya Fikir Sanat Tasarım da bu misyonla yaşamını sürdürecek. Bazen öncülük edecek, bazen itici güç olacak ama hep gelişecek ve farklı bir bakış açısı yaratacak. Şimdiye dek aldığımız izlenimler; 'Bize doğaya ve ağaçlara farklı bir açıdan bakmayı gösterdiniz' söylemiyle geldi. İlkesel ve vizyon olarak bu düşünceyi daha da ileri götürmeyi istiyoruz. Yaşama küçük dokunuşlar bazen büyük değişimlere başlangıç olabilir. Mustafa Kemal Atatürk ne kadar güzel söylemiş: Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir. Sanata evet...

Editör: Haber Merkezi