• Kaç yaşında evlendirildiniz?

14 yaşında anne ve babamın zoruyla evlendirildim. 23 yıl evli kaldım. 5 yıl önce ayrıldım.

• Eşinizle nasıl tanıştınız veya tanıştırıldınız?

Bir gün işten çıktım eve gittim, her zaman ki çamurlar içerisindeyim. Annem çabuk hazırlan bu akşam seni istemeye gelecekler dedi. Ne olduğunu bile anlamadan kahve yaparken buldum kendimi. Daha beni kimin istediğinden bile haberim yoktu. Kahveleri içeri götürdüm ama bu işlerin nasıl olacağını bilmediğim için tepsiyi eğilip uzatmak aklıma bile gelmedi. Salonda iki tane genç var hangisi diye bakınıyorum o sırada herkes ayağa kalkıp öyle alıyor tepsiden fincanını. Kahveler bitti, karşıda oturan geldi küpeleri taktı olay bitti. Bana kimse istiyor musun diye sormadığı gibi delikanlılardan hangisinin beni istediğini bile anlayamadım. İçeri geçtik, bir yengemiz vardı, ona dedim ki kapı aralığından göster hangisiyle evleneceğim ben. Yengem gösterdi ama ben hiçbir şey hissetmedim. Çirkin birisi değildi ama ben çocuktum daha bu evlilik işinden bir şey anlamıyordum. Çok ciddiye de almıyordum açıkçası, kaçarım, giderim bir şekilde evdekiler vazgeçer diye düşünüyordum. Bizim için 5 ay tanışıp kaynaşma süresi belirlediler. Sonra düğün oldu.

• Eşiniz nasıl biriydi?

Evlendikten sonra sırtımdaki dayak izlerini görünce sordu ne olduğunu. Babam beni çok dövdü dedim. Onun babası da annesini dövermiş. O gece bana söz verdi ben sana hiç vurmayacağım dedi. Gerçekten evliliğimiz süresince aramızda böyle bir şey yaşanmadı. Evliliğimiz ilk üç ay çok iyi gitti. Akşamları eve gelirken bana çikolata getirirdi. Eşim iyi niyetli bir insandı. Ara sıra iltifatlar yapardı, seni süs diye vitrine koymak lazım, bebek kadar güzelsin derdi. Ama bir türlü ona alışamadım. Erkek ve kadın olmak başka bir şeydi. Ben o zamanlar çocuk aklımla evliliğe bir umut kapısı olarak bakıyordum. Almanya'da yaşadığım, şiddet ve baskılardan sonra evlilikte başka bir şey yaşayacağımı, her şeyin güzel olacağını, benim için başka bir dünya olacağını sanıyordum. Hiçbir şey umut ettiğim gibi değildi. Annem zamanla kocana alışırsın demişti ama olmuyordu. Bir türlü içim ona ısınmıyordu. O da çaba gösteriyordu bana yemekler yapıyordu ama olmuyordu. Ben kendime bir baba, bir abi gibi birisini istiyordum galiba.

• Kendi eviniz oldu mu, yoksa ailesiyle birlikte mi yaşıyordunuz?

Pendik'te bir gecekondunun bir tarafında onlar bir tarafında biz oturduk ilk başta. Bahçe içinde bir gecekonduydu. Eşimin ailesinin evine yerleşince daha önce görmediğim koşullarda yaşadıklarını gördüm. Bizim evimizde çeşmeden su akıyordu ama onların evinde bahçedeki kuyudan su taşıyorlardı. Yemek yapacağım zaman kayınvalidem git bahçeye ne bulursan onu pişir diyordu. Daha önce sebze bahçesi nedir hiç görmemişim. Almanya'da yetişmiş bir çocuğum. Maddi durumumuz her zaman iyiydi evimizde hiç yokluk çekmedik. Yaşadığımız yerde komşular gelip gidiyor, bahçede oturup çaylar içiliyor sohbetler ediliyor ama ben çok sıkılıyordum. Tepeören köyünde oturuyorduk. Eşime işe gittiğinde çok sıkıldığımı söylüyordum. O da akşam eve gelince beni sokağa çıkarıyordu dolaşıyorduk. Almanya da büyümüş birisi olarak bir türlü alışamadım oradaki hayata. İlk aylarda her şey çok iyiyken daha sonra rüya bozulmaya başladı. Kayınvalidem beni azarlamaya başladı, yıkadığım çamaşırları beğenmiyor, yaptığım yemeklere kızıyordu. Daha önce hiç yapmadığım işlerdi bunlar, bir türlü beceremiyordum. Evde telefon vardı sık sık annemi arıyorum konuşuyorum diye kızıyorlardı. O zaman telefon pahalı bir şeydi. Ben annemden göremediğim sevgiyi ve ilgiyi kayınvalidemden görmeyi umut ediyordum. Ama belki onun sabrı yoktu bana her şeyi baştan öğretmeye. Komşular dedikodu yapmaya başlamıştı; gelinin beceriksiz, bahçe işlerinden yemek yapmaktan, temizlikten anlamıyor diye.

KIRILMA NOKTASI

• Kırılma noktanız yeter dediğiniz nokta neresi oldu?

Eşimle uzun yıllar problemli bir hayat yaşadık. Maddi nedenlerden dolayı boşandık ama ilişkimiz bittiğinden değil. 10 yıl boyunca bu şekilde nikahsız yaşadık. Bu arada bir kaç kez valizimi toplayıp evden ayrıldım ama olmadı hep geri döndüm. Sığınacak bir yer bulmak, yeni bir hayat kurmak çok kolay değildi. Hep geldiğim nokta insanın bir ailesi, dayanacağı bir direği olması gerektiği noktasıydı. Eşim düzgün bir aile babası olmasa da evimizin direğiydi. Toplamda 23 yılımız birlikte geçti. Nikahsız yaşarken fark ettim bazı şeyleri. Eşim taksicilik yapıyordu. Eve bazen para getiriyor çoğu zaman getirmiyordu. Ben yokmuşum gibi davranıyordu. Aramızda sevgi bağı kalmamıştı. Artık bende ona karşı sevgi beslemiyordum. Ara sıra temizliğe gidiyor biraz para kazanıyordum. O sıralarda bir yakınımız fabrikada iş buldu bana. Artık her sabah erken kalkıyor, üzerime doğru düzgün kıyafetler giyip, saçlarımı tarayıp çıkıyordum evden. İnsanlar beni görünce 'günaydın' diyor, halimi hatırımı soruyordu. Bunlar benim için çok büyük adımlardı. Fazla kilolarımı vermiş bambaşka bir insan olmaya başlamıştım. Birisi 'bugün çok güzelsin' deyince yüzüm kızarırdı. Çünkü hayatımda ilk kez birisi bana güzelsin diyordu. Ben o zaman insan olduğumu, kadın olduğumu fark ettim. Eşim yıllarca fiziksel özelliklerim yüzünden hakaret etti. Kilolu olduğumu, çirkin bir kadın olduğumu söylerdi. Beni depresyona iten nedenlerden birinin de eşim olduğunu o zaman fark ettim. Çalışmaya başlamak benim için yalnızca para kazanmak değildi, insan içine girmeye başla- mıştım. Dünyaya yeni gelmiş gibiydim. Bir gün eşimin bir ka- dınla telefon konuşmasına şahit oldum. Aslında yıllardır hayatında bir sürü kadın olduğunu biliyordum. O an kafamda bitirdim her şeyi. Yıllardır beni başkalarıyla aldatan, çoktan boşanmış olduğum bu adama niye katlanıyordum? Ben de para kazanıp aynı hayatı sürdürmeye devam edebilirdim. İnsanlar beni de sevebilir. Benimde bir hayatım olabilir.

• Yaşadıklarınızı bizler hissedemeyiz belki ama anlamaya anlatmaya çalışmak için evlendikten sonra yaşadığınız zorluklar sıkıntıları anlatır mısınız?

Bizim hayatımız başlı başına zorluklarla doluydu. Evlilik hayatına uyum sağlamaya çalışırken önce babamı, sonra annemi ve kız kardeşimi kaybettim. Küçük kardeşim bizimle kaldı. Benimde ilk çocuğum yeni doğmuştu. Üzerime yığılan sorumluluklar çok fazlaydı. İkizlerimi doğurduktan sonra bir tanesini kaybettik. Çocuklarıma bakmakta çok zorlandık. İkinci çocuğum çok büyük hastalıklar atlattı. Eşim hiç yardımcı olmuyordu. Maddi zorluklar bir yandan, hepsiyle baş etmem çok zordu.

YAŞAMINI DEĞİŞTİREBİLEN BİR KADIN...

• Kadınların bu coğrafyanın bazı kesimlerinde neler yaşadıklarını biliyoruz bu noktada siz de payınıza düşeni yaşamışsınız ama siz yaşamını değiştiren kadınlardansınız bunu neye borçlusunuz?

Küçük oğlum üç-dört yaşındayken parkta birilerinin verdiği çekirdekleri kabuklarıyla yemiş. O kabuklu çekirdekler çocuğun bağırsaklarına takılmış, çocuk bir gece mosmor oldu. Hemen hastaneye gittik. Acilen ameliyata aldılar. Bağırsakları yırtılmış. Doktor bağırsağını dışarıya verip bir torba taktı. Bir süre böyle yaşayacak dedi. Ben mahvoldum hep kendimi suçladım. Sonrasında defalarca ameliyat olmak zorunda kaldı. Sağlık sigortamız yoktu paramız yoktu. Bir sürü uğraş sonunda yeşil kart çıkartmayı başardım. Tedavi süreci kolay değildi. Uzun zaman hastanelerde uğraştım. O sırada üvey erkek kardeşlerimden biri aradı; kardeşim biz senin için dua etmek istiyoruz, dedi. Kardeşim ve eşi Hristiyan'dı. Eşim de bu yüzden o kardeşimden pek hoşlanmazdı. Ben o güne kadar öyle çok travma yaşamıştım ki, Müslümanlık ve Hristiyanlık ile ilgili oturup düşünmüş değildim. Oğlum da bundan sonraki tüm hayatımızı etkileyecek çok önemli bir ameliyata girecekti. Zaten yardım için uzanacak hiçbir ele hayır diyecek durumda değilim. Tek arzum oğlumun iyileşmesiydi. Abimin eşi sık sık ziyaretimize geliyordu. Türkçe bilmiyor ama sürekli bizim için dua ettiğini söylüyordu. O kadar çaresizdim ki sürekli ağlıyordum. Ameliyat bitti, doktor gelip her şeyin çok iyi geçtiğini, oğlumun eski haline dönebileceğini söylediğinde inanamıyordum. Bir mucize olmuştu sanki. Hayatım bundan sonra çok değişti zaten. Bu bizim mucizemiz oldu.

• Bu sıkıntıları yaşayan ve artık özgür bir kadın olarak bu sıkıntıları yaşayan kadınlara neler önerirsiniz?

Kadınlar öncelikle kendilerine güvenmeli. Kendi ayakları üzerinde durabileceklerine inandıkları an tüm sorunlarını çözerler. İnsan içine çıkmaktan kaçmamalıyız. Susmamalıyız. Konuştuğumuzda anlattığımızda birileri bizi duyar. Birbirimizi duyar ve birbirimize yardımcı olursak her şeyin üstesinden gelebiliriz. Kadınlar sesini duyurmalı ben de hep sesimin duyulmasını istedim ve sizin aracılığınızla da sesimi duyuruyorum bunun için de mutluyum.

• Erken yaşta evlendirilen birisi olarak bu sorununun çözümü için en çok kime rol düşüyor?

En çok annelere ve sonra babalara. Çocuklarımızı mutlaka okutmamız gerek. Onların kendi ellerine ekmeklerini verdikten sonra onlar hayatlarına istediği gibi devam etmeli. Bunun için anneleri ve babaları da eğitmek okutmak lazım. Hep birlikte olursak yapabiliriz bence.

Editör: Haber Merkezi