KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Devrim Kahraman, krize ilişkin tutumlarını ifade etmek üzere; önceki gün Ankara Ulus Heykeli önünde gerçekleştirmek istedikleri basın açıklamasının iktidar tarafından hukuksuz bir şekilde engellendiğini belirterek, 'Söz konusu açıklamayı bugün (dün) yapıyoruz.' dedi.

Eğitim Sen 2 No'lu Şube'de yapılan toplantıda platform bileşenleri adına konuşan KESK Ankara Şubeler Platformu adına konuşan Devrim Kahraman, 'Kriz; AKP'nin 16 yıldır uyguladığı katıksız neoliberal politikaların kaçınılmaz olarak geldiği noktadır. Bu kriz küresel vahşi kapitalist sistemin bunalımı ve ülkede ki siyasal rejim krizinin bileşkesi olarak karşımıza çıkmıştır.' dedi.

24 Haziran seçimleri sonrasında yeni rejimin belirsizlikler ortaya çıkardığına dikkat çeken Kahraman, şunları söyledi:

'24 ay süren OHAL hukuksuzluğunun kalıcılaşması, kamu kurum ve hizmetlerinde liyakat ve kanunilik ilkesinin terk edilmesi, hukuk devleti ilkesinin yaygın bir şekilde ihlal edilmesi, üretim ve tüketimde dışa bağımlılık ve iktidarın bu ekonomik krizi yönetebilmek için artan otoriterleşme tutumu krizin daha da çok derinleşmesine yol açmaktadır. 16 yıldır ülkeyi yöneten AKP temsilcileri 'ekonomik savaş içerisindeyiz' propagandasıyla krizin nedenlerini çarpıtarak sorumluluklarını gizlemeye çalışmaktadırlar.'

Kahraman, 'Uzun süredir pazarlar yangın yerine dönüşmüştü. Dolar bu kadar yükselmeden önce de temel gıda maddelerinin fiyatları cep yakıyordu. Yılbaşından bugüne kamu emekçilerinin kayıpları dolar bazında yüzde 18, Euro bazında yüzde 11, emeklilerin dolar bazında yüzde 37 euro bazında yüzde 32 oranındadır. En büyük kayıp ise asgari ücretlilerde yaşanmaktadır. Temmuz ayında ortaya çıkan 'enflasyon açığı' nedeni ile asgari ücretlilerin kayıpları dolar bazında yüzde 42 euro bazında ise yüzde 37 dir. Öte yandan bu ülkenin sermayedarları rantiyecileri ve 16 yıllık AKP iktidarı sayesinde semiren – semizlenen kesimleri ise her geçen gün daha da zenginleşmekteler. Kısacası bu kriz yoksulu daha yoksul zengini daha zengin hale getirmektedir. 16 yıldır kendi gemilerinde 'gemiciklerinde' sefa sürenlerin şimdi aynı gemideyiz söylemlerinin nedenlerini biliyoruz. Krizin faturasını emekçilere dar gelirliye çıkartmak amacı ile yapılan bu retoriğe emekçilerin karnı toktur.' değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin borçlarına vurgu yapan Kahraman sözlerini şöyle sürdürdü:

'460 milyar dolara yükselen 'dövize endeksli borçlanma' , yüzde 60 oranında sapma gösteren enflasyon hedefi, yüzde 20 nin üzerine yerleşen faiz ve enflasyon göstergeleri, iki haneli işsizlik oranının yeniden artış eğilimine girmesi, ekonomide yaşanan yapısal krizin göstergeleridir. Krize karşın iktidarın açıkladığı '100 Günlük İcraat Metni' ve 'Yeni Ekonomi Modeli (YEM)' çözümden uzaktır. Bu modelde bol laf bol şema dışında hiçbir yenilik yoktur. 'Yeni Ekonomi Modeli' nin en büyük çelişkisi ve aldatmacası da katılımcı bir model olarak gösterilmesidir. Zira günlerdir sermaye ile toplantı üzerine toplantı yapılmasına rağmen bir kez olsun emekçilere bir tek soru sorulmamıştır, görüşleri alınmamıştır. Bu model yüzde 1 in modelidir, içinde yüzde 99 yoktur.'

DIŞA BAĞIMLI EKONOMİ

Türkiye ekonomisinin uzun yıllardan beri dışa bağımlı olduğunu ifade eden Kahraman, 'Üretim yerine dış kaynaklara dayalı ekonomimiz sıcak para akışının kesildiği her durumda büyük krizlerle karşı karşıya gelecektir. Yaşadığımız her kriz halkımızın ve ülkemizin birikimlerinin yok olmasıyla sonuçlanmaktadır. İktidarları dönemi boyunca merkez kapitalist ülkelerdeki parasal genişleme politikalarının yarattığı düşük kur ve düşük faiz olanaklarını sanayileşme, teknolojik gelişme ve üretimin artırılması yerine verimsiz inşaat projelerine aktaran AKP nin yanlış ekonomik politikaları ülkeyi krize sürüklemiştir. Yapılması gereken şey rant ekonomisi yerine üretim ekonomisini tesis etmektir. Krizden çıkış emperyalist güçlerin uluslar arası tekellerin çok uluslu şirketlerin isteklerine boyun eğmekte değil halkın genel çıkarını gözeten emekten yana kamucu bir anlayışı hayata geçirmekle mümkündür. Aksi halde tükettiğini üretemeyen toplumlar zamanla kendilerini de tüketeceklerdir.' diye konuştu.

Kahraman, KESK olarak taleplerini şöyle sıraladı:

- İç ve dış politikada savaş söylem/pratiği terk edilmeli ve barış politikası savunulmalıdır. Barışın refah ve huzur getirdiği savaşın yıkım ve yoksulluk getirdiği unutulmamalıdır. Türkiye'nin refahı barıştadır.

- Kamu kurumlarında evrensel hukuk hükümleri Anayasa ve yasalarla koruma altında olan haklara yönelik saldırılar derhal durdurulmalıdır. Kamu hizmetlerinde atama ve terfilerde disiplin hükümlerinin uygulanmasında olağan hukuka geri dönülmelidir. OHAL rejimi ihraçları, kayyumları, medya gaspları v.b. tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmalıdır. Yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkesi yeniden tesis edilmelidir.

- Kamu kurum ve kuruluşlarında liyakatsiz, yandaş ve israfa yol açan yönetim anlayışı derhal terk edilmeli ve kanun dışı harcamalar idarecilere rücu edilmeli, mali denetim ve disiplin sağlanmalı.

- Varlık fonu, kredi garanti fonu, savunma sanayi fonu gibi kamuoyunun denetiminden 'kaçırılmış' uygulamalar sonlandırılmalı ve kamuoyu denetimine açılarak kamusal hizmet ve üretim amacıyla kullanılmalıdır. Devletin bazı kurumlarına yönelik devasa bütçe, örtülü ödenek ve kanun dışı mali kaynak kullanımı denetime açılmalıdır.

- İşsizlik sigortası fonu sadece işsizlere verilmelidir. İşsizliğin artışı engellenmelidir. Rantçı sermayeyi destekleyen yatırım ve istihdamı artırmayan teşvik sistemi lav edilmeli, istihdam ve üretim artışı sağlayacak adımlar atılmalıdır.

- OHAL sürecinde grevleri yasaklayan hükümet bugün de işten çıkarmaları yasaklamalıdır. Döviz kuru etkisi nedeni ile akaryakıta gelen zamların ÖTV üzerinden karşılanması işleminin benzeri sağlık giderlerine de uygulanmalıdır. Vergi sistemindeki adaletsiz bölüşüme son verilmeli dolaylı vergilerin payı azaltılmalıdır. Rant, faiz ve sermaye gelirleri vergilendirilmelidir.

'AYNI GEMİDEYİZ' SÖYLEMİ

KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik 'Türkiye'de neden erken seçim kararı aldı daha iyi anlaşılıyor. Ekonomik durum krize evrilmeden erken seçim getirildi. Bugün de görmekteyiz ki yaşanan krizin nedeni sadece bir rahibin bırakılmaması değil.' dedi.

Bozgeyik, 'Krizle birlikte 'aynı gemideyiz' söylemlerini duyuyoruz. Ancak biz hiçbir zaman onlarla aynı gemide olmadık ve olmayacağız. Bu şekilde aslında yine bir kutuplaşma ve ötekileştirme yaratılmaya çalışılıyor.' diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi