Bu yıl yağışlar ancak Ocak ayının ortasını buldu gelen bu yağışlar yeterli mi? Su sorunlarına karşı alınması gereken önlemler nelerdir?

Geç de olsa yağışlar geldi bir nebze rahatladık ancak, bu yağışlar sorunun ortadan kalktığını göstermiyor. Bu suyu çok verimli kullanıp yaz aylarına daha fazla su ile girmeliyiz. Bu dönemleri gelecekte de yaşayabiliriz. Çünkü Türkiye zaten yarı kurak coğrafyada yer alan bir ülke. 2050'nin Türkiye'sine hazırlanmak için su sorunu ve su yönetimini şimdiden düşünmemiz lazım. İklimlerin dünyanın oluşumundan bu yana doğal süreçlerle değiştiği iddiasında olan birçok bilim insanı var. Son dönemde artan ekstrem meteorolojik olayların insan kaynaklı olduğunu ileri süren bilim insanları ise çoğunlukta. Onlar bu etkiler arttıkça sonuçları daha da ağır olacak diyor. Biz bu tartışmaları iklimbilimcilere ve meteoroloji uzmanlarına bırakıp ortaya çıkan tehlike ve risklerin azaltılması için su ve toprak yönetiminde hangi tedbirlerin alınması gerektiği ile ilgiliyiz. Sulama barajlarımızdaki suyun az olmasına karşı tedbirler sulama mevsimi gelmeden alınmalı. 2007-2008'de yaşanan tarımsal kuraklık nedeniyle tarım sektörü 5 milyar doları bulan bir zarara uğramıştı. O dönemde harekete geçen hükümet, kuraklıkla ilgili bir dizi çalışma başlatmış ve 2008-2012 yılları ile 2013-2017 yılları için iki ayrı 'Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Eylem Planı' hazırlamıştı. Ancak maalesef uygulamada somut adımlar atılamadı. Ulusal Kuraklık Yönetimi Strateji Belgesi ve Eylem Planı 2017-2023 ise üç sene önce yayınlandı. 17 Kasım 2020'de Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu 13 su havzasında daha, hazırlanan Havza Kuraklık Eylem planlarını onayladı. Ülke ve havza ölçeğinde genel planlar var ama havza ölçeğinde uygulama birimi yok. Bu nedenle il bazında planlara dönüştürülmesi gerekli. İl ölçeğinde de tam sonuç alınamıyor. Türkiye su ve toprak yönetiminde havza ölçekli yönetime geçişi tamamlayabilmiş değil. Bu nedenle tedbirleri uygulamakta da zorlanıyor. Ülkemizde tarımsal üretim yüzde 80 oranında yağışa bağlı, ekilebilir 24 milyon hektar arazinin 19 milyon hektarında kuru tarım, 5 milyon hektarında sulu tarım yapılıyor. Bu nedenle kurak dönem hem yağışa bağlı, hem de sulu tarım için tehlike ve risk oluşturuyor. Tarımsal üretimde suya ihtiyaç duyulan 3 dönem var. Bunlar tohumun toprağa atıldığı, bitkinin büyüyeceği ve ürün vereceği dönemler. Bu dönemlerde yeterli suyun olmaması tarımsal kuraklık olarak adlandırılıyor. Bu risklere karşı Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı çerçevesinde, illerde Tarımsal Kuraklık Değerlendirme Merkezleri oluşturulmalıdır. İl Tarım ve Orman Müdürlüklerinde 2020-2021 yılı tarımsal üretim ve kuraklık değerlendirmesi yapılmalı ve ilgili kesimler alınması gereken önlemler konusunda bilgilendirilmelidir.

'SİYASET SUYUN ÜSTÜNDEN ELİNİ ÇEKMELİDİR'

Su sorunu her daim aklımızda olması gereken bir konu… Su temini stratejisinin uygulanması ve su yönetimi planının yapılması için kimlerle işbirliği yapılması gerekir?

Yakın gelecekte daha küçük ölçeklerde dönüşümsel özellikli su altyapısı oluşturma ve yönetme anlayışı öne çıkacak. Bu gelişmeleri uygulayabilmek için, su yönetimi, hızlanan dijital dönüşüm sürecine hazırlık yapmalı. Öncelikle veri toplamaya başlayıp çok büyük bir veri bankası oluşturmalıyız. Su yönetiminin önümüzdeki dönemdeki paydaşları su tüketicilerinin yanı sıra, üniversiteler, araştırma merkezleri, sivil toplum kuruluşları olacak. Su kaynakları planlaması ve su hizmetleri yönetimi uzun zamandır artık sadece bir veya birkaç mühendislik alanının işi olmaktan çıktı. Disiplinler arası bir özellik taşımaya başladı. Bu nedenle kararların, mühendislerin yanı sıra, iklimbilimciler, meteorolojistler, hidrolojistler, ekonomistler, afet uzmanları, çevre uzmanları, sosyologlar hatta sınır aşan sular için uluslararası ilişkiler uzmanları ile birlikte alınması gerekiyor. Bu disiplinler arası yaklaşımın artık mühendislik eğitimi dahil diğer alanlardaki eğitim programlarında da yer alması lazım. Bu anlayışla su güvenliği, su ekonomisi, su kalitesi, su yönetimi alanında uzmanlar yetiştirilmeli. Gelişmeleri doğru analiz edebilmek ve doğru hedeflere yönelmek için disiplinler arası bir düşünce kültürü oluşturmamız şart. Su yönetimi konusunda DSİ Genel Müdürlüğü başta olmak üzere Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Çölleşme ve Erozyon Genel Müdürlüğü, Büyükşehirlerin Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlükleri, Orman Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı ve diğer birçok kurumun etkili bir koordinasyon içinde çalışması gerekli. Bu kurumlar yeni su yasası hazırlıkları kapsamında önceden oluşturulan Su Yönetimi Koordi- nasyon Kurumunda Havza Yönetimi Merkez Kurulunda ve Havza Yönetim Kurullarında bir araya geliyorlar ancak halen tam bir işbirliği ve koordinasyon içinde senkronize olabilmiş değiller. Yetki alanlarında bazı çakışmalar var. Bu koordinasyonun sağlanması için havza su yönetiminin uygulama birimlerinin oluşması ve Su Yasası taslağının yasalaşması gerekli. Türkiye sorunları halının altına süpürerek geçiştirme dönemini bırakmalıdır. Hep söylediğim bir şey var yine söylüyorum ki, siyaset suyun üstünden elini çekmelidir.

Peki ülkemizde su kaynakları verimli bir şekilde kullanılıyor mu?

Maalesef ki hayır. Zaten bundan açıkça 2019'da yayınlanan 2019-2023 Ulusal Su Planımızda da söz edilmiş. İlk defa hazırlanan bu plan su politikamızın, genel hatları ile ortaya konulması ve uygulanmasına rehber teşkil etmek amacıyla hazırlandı. Bu planda çok önemli tespitler var. Örneğin çeşitli kurumlarca ayrı ayrı üretilen su politikası ve yatırım programlarının mükerrer uygulamalara ve kaynak israfına neden olduğu belirtiliyor. Ayrıca planda 'Su yönetiminde yenilikçi politikalar benimsenmeli ve planlar katılımcılık (Meslek Odaları, görev almak isteyen STK'lar ve diğer ilgili paydaşlar) esasına göre hazırlanmalıdır' önerisi de var. Bu tespitler koordinasyon içinde verimli ve planlı bir su yönetimimizin olmadığını ortaya koyuyor. Su kullanımına gelince; özellikle tarımsal su kullanımı başta olmak üzere içme kullanma ve sanayi suyunu verimli kullanmıyoruz.

Su kullanımında kayıp ve kaçak oranı nedir?

İçme ve kullanma suyunun mesela Ankara'daki şebekelerde yüzde 40, İstanbul'da yüzde 23'ünü kayıp ve kaçak olarak yitiriyoruz. Bu oran yurt genelinde yüzde 45 veya 50'yi buluyor. Yani Ankara'da barajdan 100 birim aldığınız su evinize gelene kadar 60 birim oluyor. Su yönetiminin şebekelerdeki bu sorunun çözümü için çalışmalarını arttırmaları lazım.

SU İÇİN TOPLUMCU GERÇEKÇİ POLİTİKALAR GEREKLİ

Büyük kentlerin içme suyu şebekelerinde ortalama yüzde 36 civarında kayıp ve kaçaklar olduğunu dile getirdiniz... Bu sorun nasıl aşılabilir?

Su hizmetleri yönetiminde verimliliğin ve sürekliliğin sağlanması için iki konu öne çıkıyor. Bunlardan ilki güçlü bir veri toplama ve bilgi işlem ağının kurulmasına öncelik verilmesi, ikincisi ise şebeke yenileme ve teknolojik altyapı yatırımı yapılmasıdır. Birincisinin değil ama ikinci için çok uygun finans modellerine ihtiyaç var. Su yönetimi her yıl iki bütçe için çok dikkatli çalışmalı. Bunlar yıllık su bütçesi ile işletme ve yatırım bütçesidir. Bugün büyük kentlerimizin su idarelerinin yarısından fazlasının giderleri gelirlerinden fazla. İstanbul ve Ankara illerimizde de gelecek yıl yatırım yapılması için suya zam yapılması konuşuluyor. Uygun finans modeli yaratılamazsa bu konu dünya bankası kredileri ile su hizmetinin özelleşmesine kadar gider. Bu nedenle hep söylüyoruz, su yönetiminde popülist değil, toplumcu gerçekçi politikalara ihtiyaç var. Buradan sapılması durumunda bedeli ağır olur. Su bir canlı hakkıdır. Suyun sosyo ekonomik düzeyi en düşük olan kesimlere uygun bir bedelle veya kişi başına ayda 0-5 metreküpe kadar bedelsiz olarak kaliteli ve sürdürülebilir şekilde temini için uygun finansman ve bütçe modelleri ile verimliliği arttıracak teknolojik altyapı yatırımı çok önemli.

Bu yıl yaşanan su sorunlarına karşı gelecek yıl için öneri olarak ilgili kurumlara sunacağınız programlarınız nelerdir?

Önümüzdeki dönemde de su konusunda çalışmalarımız sürecek. Bu dönemde, suyun havza bazında bütünleşik uyarlanabilir yönetimi, Büyükşehirlerin su ve kanalizasyon idarelerinin kurumsal ekonomik ve personel altyapısının geliştirilmesi, su yönetimi için veri bankası ihtiyacı ve dijital su yönetimi teknolojilerini çalışmayı planladık. Ayrıca sınır aşan yeraltı sularında uluslararası sözleşme hazırlıkları, iklim değişikliğinin uluslararası su sözleşmeleri kapsamında ele alınması ve tarımsal su yönetimindeki katılımcılık sorunu gibi konularda da çalışmalarımız sürecek.

Pandemiyle birlikte su tasarrufu ve suyu verimli kullanma konusunda neler yapılabilir sizce?

Pandemiyle birlikte tabii ki insanlar daha kaygılı. Ancak suyu verimli kullanıp çok daha az suyla aynı temizlik yapılabilir. Evsel kullanımın yaklaşık yüzde 60'ı banyo, duş lavabo ve klozet rezervuarlarında kullanılıyor. Birey olarak temizlikte kullanılan su bize çok büyük bir miktar olarak görünmeyebilir. Ancak bu kullanımın milyonlarca kişi tarafından toplam kullanım miktarı olarak düşünüldüğünde bu çok ciddi bir su tüketimine karşılık gelir. Verimli kullanıldığında da ciddi ve sürekli bir tasarruf yapılabilir. Pandemi sürecinde temizlik için suyun önemi büyük. Ancak su teminin bu dönemde kesintiye uğramaması da aynı oranda önemli. Bu nedenle bu dönem bize su kullanımında verimliliği toplumsal bilinç olarak yerleştirirse büyük kazanım sağlamış oluruz. Su yönetimi arz ve talebin birlikte yönetimi konusunda bu dönemde kazandıkları deneyimleri uygularsa yine çok önemli bir adım atmış oluruz.

Editör: Haber Merkezi